gelin hanımın önce manyak bir şekilde oynatılıp, sonra kına yakma evresinde ağlatılıp, sonunda da tekrar manyakça oynatıldığı gece.
ortamda sadece kızların/kadınların bulunması sebebiyle, çoklarının hiçbir zaman giymediği kıyafetlerle, hiçbir zaman bürünmediği tarza bürünüp öyle meydana çıkması şarttır.
pistte deli gibi kıvırtan "nerden tanıyorum ben bu kadını?" diye düşündüğünüz bir kişi varsa, o da kesin böyle biridir işte. tanınmayacak kadar değişmiştir. maskeli balo gibi bir ortamdır burası. sonuçta kimse giymeye cesaret edemediği şeyleri üzerine geçirip gelir işte o gece. şaşırtırlar. pantolon giymeleri ailelerince yasaklanmış kızlar, böyle "özel" geceler için bir kenarda sakladıkları kot pantolonlarını giyip gelirler mesela.
saten abiye kıyafetler, askılı ve straplez abiyelerin üzerine alınan ve ortama girer girmez çıkartılacak olan bolerolar, gecenin sonuna doğru halay çekerken bir tarafa fırlatılıp atılacak 15cm yüksek ve ince topuklu, taşlı payetli ayakkabılar, ter ve deodorant kokusu, binbir türlü marka ve çakma parfümün karışması, kuaförlerde saatlerce yaptırılan topuzların dağılması, topuzların içinden çıkan binlerce tokanın etrafa dağılması, akan makyajlar, sigara dumanı, baş ağrısı, çocuk sesleri, kahkahalar; bunlar değişmez unsurlardır.
he bir de mezdeke ve mezdeke'nin şarkıları eşliğinde sergilenen ilginç dans figürleri. milletin "kim daha iyi onuyor?hepinize gösterecem! melahat benden daha iyi oynayamaz lan!" modunda birbirleriyle içten içe rekabet ederek, daha bir hırs yapıp kalça kıvırma hızının saatte bilmem kaç kilometreye ulaşması falan. oynayıp oynayıp yakılan kaloriler, dökülen terler ve yakılan kalorilere takviye amaçlı tüketilen cola, fanta ve bilumum meşrubat ve kuru pasta/tatlılar. dört beş saat bu tablo sürer, piyanist şantör de bir taraftan gazı verir.
az sonra kınaya geçilir. kına yakılma anında, daha önce oynayıp deliren onlar değillermişcesine, herkes bir sus pus olur. ışıklar söner, mumlar yakılır. saten abiye kıyafetli, kon pantolonlu kızlar ellerinde mumlarla kabarık abiye elbisesini çıkarıp, kına kıyafetini giymiş, ortaya bir sandalyeye oturtulmuş, yüzü de kırmızı duvakla kapatılmış gelinin etrafında dönmeye başlarlar, hep bir ağızdan "kınaaayı geeetir aneeeyy..." diye. o esnada meydanda erkek tarafının ağır toplarından orta yaşlı bir kadın belirir. kınayı bu yakar. gelin elini açmaz falan. cebinden bir çeyrek çıkartır avucuna yerleştirir. kına eldivenleri giydirilir. kına yakılmış olunur. kızın yanına annesi gelir, sarılır sarılır ağlarlar. salondaki bütün misafirler de onlarla birlikte ağlarlar. 10-15 dk önce deli gibi eğlenmişlerdir halbüsü. salonu bu sefer bir hıçkırık, burun çekme, sızlanma, vahlanma, burun silme efektleri alır götürür. nihayet ışıklar yanar; piyanist şantör bir çiftetelli patlatır, düğün sahiplerinden biri oynayan herkese, giydiği kıyafetin rengine uygun pullu halay mendili dağıtır. o esnada da kızlardan biri kına sepetiyle kına keseleri dağıtmaktadır. millet pullu mendillerden ve keselerden üçer beşer kapmak adına birbirleriyle yarışır.
bir kınanın daha sonuna gelinmiştir. yarın düğüne de bekleriz.
valla kına deyince aklıma demet akalından kına yak şarkısı geliyor ki...
Seninle bir gün daha mı
Yok hadi yok
Bana yatacak yorgan yastık
Çok ama çok
Elinle çizdiğin kaderine
Bak iyi bak
iyisinden sen seç kınalarını
En güzel münasip yerine yak...
bööle içimin yağları eriyo söylerken nasıl bi rahatlama nasıl bi ego patlaması harika ötesi oluyorum...
