"kıbrıslılar türkiyelileri" sevmezler lafının muhattabı insanların yaşadığı ada. ve fakat bunu söyleyin insanlara 5 dakika sonra "abi sen kürtleri sever misin?" ya da "hacı sen lazların hastasıymışsın" dediğinde "başlatma onlara" der. "Güzel memleketimizi* kekolar bastı diye ağlayan insanlar "abi satalım kıbrısı verelim rumlara, nasıl olsa bizi sevmiyorlar" diye konuşurlar. türkiye'nin her yerinde zaten yerel halk dışardan gelene tepkili davranırken, çorumlu erzincanlıyı, göztepeli karşıyakalıyı, gemlikli bursalıyı sevmezken savaş sonrası hayatlarını kurtaran askerlere teşekkür ettikten sonra ardından ana vatandan gelen insanların tecavüz olaylarını hiç yokken tavana çıkartmasını görmek bu insanları üzmüştür. savaş öncesi evinin arbasının kapısı açık yatan kıbrıs insanları hâla kapının arkasında tüfekle yatar haldedir. sabah vapuru ile mersinden gelip öğlen kapkaçını yapan, akşam aynı vapur ile evine dönen insanları hangi halk sever zaten büyük muammadır.
kızları genelde sakallı ve bıyıklıdır. liselerde kadrolu jinekolog vardır.
adanın kuzey ve güneyini yeşil hat ismiyle birleşmiş milletler tampon bölgesi ayırır..her yerde çıkarları için asker çıkaran un*,burda da boş durmamıştır yani..
ayrıca adada 2 tane ingiliz ordusuna ait liman bulunur..ingiltere,bu adayı diplomatik çıkarları açısından çok güzel kullanmaktadır .
asıl niyetleri belli olan kıbrıs rum kesimi ile birleşmek için referanduma evet oyu veren gençlik ise hem korkutmakta,hem de biraz nankörlük etmektedir ..
gitmeden önce eğer birisi size anlatmadıysa yeşil bir cennetle karşılaşılacağı zannedilen,dünyanın en geri kalmış şehirlerine sahip olan,günün 13 ila 16 saatleri arasında uyumak zorunda kaldığınız adacık.gençlerinin hiçbirşeyden haberi olmayan (aslında suçluda değiller)tamamen günü yaşayan insanlar topluluğundan ibaret bir lanet olası yer.
çok güzel bir memleket ama çok uzun süre kalmak sıkıyor insanı. halkıda anlatılanın aksine türk düşmanı falan değildir yada en azından bana denk gelmedi demekki böylesi. kızlarıda çok güzeldür ayrıca afroditin torunlarının çirkin olması beklenemez zaten
yerlilerinin kıbrıs değilde kıprıs diye telaffuz ettiği... en uzak noktasına toplam 2 saatte gidilebildiği şirin kara parçası... insanlar trafik kurallarına muazzam uyuyorlar... 65 yazan yerde 65'le gidiliyor... girne limanda bir haftasonunu dolu dolu yaşamanızı önerdiğim şahane mekan...
insanlarinin bütün yil yatip saf saf avrupa birligi'
ne girmeyi bekledigi, sirtini türkiye'ye yaslamis, topragini ekmeden biçmeden sürekli bir beklenti halinde olan insanlarin yasadigi benim de dogmus oldugum memleket.gidildiginde hayal kirikligina ugratir, çöle benzer, insanin aklina "bakarsan bag olur bakmassan dag olur" sözünü getiren bir yerdir.ögrencisi olanlar orada ögrenci olmanin çok zor oldugundan bahsederler, pahalidir, mavi kösk görülesi bir yerdir gerisi bostur.
(bkz: yavru vatan)
trafigin tersten işlediği, insanların inanılmaz tembel ve ağırkanlı gözüktüğü, nedense hayatlarını borçlu oldukları türkiyle türklerini sevmeyen, bir garip şiveli kumarhane, kara para aklama, fuhuş cenneti. girne gayet hoş gözükse de, turist olarak gitmek bile yaşanamayacak bir yer olduğunu hissettirir.
televizyondan izlendiginde bir bok sanilan, trafigin soldan aktigi,cami-agac-apartmana pek rastlanmayan, elektrik ve karayollarinin masrafini turkiyeye odeten, envai cesit arabanin bulundugu, cok pahali yasama sahip olan, mercedeslerin taksi yapildigi, terminalimsi bir havalimanina sahip olan, ingiliz somurgesi, 5 para etmeyen, devamli sorun cikaran ada.
Her ne kadar Türk Düşmanlığı varmış gibi görünsede aslında sadece bizden daha farklı olduklarının farkına varmış olmalarıdır temel sorunu Kıbrıslıların.
arabanızı kapısını penceresini kapatmadan bırakıp gidebileceğiniz bir garip memleket. etrafta çok katlı bina bulunmaması huzur veriyor, sanki köydeymişsiniz gibi (ve evet burası zaten köy diyenler var).
toplu taşıma yok, hemen herkesin arabası var ve taksi pahalı - imiş.
sıcağı ekim ayında bile yakıyor, yazını düşünemiyorum bile. güzelyurt dışındaki yerler çöl havası taşıyor, ya da özetle çöl. ama portakal bahçeleri, hurma ağaçlarıyla güzelyurt diğer yerlerden yeşil bir çizgiyle ayrılıyor (bkz: yeşilyurt köyü). denizi filmlerdeki gibi masmavi. trafiğin türkiye'ye göre ters yönde olması yolcu koltuğunda oturanlar için bile alışması zor bir durum. bunun dışında ilginç trafik kuralları mevcut.
3-4 günde her yerini gezebileceğiniz bir yer, ama biraz daha kalıp aylaklık etmek istiyor insan ister istemez, havasından mıdır, suyundan mıdır, yoksa...
ada halkının ilginç karakteristik bir konuşma diyalektiği vardır, sordukları soruyu eylemi bildirerek konuşurlar. örnek diyaloglar: "sen gelirsin?" "sen gidersin?" "sen askersin?" "bunun fiyatı aslen 10 ytl ama sen askersin o zaman sana 20 ytl.."
cezire-i hadra tamlamasının doğmasını sağlamış, iç kısımda lefkoşa, denizin başladığı yerlerde magosa ve girneyi barındıran, bakırın bir zamanlar bol olduğu lefke denilen güzel mekanın kırmızımsı bir hal aldığını gördüğünüz, yedidalga ve yeşilyurt'u mutlaka görülesi, portakalı, mandalini, sayılamayacak envai çeşit şeyin yetiştiği, hellim denilen güzel peynire sahip, sıcakkanlı insanlarıyla dolu, ada psikozunun doğmasına sebeb olabilecek gidilesi, görülesi yer...