ölüm mü, ölüm, hayatın gençken çektirdiği yakışıklı resimler
hafif bir gülümseme yerleşmiş mavi taş çeşme gözlerine
içelim, diyor/ yağmurun, terkettiği manitadır gökyüzü!
öyle çok ki imgeleri, şaşkınlığa düşüyorum
- abi, diye fısıldıyorum rakı kadehi kanyonundan,
hiç mi sevdalanmadın sen?! ...duruyor :biri vardı elbette, diyor
sen ortaya bir karışık salata daha söyle,şöyle rast makamı bir salata
gecenin orhan'ları, ferdi'leri, müslüm'leri gibidir bak yıldızlar!
sen daha gençsin, çükünden önce sustalı tuttun
bekaret kanından önce haybeci kanı gördün!
benden sana nasihat oğlum
sevdiğini anladın mı çekip vuracaksın hiç acımadan :aleme namın,
kullandığın aletin şık ışıltılarıyla çığ gibi bir aşkla inecek!
dinecek göğsünde dört başı mamur bir şimşek gibi dolanan hiddet!
sevdiğimin gözleri .. hükümet gibiydi
sevdiğimin elleri .. anlatsam, ellerinden utanırsın!
sevdiğimin elleri .. ellere yağmur olup gitti!
harcadım allah seni inandırsın......
kan ağladım kan tükürdüm kan yutkundum günlerce......
on yıl yattım mapushanelerde, bambaşka alemlerin parlak
güvertesinde!
sen ortaya bir büyük daha söyle, şöyle .. boş ver lan, ağlama!
kim yaban gecenin tozuna bulanmış çocuk: ben,
aşkın duvarlarına gölünü biriktiren.
bizi tipi takip etti, biz orda seksek oynadık
annelerimiz yoktu, hep haylaz kalacağız sandık
kemiklerimi gömdüğüm buzul dudaklar
nasıl buruştuysa bir öpüşün ardındaki valste
ve yontunun yalnızlığına bırakılan bir sesi
üfleyen karı kancığı spontan eller
nasıl dolaştıysa vücudumuzun en atölye kulesinde
sizin gözleriniz akşamüstü dinlenen yaz tangolarına benzerdi. hatırlayın, 'arkadaşımın aşkısın'da birlikte ağlayışlarımızı. ve birbirimizden kaçırırken bakışlarımızı, kayboluşumuzu çiçek pasajında. sonra size o adada uzatıp verdiğim papatyaya 'şarlo' adını takışımızdaki derin mana ve ısrar. biz umutsuzluğu iyi biliyorduk, bize hep tokat da attılar. bunlara iyi üzülürdünüz. şimdi bunlara üzülemeyecek kadar öldünüz. bana biraz chopin çalın, sarılın bana. bakın, bu sabah, buğu yağacak şehrimize ve ben, her zaman yaptığınızı yapıp,
bir yılgınlığı okşamak için uzanan yazı
unutup gittik biz, biz hep haylaz kalacağız sandık
birbirlerine omuz vermiş insanların sararmış fotoğrafları
biz onlardan sonraları uçurtmalar yaptık.
sorguluyor tarih ve ipek bugün suçlarımızı
ve gözyaşı kanallarınızı iltihaplıyor o hisler
kanatıyor kıpkırmızı.
hırsızlar, hey hırsızlar!
lütfen çalmayın yoksul çocukların bisikletlerini
ve onlar uzak ada vapurlarına binerken
siz satın alın bir kerecik olsun
taze, sıcak, akşam simitciklerini..
