avuç içleri ve ayak tabanları hafif terlemişse tırmanmak daha kolaydır. kafanızın kapı kirişine dokunduğu o an kendinizi örümcek adam misali biraz önce mary jane watson'ı kurtarmış gibi büyük adam zannedersiniz kendinizi.ve o baygın bir halde omuzunuzda yatarken, gecenin karanlığında kaybolursunuz...
ve 13-14 yıl geçer, kollar bacaklar uzamıştır, tırmanmaya yetecek bir kapı yoktur.ne kadar uğraşsanız da artık o çocuksu mutluluğu, büyük bir iş başarmış insan hissini tadamayacaksınız.
edit: bu hareket evrim teorisini destekler nitelikte mi ne?
küçükken kardeşimle saklambaç oynardık. ben hep böyle yapardım. e tabi kızın boyu 45 cm falan o sıralar göremiyordu. kardeşimin bana hayranlığını buna borçluyum diyebilirim.
gaaarrrrççç gibi bir ses çıkararak aşağı kaymanın tadını almış kişilerin eylemidir. he birde bu kişiler genellikle bodur olur. halk arasında ki deyişle götü yere yakındır. korkmak lazımdır bu kişilerden.
okuyunca yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştiren baslık. çoçukken yapmaktan en keyif aldığım yaramazlık çeşidi kapıya tırmanmaktı ben tırmanırdım boyu kısa olduğu için annem de aşağıda elinde terlik beklerdi.
evin koridorları ahşapla kaplıdır ve ben kardeşim ve kuzenim en yükseğe tırmanma yarışı yapardık. biri geldiğinde kendimizi yere atardık ondan sona ayak tabanlarından bir zonklama gelirdi kafaya doğru ama biz dururmuyduk durmazdık tehlike geçtimi tırmanmaya devam.
kiloluysan çok zorlar adamı 5 günde anca tırmanır zirveye kadar, ama zayıfsan birde ayakların çabucak terlemiyosa ne ala...
(bkz: çocukken yapılan çılgınlıklar)