* ilker Aksum'un oyunculuk dersi verdiği film. Adam çekimlerden bir ay önce Fethiye'ye gidiyor oranın yerlilerinden birinin evinde resmen oralı oluyor. Hatta bir röportajında dişlerine hergün tenturdiyot * ve yıkanmadığı söylemiş. Adam o kadar emeğin karşılığını herkes tarafından beğenilmekle alıyor. Helal olsun. Özgür çevik'i ve kahveciyi görünce lan şimdi bir yerden nehir erdoğan sumru yavrucuk'ta çıkacak dedim. Başak köklükaya her zamanki gibi harikadır. Binnur kaya ise zaten fazla konuşmamış bön bön etrafa bakınmıştır. Cansel elçin gerçek sesini duyunca lan git sana dublaj yapanı getir dedirtti. Film daha başında otostopçu kızı ve kahveciyi göstermesiyle lan bunlar hakkın rahmetine kavuştu herhalde dedirtti tahmini de boşa çıkartmadı. Yine de güzel filmdir özellikle ayrıntılara dikkat edenler için.
ilker aksumun oyunculuk dersleri verdiği cansel elçinin hiç bir varlık gösteremediği ve seslendirmesinin çok kötü olduğu başta saçma gelen ama sonunda tüyleri diken diken eden taylan biraderler filmi.
taylan biraderler'in psikolojik gerilim türünden filmi.Az önce filmi izledim ve etkilenmemek elde değil.Gerçekten Türk Sineması adına gurur duylacak bir yapım.Özellikle Başak Köklükaya ve ilker Aksum'u kutlamak gerek.Bu nasıl bir oyunculuktur, gerçekten tebrikler...
bir çok sözlük yazarının sandığı gibi bir felaket anını değil, fena halde leman'ın (#1052587)'de dediği gibi zihinsel aydınlanmayı tanımlayan kavram. ayrıca yamulmuyorsam georges bataille'nin erotizm-ölüm ilişkisini irdeleyen erosun gözyaşları kitabında da "küçük ölüm" adıyla benzer bir tanımlama yapılmış ve orgazmı ölüme denk tutan bir görüş savunulmuştu.
senaryo kopuktu, karışıktı, karmaşıktı, hiç korkamadık gibi saçma bulduğum eleştirileri anlayamadığım, ve henüz izlememiş olan kişilere şiddetle gitmelerini tavsiye ettiğim film. okul filmini beğenmemiş olabilirsiniz ama siz o filmi izlediğiniz için bence çok daha iyi olan küçük kıyamet filmi çekilebildi. ve bu filmi seveceksiniz. daha çok seveceğiniz başka bir filmin çekilmesi için bu filme gidin. beklentilerinizi karşılar, karşılamaz. zaten beklentiyle filme gitmek ne demek. siz gidin biletinizi alın, oturun geri kalanını perde halleder.
taylan bıradırların okul faciasını gördükten sonra yine senaristinden yönetmenine, müzisyenine kadar aynı ekibin elinden çıkmış olduğundan, gidip gitmemekte kararsız kaldığım ama iyi ki gidip izlemişim dediğim film olmuştur.
öncelikle korku filmi degil psikolojik gerilim filmidir. ne biçim korku la bu serzenişinde bulunanların yani sinemada korkmak, aniden çıkan efektlerle birlikte sevdiceğine sarılmak isteyen izleyicilerin 'hoplayacaksınız, götünüzden ter damlayacak' tarzında reklamı yapılan filmlere gitmeleri tavsiye olunur. bu nedenle film suçlanamaz korkutmadığı için..zira tanıtımlarda korku filmiyiz diyerek seyirciyi aptal yerine koymamıştır.
film başından itibaren sonunu belli eden ipuçları vermekte. bu tarzda başlayan ve sonuçlanan filmleri daha önce de izleyenler için fazla sürprizli bir son değil ancak yine de merak uyandırmayı başarıyor. ayrıca ilk yarıdaki o sıkıntı veren bölümdeki ayrıntıların finalde bağlanmasının türk filmlerinde alışık olmadığımız bir şekilde başarılı olduğunu belirtmekte fayda var.
film ile söylenmesi gereken diğer bir ayrıntı da istanbul'un o halini görünce tüm türkiye'nin gerekli önlemleri aldıktan sonra artık neye inanıyorsa ona dua etmesi gerektiğini daha iyi anlamamızdır..zira iflas etmiş bir istanbula sahip türkiye nasıl olur..düşünmesi bile ürkütücü.
son yılarda belirgin bir şekilde kalitesi artan türk sinemasının yüz aklarından birini izlemek ve elbette başak köklükaya ve ilker aksum'un oyunculugu için görülmesi gereken bir film olmuş.
