kısım 1 ve 2 olarak, iki kitap hâlinde yayınlanmıştır. 22 lira gibi biraz dudak uçuklatıcı bir fiyatı vardır, ama internetten sipariş verdiğinizde(d&r'dan ve kitapyurdu'ndan) indirimli olarak 34 liraya satın alabilirsiniz.
serinin üçüncü kitabı olup, 4.kitabın da çevrilmeye başlandığını ve kışa doğru yayınlanacağını çevirmenin yaptığı açıklamaya dayanarak bildirmeyi boynumun borcu bilirim bu girdiyi okuyanlara.*
- sansa: ona buna peşkeş çekilip durdun, sonunda tyrion'a kaldın. tazı'nın dediği gibi, sen aptal bir kuşsun. azıcık kafan çalışsa, kral topraklarının en zeki adamına sığınmanın avantajlarından faydalanırsın. gerizekalı joffrey için babana ihanet etmeseydin, hayat hepimiz için farklı olurdu bebeğim...
- catelyn: Osmanlı sarayında olsan seni evire çevire döverlerdi. entrikadan anlamıyorsun, her halta burnunu sokuyorsun... erdem sahibi olmak iyidir de sende eğreti duruyor. eline yüzüne bulaştırdın her şeyi.
- jaime: hımm... sen göründüğün gibi değilsin jaime, anlamaya başladık. itaat ettiğin kralı neden öldürdüğünü öğrendiğimde seni biraz sevecekmiş gibiyim.
- jon: sen sonunda daenerys ile kılıç birliği yapacaksın gibime geliyor; dur bakalım hayırlısı. senden umudu kesmiyorum.
- tyrion: kadir kıymet bilmezlerin arasında kalmış, adamın dibisin tyrion! babanın allah belasını versin.
- joffrey: başına gelecekler için çok mutluyum. demir tahttaki kılıç parçaları öpsün seni.
- cersei: bu kitapta da ölmedin... 4. de allah kerim.
- stannis: kral olmak istemeyip adaleti sağlamak için taht peşinde koşman, seni sevmem için yeterli.
- arya: şu ana kadar en keyifle okuduğum karaktersin arya. imkanım olsa bir ata atlayıp, yardımına geleceğim. kalbim seninle bebeğim!
an itibariyle bana kafayı yedirip artık orijinal dili ingilizce olan hiçbir kitabın çevirisini okumamaya and içtirmiş kitaptır. epsilon yayınlarından çıkmış, sibel alaş çevirmiş. hayatımda okuduğum en yapmacık, en yüzeysel çevirilerden biriyle buluşturmuş bizi. kitaptaki diğer büyüklü küçüklü hatalar da cabası, karstark yerine stark yazmalar, küçük kardeşler için ağabey kelimesini kullanmalar filan.
birkaç sayfada bir eğreti duran birtakım ifadelerle karşılaşıyordum zaten ama neyse deyip okumaya devam ediyordum. hani deyimler mot a mot çevrilemezse çevrilen dilde eğreti durmayacak bir şekilde tercüme edilir değil mi? yani anlamı aslında "bir kaltağın oğlu" olan "son of a bitch"in türkçemizde gayet oturmuş ve doğal bir küfür olan "orospu çocuğu" olarak tercüme edildiğini hepimiz görüyoruz değil mi? "fahişe evladı" nedir ya? siz hiç öfkelenip fahişe evladı falan dediniz mi birisi için? adeta bir "hey ahbap olduğun yerde kal" adeta bir "seni lanet olası zenci" gibi olmuş.
çevirmen değilim, ingilizce'yi mükemmel bildiğimi tabii ki söyleyemem. ama ben bile bu sibel alaş'ın çevirisinde daha orijinal dildeki metni görmeden bir çok hata bulduysam epsilon yayınevi tekrar düşünmeli bence bu çevirmenle çalışmaya devam edip etmemeyi.