kesinlike bir işkence deneyimidir. pazar kurulacağı gün evde bulunmamak için her yolu deneyen çocuk başarısız olduğu zaman annenin ellerinin arasında kalmış demektir. pazar arabası ve iki adet şimdilik boş olan çanta alınarak pazara doğru yola çıkılır. arkadaşlar sitenin önünde top oynamaktadırlar, bir göz onlara bakarken diğer göz ise umursamaz bir eda içerisindedir. zira, o çocuklar pazar sonrasında 'aaa pazara da gittiiii annesiyleee' diye bağırıp çağıracaklardır. sallandıracaksın taksimde birkaçını (bkz: kamusal bir ceza olarak taksim meydani nda sallandirmak). pazar içerisine girildiği vakit, o boydan büyük pazar arabasını taşıma görevi çocuğa verilmiştir, fakat o kalabalık içerisinde daha direksiyon denen aletin başına geçmemiş bir çocuk için o kocaman arabayı yönetmek ve üstelik anneyi takip etmek ziyadesiyle zordur. anne bir o tezgaha bir bu tezgaha atlarken çocuk gözlerini dört açmış anneyi takip etmektedir. kaybedilen bir saniye, annenin kaybolmasına ve pazarda geçecek sürenin artmasına sebebiyet verir. alışverişin bitmesi için dua eden çocuğu ise son olarak o koca araba ve poşetleri anne ile birlikte eve taşımak bitirir. istanbul kars arasından daha uzak olan o mesafe içinde eller iplik şeklini almış poşet sapları ile kesilir, kolda derman kalmaz, ayaklar biter, üstelik bir saat sonra da mahalle maçı vardır. üst mahalledeki devrim ise çok sert şut çekecektir. bitmez bu işkence...
kutu seklinde olan ve kenarindan sarkan iplerin ucundaki boncuklarin sallanmasiyla kutunun gobegine vuraraktan ses cikartan bir alet ve balon alinmasiyla sonuclanan eylem
kaybolma gibi bir durumda, ''pazarın başında beni bekle tamam mı oğlusu'' telkinleri eşliğinde yapılır. pazarın hangi başı sorunsalı ile kafa meşgul edilir. pazara girmeden önce, pazarın başındaki bir iki pazarcının tipi hafızalara kazınılır. böylelikle ''yanlış başa mı geldim acaba''lar en aza indirgenmeye çalışılır. **
anne mükemmeliyetçi ise sizi bıktırıp kızgın bakışlar fırlatmanıza sebep olacak olan hadisedir. onu eller buna bakar "ay buranın taze fasülyesi kayış gibi, bi de aşağıdakine bakalım" der, aşağınınkini de beğenmez ve elinizde o geçerken herkesin ayaklarını ezen pazar çantası ile ordan oraya anneniz tarafından sürüklenirsiniz.
"kadınlardan korkulur" ve "kadınlar pazar sever" kanılarını kazanmama sebep olan olay. upuzun bir pazar baştan aşağı sıcağın tüm şiddetinde gezilir. ön izlemedir bu. sonra "a! şurada şöyleydi şu mal" denilip birkaç kere daha turlanır. böylece annenin eve alınacak şeyleri nasıl yaparım da ben bunları en ucuza getiririm çabasına imrenilir. bu olay hayatımıza düstur alınır. büyünür, o zamanlardaki gezilerimiz, anemizin yaptığı pazarlıklar, bütçenin zorlandığı o günlerdeki tasarruf çabası akla gelir, efkarlanılır, anneye sevgi artar, böyle bir melek için şükredilir.
en nefret edilesi durumdur..teyzelerin yolda pazar arabalarını durdurup sizin dizinize çarpmalarını sağlayan ve hatta yolu işgal etme derecesinde pazarlık yapılması durumudur...