küçükken topum inşaata kaçmıştı; ama ben mehmet'i gönderdim almaya. şimdi çok vicdan azabı çekiyorum be sözlük yazayım da biraz içim rahatlasın istedim.
mehmet: top oynayanlardan yaşça küçük ve tabi ki top oynamaya kalecilikle başlatılan bir çocuktu. o sıralar şanslıydı da. çünkü onun yerinde kalede durmak isteyen bir yığın mahalle çocuğu vardı. hepsi bir gün mahallede kral olmak için kaleye geçmiş olmaları gerektiğinin farkındaydı. top kaçınca getirip göze girmeye çalışırlardı veletler. ama mahalle kaptanı olarak ben mehmet'i seçtim. bu kutsal görevi o yapacak ve kalemizi o koruyacaktı. açık konuşuyorum kalecilikten bir sikim çaktığı yoktu . sadece kaleyi ortalamayı ve maç başlamadan iki kalede de 25 adım saymayıp taşı koymayı biliyordu. haksızlık olmasın diye öbür kaleyi de ona saydırıyordum. hem de sesli, ibreti aleme karşı. bir maçta ben mehmet'i adım saymaya gönderdiğimde, 43 numara ayağıyla hüseyin de bizim kaleyi saymıştı. kavga çıkmıştı netekim.
esas hikaye yıllar önce başlar. o sıralar ben kaledeyim. panter ağzından mı öpmüş... der bütün mahalle. maçı izlemez, altı pastan '' ona top gelir belki görmeyiz '' diye bana bakarlardı. tabi mahalle kızları hepsi, gol yeyince onlara dönüp öpücük atıyorum falan. evet gol yeyince atıyorum, başka zaman var mı aklına gelen? yok yok bu hikaye böyle başlamıyodu...
günlerden bir gün yine kaleciyim aq. yaş da küçük hep eziyor beni karşı komşunun oğlu tolga. koş topu al, niye gol yedin... canıma tak ediyor ama köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyordum; hatta tolga abi diyordum. bunlar bana bir lakap takmışlardı. ''panter'' değil lan! onu ben uydurdum demin. bildiğin ''inek!'' möö diyorlardı, ben gidip eve ağlıyordum. kızıp saldırıyordum sonra dayak yiyip yine ağlıyordum. annem -n'oldu oğlum diye soruyordu. -anne beni dövdüler, diyordum. sen misin dayak yiyip gelen diye bir posta da annemden dayak yiyordum. sonra günlerden bir gün takımda bir eksiklik oluştu. bizim şişman tolga(tolga abi) artık dışarı çıkmıyor. evde atarisiyle takılıyor. mario'ya tur atlatıyor falan. oyunu 8/1 inden başlatmayı öğrenmiş 8/4 üne gelince hep ölüyormuş mal. neyse tolga'nın eksikliğinde ben takıma geçtim, yerime de gürcan'ı emanet bıraktım. o ne muz ortlar, o ne gelişine pis burunlar... o günden sonra beni hep takıma aldılar. sonra allah rızası için tolga çağırdı. gittim 8/4 ünü geçtim çocuğa. sevindi gariban önce, sonra prensesin boyunun mariodan küçük olduğunu görünce. sana çok haksızlık ettim beni affet diye ağlamaya başladı. artık bu ona ne hatırlattıysa? olur öyle şeyler tolga'cım dedim affettim.
işte efendim mehmet kim biliyor musunuz? tolga' nın küçük kardeşi. mahallede işler ne yazık ki böyle yürüyor. abisinin cezasını kardeşler çekiyor. hala mehmet'se ve beni duyuyorsa abisinin dediği gibi -sana çok haksızlık ettim beni affet demek istiyorum. ama o inşaat meselesinden sonra hala mehmet kalabilmişse...