oğlanlardan ve alkolden vaktim arttıkça seni düşü-
nüyorum türkiye, inan doğru bu kere yanılsamam
ve ruhumun yavşak zıpırlığı, hiç değilse ayık
dolaşamayacak kadar dürüstüm,
türkiye, tarkan öleli çok oldu, artık onu unut; bu-
nadı kurt. playboy'a annemin çıplak resimlerini
satarak beyaz saray'a sırnaşmayı düşlüyorum
spermi biraz fazla kaçırdığımda,
beş parasız paraladığım sokaklarında embesillerini
ve taşak kalpli aydınlarının sidik yarışlarını
görüp bol bol osuruyorum, başbakanı dinlerken
televizyon karşısında ekrana ekmek teknemi aç-
mak ya da esrar içmek, geğirmek en büyük mutlu-
luk bana verdiğin,
otuz bir çekmediğim gecelerde düşler kuruyorum se-
nin hakkında, hür hülyalarımda sana zerre kadar
yer vermiyorum ama, maalesef ayakta kalıyorsun,
sosyal demokrat idiotlarını, orospu tavukların
uğrak yeri sanat galerilerini, festival sar-
kaçlarını, ölüsevici kültürünün uyanık tez-
gahtarlarını ve tezgahın altında neler dön-
düğünü farkedecek kadar sosyalistim,
hapsine düşmedim henüz, o yüzden tam solcu sa-
yılmam köle pazarı piyasanda, kıçına cop
girdiği için şair olanlardan da değilim; eli
kulağındadır tımarhanelerinden birinde tes-
cilli manyak olmamın ve koynuna girmediğin-
den dorukta sıçanların, o yüzden ibneliğim
de test edilip onaylanmadı,
uyuşukluklarıyla iktidara peşkeş çekip çaktır-
madan, sonnet'leriyle, balad' larıyla köçek-
leşen, raconları kıyak geçme üzerine kurulu
mason-ulema tayfanı da tanırım, sen de bilir-
sin ki havlayan it ısırmaz türkiye, bak, biz-
bizeyiz, çekinme, şu azınlıkları ne zaman ke-
sip kızartacağız, çok acıktım türkiye,
nazım'ını severim, buna kızabilirsin, ama bazı
-ne demekse- naif şairlerinin, devlet sanat-
çısı olmasına ve adının iktidar şakşakçısı
starlarla bir anılmasına dair çabalarına izin
verdiğinden, sana korkunç müteşekkirim, inti-
harımı hızlandırıyorsun böylelikle, böylelik-
le artıyor kirim ve seninle kirimiz, ne gam?
iyi akşamlar. persil supra.
mustafa suphi, artık hamsi mi türkiye, dikkat et,
balıkları örgütlemesin,
allah'a inanmıyorum, osmanlı'yım velhasıl, akın
edip avrupa'ya, toplayıp getiremesem de cil-
lop gibi veletleri, n'apalım, burdaki lüm-
pen teen-ager'larla idare ediyorum,
türkiye, ayıptır sorması ne zaman akıllancağız;
türkiye, kıbrıs'ın yakasını ne zaman bıraka-
cağız ve ne zaman yaraşır olacağız binlerce
devrim şehidimize,
türkiye, hiç terbiye edinemedim, yeteneğim bu ka-
dar; çük kadarken okudum sabahattin ali'yi,
kafka'yı, dostoyevski'yi, london'ı; kapital'e
başlayışım babamla aramızda çıkan küçük bir
harçlık sorununa dayanır,
iq'larımızın düşük olduğunu sanmıyorum, peki
bir eşek şakası mı bu; köy enstitüleri,
halk eğitimler, halkevleri ne ayak; behice
boran iyi ki unutuldu; iyi oldu, eline
sağlık türkiye,
hasbelkader bir önerim var: cia, eurovision'u
kazanmamızı, aet'na girmemizi sağlayamaz
mı acaba, şüphesiz, eh benimki de salaklık,
haklısın türkiye,
bizi milletçe sevmeyenlere ayar oluyorum; ağız-
larını burunlarını kırarak onlara medeniyet
öğretmek istiyorum türkiye,
ben, sex-shop'ların, komünist partinin, müslü-
man demokrat partinin, rock partinin, çeşit
çeşit gay barların açılmasını, askerliğin
kaldırılmasını istiyorum türkiye; bu top-
raklarda nobel, oscar, lsd, özgürlük ve sik
anıtları görmek istiyorum: kişi başına düşen
milli gelirden bana ait payı iade ediyorum
bütün bu harcamalar adına sana; hapishane-
ler, hayvanat bahçeleri, kamplar, tımarhane-
ler boşaltılsın derhal; ben bütün kentlerin
de barışla, erdemle, insanlık haklarımla ke-
yiften gebere gebere, ıslık çalarak dolaşan
bir seyyah olmak istiyorum; mandela kötü a-
dam, döv onu türkiye,
uzak asya'dan gelip akdeniz'e bir kısrak ba-
şı gibi uzanan bu memleket.. sizin! afiyet
olsun efendiler' demekten bıktım, bıktık,
anlıyor musun, orada mısın türkiye,
ama yine de memnun olmuyorsan bu tavırdan ve
kızıyorsan ve sinirleniyorsan, olsun, biz
yine geliriz; yine yazar, söyleriz;ölürüz;
biz yine gideriz; sen rahatını bozma o za-
man, güzel bir çocuk gibi bu şık dünya ya-
tağında, böyle masum böyle mazlum uyu tür-
kiye,
kelime kapandı! koptu sonbaharın kellesi!
