şimdi küçük takım dedim diye kimse çıkıp da "lan niye öyle diyosun? bizim de kendimize göre bi büyüklüğümüz var!" diye sitem etmesin. sonuçta burada anlatılmak istenen biz daha büyüğüz siz daha küçüksünüz demek değil; dünya genelinde bir ülke ligi sıralamasında ortalamanın altına oynayan takımlara işaret etmektir. ha bir de galatasaray maçıyla hiç alakası yok. zira ben beşiktaşlıyım. burada anlaştıysak meramımıza geçebiliriz.
bir takım düşünün ki, lig boyunca küme düşmemeye oynayan, sezon başında hedefini o yönde belirleyen dar vizyonlu bir ekip(bana demeyin "para yok, imkân yok, bilmem ne..." aha sivas?!). bir de bu takımın kalecisini düşünün. adam sezon boyunca 30 maç varsa nerden baksan 50 gol yer. geleni geçeni içeri alır. sonra çıkar atıyorum chelsea'ye real madrid'e karşı panter kesilir. fiziğe aykırı kurtarışlar yapar. kalesini gole kapatır. o zaman dersin ki, yani ister istemez dersin, "ulan sen geçen haftaki san sebastian idman yurdu maçında niye böyle değildin?"
şimdi açık konuş, demez misin allasen?
böyle yalan bir kalecidir işte. bunun sadece şampiyonluğa oynayan takımlarla yapılan maçlarını izlesen casillas'ı adamdan saymazsın yeminle. lâkin, gel gör ki kazın ayağı öyle değil. hayır bir de bunları hakkaten iyi kaleci sanıp transfer edenler var. orkun'u gs almamış mıydı? ya bizim ramazan kurşunlu'ya ne demeli?
"gerçi kumaşı iyiydi."
ahahahaha güldürme beni. sen hiç patiskanın naylon kumaşa dönüştüğünü gördün mü?
hasılı kelâm, bu kalecilere kıl oluyorum arkadaş. ayrıca samimi de bulmuyorum. maçtan sonra çıkıyor, yok iyi konsantre olduk. yok efendim maradona'yı iyi analiz ettim falan. sallıyor da sallıyor. ulan maradona'yı analiz ediyorsun, peki necmettin'den niye bir maçta 4 gol yiyiyorsun? ha?
"ya abi defans iyi değil bizim. hep ondan valla."
assiktir lan! yemezler. real maçında defansta kızıl ordu vardı sanki. dümbelek seni...
