nacizane bünyem uyumaya çalışırken misafir gelir ve yanında kelimenin tam anlamıyla bir problem çocuk vardır.
misafir muhabbetinden bunalan çocuk uyuduğum yere gelir ve odanın öbür ucundan gerinip koşa koşa karnıma, böğrüme kafa atmaya başlar.
- ahh..! yapma canım, yapma bak, abilere vurulmaz öyle, ayıp.
+ hiçte bilem ayıp değiiill..
- tamam, hadi kenar da oyna oyuncağın felan yok mu..
+ bibek değilim beeean, tamaaamı!
o sırada koşup bir kafa daha koyar yattığım yerde.. mübareğin kafası da koçbaşı gibidir.
- off..! tamam dur aaa..! kızcam şimdi bak, bi daha yaparsan döverim valla.
+ sen bini dövemezsin çünkü ben küçüküm, çocuğum çucuk ! ama ben sana vurabilerim.
"oha! cidden şeytan girmiş buna, önce anasınımı çağırayım, rahipmi.." diye düşünürken bir kafa daha yedim, uyku muyku kalmadı zaten.
-her gün 5 kere bolt izlemekten sıkılmıyor musun ben anlamadım
+napıyım devamını çekmiyorlar teyzecim, bende mecburen sürekli aynısını izlemek zorunda kalıyorum, hem çocuklar bir şeyi çok kere izlemekten sıkılmaz.
-hönk!
komsunun 1,5 yasindaki oglu ardayla yeni tanismistik, bende sirinlik olsun diye, malum bebek ya kendisi, bebek gibi konusayim dedim. sen ne sirin seysin oyle ayda miydi şenin adin yeyim seni, vs. derken sen neden bebek gibi konusuyosun demez mi, kala kaldim.
drama dersinde pamuk prenses rolünü almak için kavga eden çocuklar;
- ben pamuk prenses olucam ben daha güzelim.
= ben olucam çünki pamuk prensesin saçları siyah.
- ama benim kırmızı bandım var.
öğretmen: çocuklar sırayla oynayın olmaz mı?
= sen karışma biz yaparız.
- bence prens seçsin. (prens kuzenidir.)
kardeşimden yediğim ayardır efendim. Bendeniz evden gelmiş ve tv de V (dizide dünyaya uzaylılar geliyor)'yi küçük kardeşimle izlemişimdir. dizinin bölümü bittikten sonra can sıkıntısından küçük kardeşe şirinlikler yapılır ;
+ ben uzaylıyım seni yemeye geldim...
- anne ya sana kaç kere dedim abime böyle şeyler izletme etkileniyor diye.
+ ....error....
daha yeni onsekiz yaşımı doldurmuş, reşit olmuş ve her yeni reşitin girdiği özgürlük triplerindeyken annemle konuşmamıza dahil olmuştu on yaşındaki kardeşim. evden çıkmak üzereyken ;
* ben
a anne
k kardeş
*: valla reşit oldum kusura bakmayın gece istediğim zaman gelirim eve.
a: yok ya. iyi ki reşit oldun havalara bak.
*: bu işler böyle anne. para versene bana
k: madem reşit oldun yok sana para. çalış kazan. reşit olduysan artık evden para alamazsın. di mi anne?
a: ahahahahaha
*: sittir lan. hadi anne.
Daha bugün yaşamışımdır ki sokakta yürürken bi çocuğun Ronaldo Ronaldooooo! die bağırarak top sürdüğünü gördüm topu ayağından aldım Memoo Memoooooooooo die sürdüm çalım attım çocuk en sonunda, Lan ver topu basıcam tekmeyi! diyince topu doğruca 4.katın çatıya attım ağlamaya başladı bağırmalar çağırmalar sonra zile bas topu iste karşındaki 80 lik daha dorusu ahiretlik dededen azar işit çocuğa bi de çikolata al tam döndüm arkamı gidiyorum ki,
Ç:Aferin adam ol.
Ben ne diyim özgüven diye bişi kalmamış ortada ronaldo nun karşısında memo napsın.
5 yaşındaki kuzenle artada geçen konuşma
ben: vayy sen büyümüşsün ya koca adam olmuşsun
kuzen: sende öyle
ben:??? ( birinci ayar)
sen baya kilo almışsın şişko olmuşsun *
kuzen : sana cevap vermiyorum
ben: dumur???
arkadasımın evindeydik. üç yasında Ömer adında bir kardesi var. çocuk ailenin en küçüğü.
ben severken 'oy kazan dibi seni' dedim; Ömer ters ters baktı ve anladığım kadarıyla kilomu kastederek 'kazan sensin' dedi. çok bozuldum ama ...
kızımla yürürken kızım birden durdu. karşısındaki adama ters ters bakarak bir yandan bir bacağını sürekli ve ritmik sallıyor iki elinide beline koymuştu. adam bana, benim kız adama bakıyordu, ben her ikisine de. adam benim kendisi dışında birine baktığımı farkedince dikkatini kızıma verdi.
-sieee lan beynini kırarım senin adam ol. (adanalı repliklerinden.)
plastik oyuncak sandığının kapağını yere ters çevirmiş, kendine kayık yapmış oynuyor..
2,5 yaşında..
biz de odanın kapısında durmuş onu seyrediyoruz.
ben : hanım bak şimdi nasıl kitleyecem zibidiyi. (daha önce beraber oynadığımız kayıkçılık oyununa gönderme yaparak)aliii oğlum nerde bunun motoru, nerdeymiş motoru bunun? motoru yok nası gidiyosun bakalım? eheh ekikiki..
hanım : ehihihi..
ali : (elindeki kum küreğini gözüme sokaraktan) tüyetle (kürek) didiyoyum baba. tüyet var bunda!
hanım : al bu da sana kapak, pardon kürek olsun beyefendi..ahuaahuaahua.
ben : eşşeğim ben zaten. malın önde gideniyim...it sıpası..
henüz ilkokula bile gitmeyen minik kuzen yaptığı maymunluklarla etrafındaki herkesi kırıp geçirmekteyken, nedense durduk yere bana dönüp sert bir ifadeyle,
- sen gülme!
demişti. yalnız o kadar etkili demişti ki bunu, cevap bile verememiştim el kadar bebeye.
şimdi çocuk büyüdü, hatta liseye gidiyor filan ama ben hala mesafeli davranırım o çocuğa.
yalama olan teyzeoğlumun yanında, ki kendisi o zaman 10-13 yaşlarındaydı kendi kendime traş bıçağımı unuttuğumu kendi kendime dile getirirken traş bıçağını ne yapcağımı sordu. götüme sokcam dedim kendisine. sağolsun o da götüme sokcaksam bıçağını çıkarmam gerektiğini söyledi. parçalarmışım.
o kadar o kadar kibar bir 3 yaşında beyefendi ki arkadaşın oğlu, babasının oğlu.
ailece gidilen bir haftasonu tatilinde kalınan aynı ev ortamında o günün hit bir şarkısı dilime dolanmış ara ara mırıldanırken; efendiliği sus demeye susturmaya izin vermiyor. sonunda kurduğu cümle ile istemesen bile dilin tutulunca susuyorsun tabi.
- Sen bi kendini susturur musun?