küçükken öyle şimdiki gibi süper emici primalar yoktu.aslında vardı da biz alamıyorduk. naylon bezler vardı annemiz öyle bi bağlardı ki onu belimize öyle bi yakardı ki o canımızı resmen etimizi keserdi. o zamanlar bundan daha rahatsız edici bişey yoktur diye düşünmüştük. *
babamın biriyle konuşurken; nasıl gidiyor gibi sorulara "bir yaramazlık yok" diye cevap vermesi.
bende bunu hep "çocuklarda şu an bir yaramazlık yapmıyorlar" şeklinde anlardım. sonrada neden herkese yaramazlık yapıp yapmadığımızı söyliyorki, diye kızardım. çocukken insan bi salak oluyor ya.
insanların yüzümü okşaması. vıcık vıcık öpmeleri. sinir olduğumu belli ettiğim halde ısrarla yapmaları. bir koşu yüzümü yıkar gelirdim gene yapardı eşşolu.
sürekli misafirlerin yanın da 'hadi yavrum teyzenlere bize söylediğin şarkıyı söyle yok efendim halası 23 nisan da şiir okuyacak hadi oku yavrum 'gibi zoraki yaptırılan eylemler.
anne zoruyla* yalan rüzgarı izlemek zorunda kalmak, büyüyünce ne olacaksın diye sorularla karşılaşmak, komşunun einstein olarak addedilen çocuğu, eksik olan bardak, çatal, kaşık, tuzluk gibi şeylerin sürekli büyükler tarafından getirtilmesi ve daha bir sürü şey...