Ankara nın bazı semtlerinde damat içinde düzenlenen eğlencedir.Manik depresif gecen gecelerden biridir.Hüzün , mutluluk ve eğlence birbirine harmanlanır.
örf ve adetlerimizden bir parçacık. kına gecesinde en merak ettiğim şey tepsinin altında duran tepesine kına tepsisi konmuş çiftin dünyayı sorgulama halidir.
yaklaşık olarak 81 ilimizin herbirinde bambaşka adetlerle, özellikle bayan kısmının erkekler üzerindeki yaptırımıyla, yapılması zorunlu kılınan gece''kına gecesi'' olarak adlandırılan gece.
kardeşimin bu özel gece için binbir zahmete girmesi bizleride peşinde koşturması sebebiyle olsada geçse dediğim fakat olay anında keşke bitmese diyeceğimi umduğum gecedir.
türk geleneklerindeki en saçma olaylardan birisidir.
kızlar bir odada toplanır, neşeli müziklerle göbekler atılır.
sonra ruhsal bozukluğu varmış gibi bir anda herkesi emocu kederi kaplar.
ve o ağzını yırtarcasına gülenler aniden ağlamaya başlar.
sarkastik yöresel kıyafetler içideki gelin adayının kafasına örtüler örtülür ve bir koltuğa oturtulur.
gelin adayının eline kına yakılırken, akrabalar ve eş/dost, ayin yapan kızılderililer gibi dans ederler gelinin etrafında.
ellerinde mumlarla, "yüksek yükseeeeeeek..." diye başlayan türkümüz, 153 kere tekrar edilir.
kına yakıldıktan sonra yine herkes delicesine kahkahalar atmaya başlar.
düğüne çok az bir zaman kala genelde kız tarafının yaptığı eğlencedir.
sadece bayanlar katılır normalde ama izlemeye gelen erkeklerin mevcut olduğu kına gecelerini de bilirim -malesef,çok saçma-
geline kıba yakılır bayanlar oynar eğlenir eğer adetleri varsa özel kıyafetleri giyilir ve özel oyunları oynanır gelin havada hoplatılıp damat çağırttırılır vs vs güzel ayrıntılardır.gelenek ve göreneklerimiz,adetlerimiz.
hiç sevmediğim bir olaydır. istisnasız her gittiğimde sıkıntıdan patlarım. elde mumlar, ortada oturan gelinin etrafında, her seferinde aynı türkü eşliğinde (insaf yahu, bari arada sırada türkü değiştirilsin) dönülmesidir. bir de bildiğim kadarıyla gelin ağlayana kadar dönüyorlar. demek ki ağlamasa gün ağarana kadar dönmeye devam...farklı kına geceleri de gördüm tabii ama istisnalar kaideyi bozmaz. hem para hem de vakit kaybıdır.
bayan olmaktan nefret ettim bu gece ayrıca da utandım, ezildim, büzüldüm vs.
yahu anladık; zıplıyorsun, hopluyorsun, kurtlarını dökmek istiyorsun tamam da, niye çığlık atarsın be kadın. niye daha da zorlarsın sınırlarını anlamam ki.
evlenmeden önce bayanların müstakbel mahkuma son vedaları şeklinde düzenledikleri bir gece. önce oynarlar, göbekler atılır daha sonra bir kaç çığırtkan kadın tarafından söylenen kınayııııı getiirr aneyyyy!! şeklinde etrafında genç kızlar döner, aslında bir nevi kızı ağlatmada ayinide diyebiliriz. ama tabi ki kına gecesinin en güzel yanı gelinin elinin açmadığı kısımdır.
evlilik silsilesinin parçalarından birisidir. silsilenin sıralama hali geleneksel baabda şöyledir, kız isteme, söz kesme, nişan, kına gecesi, imam nikahı, düğün, gelin ertesi. gelenksel olmayanları ise aralara serpiştirilerek, erkekler için bekarlığa veda gecesi ve balayı. bu silislenin arasında en gereksiz olanlarından biridir kına gecesi. neden gecedir hala bilinemeyen en güzel tarafı da geline müstakbel eşinin annesi tarafından kına ile birlikte avuç içine konulan isteğe göre büyüklükteki altındır. çerez merez diye bişey de uydurulmuştur son zamanlarda onu hiç anlamış değiliz sülalece zaten. baştan sona gereksizdir kısaca lakin gelenek olması ve asimilasyonu engellemek adına ısrarla sürdürülebilir. neden olmasın.