doktorluk, bana küçük bir çocukken "sadece" insanları kesip kesip organlarına ellemek kanla içli dışlı olmak gibi şeyleri çağrıştırdığı için küçük bir çocuğun doktor olmak istemesini hep saygıyla karşılamışımdır. suspus olmuşumdur karşısında. vay anasını ne cesaret ne mide yahu demişimdir.
ben hava harp okuluna gitmek istemiştim ailem göndermemişti. savaş uçağı pilotu olacaktım. olamadım. neyse böylece kendi ülkemdeki camileri balyoz darbe planı kapsamında bombalamadım en azından. tsk görevlisi olup vatan haini damgası yiyip ergenekondan içeri alınmadım halâ. (bkz: ramiz ilker)
Küçükken '' büyüyünce ne olacaksın ? '' sorusuna verilebilecek alternatif cevaplardan birisidir. Zira bana sorduklarında '' bilgisayar mühendisi '' derdim. Ütopya olduğunu fark edemediğim için olsa gerek.
Tesadüfte şudur ki ; 1. sınıfta okuma ve yazmayı ilk öğrenen ben olmama rağmen, akibetim hiç o kadar iç açıcı olmamıştı. Okuma bayramına mesleki gruplarda '' doktorluk '' mesleğini de ben temsil ediyordum. Zira 3 senelik liseyi hazırlık okumadan, Lise 1' de sınıfta kalarak 4 senede bitirip, sınavsız olarak yine bir tıp fakültesine geldim. illuminati oyunu mudur nedir ? bu kadar mı çelişki olur bi insanın hayatında.
çok doktora götürülüp sürekli iğne yemiş çocuğun intikam hayallerinden de, gülümseyen o doktora sevgi beslemekten de oluşabilir. çok sık rastlanır ve genelde çocukluk hayali olarak kalır.
(bkz: küçükken hemşire olmak istemek)