otobüse bindiğinizde otobüsün sallanmasından değil de, otobüsün camından vuran güneş ışığının, otobüsteki tozları kabak gibi açığa çıkarmasından doğan, "bu tozları ben soluyorum yahu, içime çekiyorum" düşüncesi neticesinde mide bulantısı ve akabinde kusmadır. kimse anlamaz sizi.
Anneyle beraber gidilen günde, tabağınızdaki çikolatalı pasta afiyetle yenmiştir:
- biraz daha ister misin canım?
(Evet denmek üzere açılan ağız)
Önce davranan anne:
- ay teyzesi o yemez daha.
dışarıda oynarken, kopmuş bir vaziyetteyken akşam ezanı sonrası annenizin "eve gel artık!" diye bağıracağını bilmek. sürekli onun tereddütüyle oynamak, ve sonrasında o ses : eve gel çabuk!!!
bu beyaz dondan şort gibi olan dona ne zaman geçebileceğim sorunsalı küçükken biraz kafama takılırdı. sevmezdim beyaz slip külotu. gerçi sonra geçtik yine bi şey değişmedi gibi pek.
bir de balkonda duran soğanlar. o kadar rahatsız etmiş ki karşı binadaki komşunun balkonuna sallamışım hepsini.
zorla yedirilen, ağızdan burundan tıkılan yemekler, ve arkasından ''aç bak ham yap bak bak bak uçak geliyo bak ne geliyo ne geliyo hoooop aç bakalım ooooh'' şeklinde türetilebilicek bilimum gereksiz laf kalabalığı.
diğer çocukların baban neden ölmüş diye sormaları, yalnız başına uyumak sonraları problem olmuyor, okulda çıkan bütün kavgalara cagrilmak, sürekli büyük numara ayakkabi giymek, kopan yaka ve önlük düğmeleri için yalan uydurmak, erik koparmaya diğerlerinin gitmemesi sadece gözcü olmaları senin kopardiklarina ortak çıkmaları.