sosyal demokrat kemal'in bomba vaatlerinden birisi. söylediğine göre istanbul'da 20 bin kadar fakir varmış ve parayı evin hanımının hesabına yatıracakmış. yav kemal'im kendine gel, nüfusu 20 milyona yaklaşan bir metropolde nasıl 20 bincik fakir olsun, zaten fakir olmayanlar bile bir şekilde kendini fakir göstermenin yolunu bulur, o dediğin 20 bin, 2 milyona çıkar şerefsizim. ayrıca madem istanbul'da 20 bin fakir var; bu, hükümetin çok büyük bir başarısıdır, farkında olmadan hükümetin fakirliği bitirdiğini de söylemiş oluyorsun kemal'im!
iyide kardeşim fakir kime göre neye göre fakir? hiç maaş alamayan mı? 200 ytl alan mı? 1000 ytl alan mı? ya da 1500 ytl alan mı? fakir. eğer bunların hepsini fakir sözcüğü altında toplarsak bu 20 bini geçer ama yok sen sadece evine para girmeyenler ve çok düşük asgari ücretin yarısı kadarı ile geçinmeye çalışanlardan bahsediyorsan ve birey olarak yani ailenin hepsi bu 20 bine dahil değilse birey birey 20 bin ise söylemiş olduğu vaatte tutar. ee nede olsa biz bu istanbula yıllık 10 milyar dolar vergi ödüyoruz en azından paranın nereye gittiğini biliriz.
nüfusu 20 milyona yaklaşan metropoolde tabii ki 20.000 fakir yoktur. 20.000 haneye bağlanacaktır bu maaş. o yoksul hanelerde ise ortalama 7-8 kişi yaşamaktadır, çok sayıda çocuğa sahiptirler. yani 120-130bin kişiye maaş bağlanmış olacak.
bahsedilen 20bin kişi, en yoksul 20 bin kişidir. yoksulluktan öte, ısınamayan, karnını doyuramayan 20bin haneden bahsedilmektedir. 20.000 fakir yok tabii ki. çok daha fazla fakir var. kemal kılıçdaroğlu'nun projesinde en düşük gruptaki 20.000 hane maaş kapsamına alınacaktır.
bir cin atasozünde dedigi gibi ''bana balık verme balık tutmayı ogret''
cin atasozümü bilmiyorum ama bir yerden duymustum biliyorsunuz boyle atasozlerini kullanmak güzel oluyor derken sacma bir şey geldi şimdi bu soz atasozü mü oluyor? cinliler benim atam mı lan? size baba diyebilir miyim? tadında bir vaad.
"dereyi görmeden paçaları sıvamak" diye bir deyim vardır. Bence bu söylem samimiyse ancak bu deyim ile açıklanabilir. Ama samimi değilse zaten söylenecek söz yok.
otobüsleri bedava yapsa zaten o fakir arkadaşlar ayda 600 lira kar etmiş olur. bu bağlamda düşünülmüş bir fikir de olabilir. hani o akbil dolduruyorlar ya işte o şekilde bir dağıtım yapılabilir.
kemal kılıçdaroğlu'nun da klasik politikacı olduğunu kanıtlayan vaattir. yıllarca bu millet kandırıldı, yüzde seksen yapılan zammın ardından yapılan yüzde on beş indirim ile, dağıtılan kömür ile beyaz eşya ile. halbuki; bunların hiçbirisi yoksulluk için kalıcı çözüm değildi. insanların artık iktidar veya muhalefetten gelen geleceği olmayan bu vaatlere inanmaması gerekiyor.
insanların; evde boş boş oturup, devletten gelen maaşla yaşamak istememesi gerekiyor. insanların alın teriyle, hak ettiğini kazanıp, ailesini geçindirmesi gerekiyor. verilen maaşlar sınırlı zaman dilimi içinde kalacak olmasından dolayı; günü kurtarmaktan ibarettir.
