böyle nasıl desem, müziğinden midir nedir, böyle... insanın içine işleyen bir hava. oksijen eksikliği, nefes darlığı, rutubet kokusu filan. nasıl anlatsam bilemiyorum. bir sır kapısı, bir beşinci boyut havası... ak sakallı dedeyi beklerkenki huzur, bizi kötü bir iş üzerinde yakalayacağı düşünsesinin verdiği tereddüt. çelişki...
kimse tespitinin yabana gitmesini istemez. o kadar hayal gücü kullandım ben bu tespit için. o yüzden başlığıma ikinci, gerekirse üçüncü entry'i de yazmaktan gocunmam. yeter ki derdimi anlatabileyim, anlaşma zemini bulayım, aynı frekansı yakalay... daha yazarken tiksindim kendimden.
huzur romanındaki huzursuzluk havası gibi. herkes rahat bir nefes alacak derken yaşanan iç sıkıntısını başka bir benzetme açıklayamazdı zaten.
o değil de, müzik bazen bana yoğurt reklamı, ne bileyim zeytinyağı reklamı filan izliyormuşum hissi veriyor. böyle ramazan sofrası havası, sofralarınızın vazgeçilmez lezzeti teması filan.
kılıçdaroğlu, reklam başlar başlamaz recep tayip erdoğa'nın '3 çocuk yapın' tavsiyesine canı gönülden itaat eder gibi ''3 çocuğum var. ikisi kız biri erkek.'' diyor. bir de ''ben kuzey-güney'' ayırımı yapmam diyor. hey allahım hey! bu ülkede ne zaman kuzey-güney ayırımı oldu?
eee atatürkçülük eskisi kadar yemiyor. laiklik üzerinden siyasetin de lastikleri patladı geriye bir tek istismar geliyor. onu bunu 5 yaşındaki çocukları istismar ederek oy toplayacak aklı sıra.