filmin ilk yarısında ciddi ciddi pişman olunabilecek ikinci yarısına sabredilirse orta seviyede bir türk filmiyle muhattap olunduğu görülecektir. son zamanlarda ortaya çıkan türk yapımı korku filmlerine göre üst seviyede bir filmdir ayrıca.
cansel elçin in sinir karakteri* beni deli etmiş film. cansel elçin gibi kendini türkiye de yeni yeni göstermeye başlamış iyi bir oyuncunun dümdüz bir rolle kötü oyuncu damgası yemesi kanıma dokunuyor şahsen.
bu kez olmuş. okul filminde sıçan kadro, bu filmde perdeye aktarmak istediklerinin çoğunluğunu aktarmaya başarmıştır. başak köklükaya nın iyi oyunculuğu sayesinde de bir sonraki filmlerini şimdiden merak ettirmeye başlamışlardır.
deprem in toplumumuz üzerinde bıraktığı etkiler, o malum gün (bkz: 17 ağustos 1999), ve hayatların allak-bullak oluşu. kesinlikle izlenilmesi gereken filmlerden birisi. psikolojik travmaları ve getrginlik yaratan sahnleleri de fazlasıyla doyurucudur.
ziyadesiyle ilgi çekici ve sürekli gündemde olan bir konu hakkında çekilebilecek en iğrenç filmlerden birini çektikleri için yapımcılarına ödül verilmesi gereken film. hani fantezi derler ya öyle birşeylerden denemişler işte. 80 dakika boyunca elindeki metinden yaşanmış bir deprem hikayesini anlatan biri olsa daha çok heyecanlanırdı izleyici. filmin finalindeki yıkık istanbul enstantanesi haricinde akılda kalan pek bir kare yoktur sanırım. o da çok başarılı olmasa da gerçeklik payı fazla olduğu için insanın kanını donduruyor. güzel film değil, gitmeyin derim. haa unutmadan bir de üstüne basa basa şu aşağıdaki diyalog tekrarlandı. ne tür bi mesaj vermek istediler anlamadım.
filmi seyrederken, filmden nefret etmistim. ama sonrasinda cesitli forumlarda ve sozluklerde okudugum yorumlarda, kacirdigim bazi metaforlari ve analizleri okudum. cok da bos bir film olmadigini ogrendim zaman icerisinde.
cift oykunun paralel gittigi, cesitli alt mesajlar ve gondermeler de olan, fena degil diyebilecegimiz bir film. ilker aksum cok iyi oyunculuk sergilemis.
gerceklikle tamamen örtüstügü icin herkesin bir noktada kendini bulabilecegi bir senaryonun nasıl yörüngesinden cıkarılıp, temasının nasıl saptırabilecegine örnek teskil eden bir film.anlatılmak istenen yanlıs bir harita izlenerek anlatılmıs, verilmek istenen duygu sigara dumanının üfleyince dagılması misali dagıtılmıs, ilk deprem sahnesi dısında insanı etkileyen baska bir bölümü bulunmayan taylan biraderler filmi.basak köklükaya ve binnur kaya dısındaki oyuncular adeta misafir.filmin sonu iyi baglanmıs sadece.
buyuk beklentılerle gitmediğim halde beni yanıltan, son zamanlarda izlediğim en güzel türk filmlerinden biri. cansel elçin hariç başrol oyuncularının performansı mükemmel. bana biraz uzunharmanlarda bir davetsiz misafir kitabını hatırlatsa da türk filmlerine göre çok orjinal bir senaryoya sahip. özellikle başak köklükayanın enkaz altından çıkmasından sonra gösterilen istanbul manzarası, çoğu kişinin hayran olduğu istanbul boğazının o yıkık görüntüsü insanın tüğlerini diken diken ediyor.
'keşke türkiye'de böyle filmler artsa' dedirten film.
çok iyi bir psikolojik kurgu ve müziğe (eski dream theater üyesi kevin moore'dan) sahiptir bu film. film arasında çıkmak isteyebilirsiniz ama devam ederseniz ilk bölümdeki anlamsızlıkların aslında mükemmel bir aklın ürünü olduğunu göreceksiniz ve onlar sonuca bağlanırken hayran kalacaksınız.
ilk bölümü bittiğinde çıkmak istediğim, asla korku filmi olmayan, kurgunun sıfır olduğu, ortalarında nerdeyim len ben şeklinde tepkiler verebileceğiniz film *
herşeye rağmen temas ettiği konu nedeniyle türkiyeyi can evinden vuran ve izlenmesi gerektiğini düşündüğüm filmdir aynı zamanda
spoiler vererek film zevkinizin içine etmek istemem, filme büyük beklentilerle gidilmemesini tavsiye edebilirim sadece...