yeni iş alanlarının olması gerekirken, istihdamın artması, işsizliğin kalıcı bir şekilde çözülmesi gerekirken; yapılan bu göz boyayıcı yardımlarla oy toplamaya çalışmak, halkı kandırmak demektir.
bunu benim gibi toy birisi bile görebiliyorken; yıllarını siyaset içerisinde geçirmiş bu insanlar nasıl göremiyor veya görmek istemiyor. unutmayınız ki; halk kahramanı olmak kalıcı yenilikler ister. işsizliğe çözüm bulmak insanı kahraman yapar, halkın sevgilisi konuma yükselirsin. yoksa yardıma muhtaç insanlara; maaş bağlayıp onları tembelliğe alıştırmak kimseyi kahraman yapmaz.
Evinde su olmayan fakirlere buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi vermekten daha mantıklı vaad ve bugün avrupa da uygulanan sistem. Lakin burdaki şaşkalozlar çatısı olmayan eve kanepe verdikleri zaman oy geleceğini düşünürken olması gereken sistemle akılları sıra dalga geçmektedir. Hepsine saygılarımı ve yuhlarımı sunarım.
bu durumun aynısı ankara'da murat karayalçın tarafından da vaat edildi. bazı anlayamayanlar için vaati şu şekilde açıklayalım.
kemal k. - diyor ki evine para girmeyen ailelere para yardımı yapacağız. her eve ayda en az 600 tl girmeli. biz de bunu sağlayacağız diyor. yani muallak bir fakir kavramı yok ortada. evine para girmeyen veya 600 tl altında bir para girenlere yapılacak bu yardım.
kemal k. - "bana balık verme balık tutmayı öğret" diyenler için de bir çözümü var tabi. diyor ki belediyeye işçi alınacak mesela. biz burada işe alırken inceleyeceğiz bu adamları tek tek, bakacağız evine ne kadar para giriyor diye. bir evden hiç kimse çalışmıyorsa biz o kişiyi işe alacağız.
şimdi "çözüm bu mudur yani?" diyenler olabilir, haklıdırlar da. ama ortada daha iyi bir çözüm sunan var mı peki? biz fakirlere yardım ediyoruz diyip kime yardım ettiği belli olmayan insanları düşününce gayet mantıklı burada izlenen yol.
ayrıca bazı arkadaşların neden yok dediği bazı vaatler de ankarada verildi.
murat k. - diyor ki bir aile var, ayda 600 ytl girmiyor evine. ben bu aileden otobüs parası almayacağım. diyelim 1 tondan aşağı su kullandıysa onun parasını almayacağım. doğalgaz için de buna benzer bir durum.
yani eve yine 600 tl para girmeyecek ama, masrafları azalacak. yine diğer bazı partilerle kıyaslanınca gayet mantıklı bir uygulama.
bazı insanlar bunları yeterli görmüyor, hayalcilik diyor. sonra da niye bu insanlara yardım yapılıyor da iş verilmiyor diyor?
daha sen yapılacak yardıma inanmıyorsun, çünkü o kadar parası yok o belediyelerin diyorsun. hal böyle iken bu kadar insana iş verecek parayı, yatırımı nereden buluyorsun?
halkın parasını halka verecektir.
bazılarını rahatsız etmiştir. ne demişler:
türk milleti gariptir,
her lafı kaldırmaz.
ibne dersin kızar da,
sikersin aldırmaz.
sikildiklerine ses çıkarmayan insanların, kemal kılıçdaroğlu'nun söylemlerine kızmaları bu dörtlüğün doğrulunu ispatlıyor.
sosyal devlet anlayışı vakıfbank'tan kredi verip yandaş zengin etme, sadaka kültürünü benimsetme, köylünün anasına sövme ile sınırlı olanlar tarafından akılları sıra dalga geçilen düşünce.
büdüt: a.cık, zoruna gidince öyle eksilersin işte. at gözlüklerini çıkarmak lazım.
