öncelikle ben chp yi çok severim, atatürk'ün kurduğu partidir.
fakat bir zamanlar atatürk'ün başında olduğu bu parti de, şimdilerde kılıçdaroğlu gibi bir fırsatçı insanın başkanlığındadır.
yahu arkadaş 7.2 şiddetinde deprem olmuş, olay hala sıcağı sıcağına ve sen kalkıp hükümete suçu atıyorsun.
şimdi öncelikle gün hesap sorma günü değil, akan kanı durdurma günüdür. hesap sorma günü gelmesin demiyoruz gelsin ama koşulsuz şartsız hükümeti suçlamakta neyin nesi!!!
bir de yaptığı fırsatçılığın farkında ve diyor ki; "biz bunun hesabını sormak zorundayız, bunun hesabını gidip kime soracağız tabi ki hükümete soracağız"
yani minareyi çalmadan kılıfını uyduruyor.
yazık diyorum, sadece yazık!!! bir zamanlar atatürk'ün başında olduğu partinin başında senin gibi bir lider(!) olduğu için...
deprem üzerinden siyaset yapma terörü konuşma hassas konu ekonomiyi karıştırma dengeler bozulur mahkemeleri ne karıştırıyon hepsi bağımsız zaten.anladığım kadarıyla muhalefete gerek yok türkiyede.kapatsın kapılarını chp mhp tek parti neyimize yetmiyor.
kılıçdaroğlu'na özgü olmayan bir durumdur maalesef.
türkiye'de siyasetçiler her trürlü manevi değer üzerinden oy toplama maksadıyla siyaset yapmaktadır bunların başında : allah, peygamber, ku'ran, türban, başörtüsü, mezhep, ırk gelmektedir.
fakat türk halkı da bundan pek şikayetçi değildir genel olarak çünkü ne bu konuda tepki gösterir ne de bu değerler üzerinden siyaset yapan partileri sandıkta cezalandırır aksine ödüllendirir yani alan razı veren razı bir durum söz konusudur. bunu bilen her siyasetçi de her fırsatta milletin dini ve değerleri üzerinden siyaset yapar, jargon olarak sürekli bunları kullanır. millet bunlara prim verdiği sürece bu sürüp gidecektir belli ki...
işbu entryde siyasetçi ve parti ayrımı gözetilmemiştir.
gayet normaldir. bu işler sıca sıcağına olmayınca maalesef unutkan vatandaşlar bir şekilde bir delik bulup kaçmak isteyenler tarafından geçiştiriliyor. kılıçdaroğlu anı bekliyordur, çıkarcıdır falan bunlar beni ırgalamaz, hesap sorma zamanı şimdidir, sorabilen de sorsundur. onu yapma, bunu yapma ne yapılacak abi o vakit.
öncelikle ben de akp'yi çok severim. öyle çok severim ki; tayyip'in kurduğu partidir. falan filan, vırt zırt...
geçelim tanıma: akp'lilerin her akp eleştirisine bir kulp bulmalarının son tezahürüdür. kılıçdaroğlu deprem üzerinden siyaset yapmasın. terör üzerinden siyaset yapmasın. zam üzerinden siyaset yapmasın. trafik kazaları üzerinden siyaset yapmasın. deniz feneri üzerinden siyaset yapmasın.
ne yapsın lan bu adam? memlekette siyasette mi yapılmasın? kimse akp'yi eleştiremesin mi? "o gün hesap sorma günü değil, bugün eleştiri yapma günü değil, öbür gün birlik olma günü"... mal mal konuşmayın aq...
deprem siyasi bir olay değildir ama depremden ölenler, siyasi bir yönetimin beceriksizliğinin, umursamazlığının eseridir. Bu sebeple Kılıçdaroğlu muhalefete devam etmelidir.
ŞEHiTLERiMiZ ÜZERiNDEN BiLE SiYASET YAPAN BiR iNSANDAN SÖZ EDiYORSAK, HiÇ ŞAŞIRILMAMALI. SAĞCI SOLCU BiRLEŞiP MiLLETi DÜŞÜNECEĞiNE SiYASET YAPMAYI DENiYOR. ne yaparsın
deprem üzerinden değil depremle ortaya çıkan kaotik durumun üzerinden siyaset yapmaktır. bu da normaldir. bu iktidar 9 yıldır koltuktadır. hadi ilk 2-3 yılı hakim olmakla harcadılar deyip 6-7 yıldır tam manasıyla iktidarlar diyelim. peki bu sürede ne yaptılar. tek bildikleri istanbul'u yağmalatmak oldu. insanların elinden evleri deprem riski var diye alındı, zemin kötü dendi ama oraları inşaat devlerine peşkeş çektiler. zemin sadece vatandaşın evine mi çürük? ağaoğlu diyor ya boş araziye şehir yaptım o arazi boş falan değildi o araziden insanları ev vereceğim diye çıkarttı şimdi evleride vermiyor arsa değerleri masrafları karşılamıyor diye. sorması ayıptır o arsalar sayesinde senin artan imar iznin ne olacak? ve dolayısıyla artan kazancın ne olacak? şimdi de başbakan depremi fırsat bilip zorla kamulaştırmadan bahsetmeye başladı. Önce kendi malını kamulaştır.
din, sosyal yardımlar ve hatta kasetler üzerinden siyaset yapanlar; asker, yargı, şehitler, terör, analar, dış politika, f.bahçe ve son olarak deprem üzerinden siyaset yapılmamalı diye buyuruyorlar. altında kaldıkları hangi mesele olsa, o konuda siyaset yapılmamalı imiş. demokrasiden anladıkları bu. sonuçta, benden değilsen siyaset yapma diyor adamlar.
deprem de iki ayağı birbirine dolanan, yıkıntılar altındaki insanların yabancı kurtarma ekiplerince kurtarılmasını "potansiyelimizi sınayalım" diyerek engelleyen, on kişinin kaldığı çadırdakilerle, "sarayda yaşıyorsunuz" diye dalga geçen, kızılay'ı her yeri ele geçirme siyasetiyle felç eden, depremzedelere el uzatacakları ve ellerinden geleni yapacakları yerde, ağlayarak prim toplamaya çalışan, depremi bahane ederek cumhuriyet bayramı gibi, iki el kanda olsa kutlanması gereken önemli bir günü kutlamama kararı alarak ideolojisi doğrultusunda depremi istismar eden, bir krizi yönetecek bilgi, öngörü, deneyim ve izandan yoksun bir iktidarı eleştirmek, deprem üzerinden siyaset yapmak değildir. muhalefetin görevi, hükümeti, ülkeyi ileride meydana gelecek felaketler yönünden uyarmak amacıyla acımasızca eleştirmektir. ama, beylerimiz, hiç eleştiriye gelemezler; hemen o bayramlık ağızlarını açarlar. çemkirecekleri ve laf yetiştirecekleri yerde, biraz utanıp, gelecek için hazırlansalar ve gözlerini biraz açsalar, ülkeye daha yararlı olurlar. ama, laf ebeliğinde tavan yapmak daha kolay geliyor bunlara.
