Uçan balonumu elimden kaçırmış, gökyüzünde bir nokta olana kadar ağlayarak izlemiştim. Geride küçük kardeşimin balonu kalmıştı. -Tabii küçük yaşta abla/abi olan çocuklarda olan o kıskançlık duygusu bende o aralar nirvana boyutlarında.- Güler yüzle kardeşimin yanına gittim ve 'balonunu birazcık tutabilir miyim?' dedim. O yavrum da verdi. Ben de tuttum gökyüzüne salıverdim. Kardeşim iki göz iki çeşme ağlamaya başladı. Balon elimden çıktığı anda da pişman olmuştum, şu an hatırlayınca gidip bir sarılasım geldi. Ben bi sarılıp geleyim.
Balkon aşağısına çağırılan küçük çocuğa ağzını aç gözünü kapat şeker vericem diyerek kaldırılması sonucunda bir kova suyu üstüne boşaltmak * zalimlik değilde nedir. *
3 yaşındaki kardeşin iki buçuk lirasına göz dikip onu almak için eski oyuncaklarını bant yardımıyla birleştirmek. sonrada sanki yeni bir şeymiş gibi kardeşe satmak. kardeşin bunu anlaması için gerekli olan 5 saniyeyi çok iyi kullanmak ve arazi olmak. *
sineği yakalayıp ayağına ucu masaya bantlanmış bir ip bağlayıp havada ipin boyunun izin verdiği ölçüde uçması ve bir süre işkence çektikten sonra ölüme terk.
Arıları yakalayıp pet şişesine koyarak şişeyle top oynamak, futbol topuyla kedileri vurmaya çalışmak, tepenin zirvesine ulaşan kaplumbağayı, tekrar aşağıya indirmek.
alt komşunun kedisini 5. kattan aşağı atmak.
ama bunu sebepsiz yapacak kadar zalim değildim lan, valla bak. kediler hep dört ayak üzerine düşer sözünü yeni duymuştum, sanıyordum ki nereden düşerlerse düşsünler 4 ayak üzerine düşüp hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. meğerse öyle değilmiş, gene 4 ayak üzerine düştü hayvan ama son düşüşü oldu. çoüzülmüştüm sonra.
dalin reklamına özenip yapılan köpüklü suya civcivleri hadi oynayın diye atmak.
çırpınan civcivleri yüzüyor sanmak.
edit: hayır,ölmediler.
bi süre sonra yüzemediklerini anladım. sudan çıkardım. tüyleri yapışmış çok üşümüş civcivleri kalorifer peteğinin üzerine koydum. bu sefer de orada çırpınmaya başladılar. meğer ayakları yanmış.
zaten sonra çok yaşamadılar.*
kedilere bonculku tabanca ile saldırmak, karınca yuvalarını patlatmak ve kaplumbağaları ters çevirip üstüne taş koymak. allah effetsin çocuklarımız yapmasın o hayvanlar allahın bize emaneti.
-topraktan çıkartılan solucanları, anneyi ikna edip eve alana kadar çimento deposunda saklamak...
-dereden toplanan iribaşlar suyla doldurulmuş kireç kovasının içine konur üstüne de tuz dökülürdü deniz suyu olsun diye. Çünkü zavallılar renkleri yüzünden hep mürekkep balığı sanıldılar... çok ahları var üstümde çok..