tam kana dokunacakken, içimde acı bir fren sesi!
kıl döndü
zürafaya karıştı gözlerimiz
eh
kırık kaşlar altında kıpır kıpır kırmızı noktalar
ebruli iç huzursuzluğu
bir çırpıda yağıp kaçan abi yağmur
ve o birkaç arkadaşın öldüğü, öldürüldüğü aşk!
şimdi, başında durup derinliğine bağırdığımız kuyu
biliyorum! bütün boktan ayrılıkları bu kuyu uydurdu!
örnek vermek gerekirse, elbette ben de sıradayım!
rehin aldım kalp yoksulluğunu
dünya atlaslarına girmekten kaçınan
o meşhuuur
sır adayım!
domalsın önümde kötülüğün soyağacı
şartsa, yeterse,
tek başıma ölmeye de adayım!
eh
kelime kapandı! hükmetti sessizlik ve ot!
damarlarımıza düştü uçak! nedensiz güldü pilot!
istanbul, bilinçakışına çok uygun bir şehir anne.
burada herkes kapasitesi kadar şizofren
burada herkes sarı ceket giyiyor.
her evde bir gaz odası var mutlaka.
üniformalar, kırbaçlar her zaman hazır.
ütülü ve cilalı.
üzüntü ve şiddet, daima el altında..
birileri birilerinde hep misafir sanki..
kapı çalınıyor, geliyorlar, birkaç kadeh birşey içiliyor.
ve herkesin anlattıkları yalnızca kendisiyle ilişkili..
herkes, yalnızca kendi bayrağını taşıyor.
istanbul'da hayattan çok ölümün sözü geçiyor anne.
yüzlerin bir kısmında karanlık ve perili orman,
bir kısmında ete henüz saplanmamış bıçağın titreşimleri!
istanbul'daki insanların yüzleri titanic!
yüz ünlü türk'le sınırlı varoluşlara şehrin özel radyolarından
çağrılar yapılır:
isteklerinizi çalabiliriz.
isteklerimizi çalıyorlar bizden anne.
arzularımızı, umutlarımızı, ideallerimizi zorla alıyorlar elimizden.
isteklerinizi çalabiliriz.
bir tehdit de gizli bu sözde.
ne yapmazsak tehlike altındayız.. bilinmiyor.
kimse nasıl davranacağını, nasıl davranması gerektiğini
bilmiyor.
şahane aşklar, felaketlerle son bulurken
muazzam zekalar uyuşturucuyla yaralanırken
ten kıymeti, fikir kıymeti çalınan isteklerimizle beraber yokoluyorlar.
istanbul vantuzları!
artezyen kuyusu!
artezyen kuyusu'yla birleşen yatay kuyular!
hırsızlar: onursuzluklarına çaldıkları değerleri ekleyerek
sürünenler! onların ayakları yok anne!
olmayacak da!
bir sürüngen,
ayağa kalkamadığı için ihanete yatkındır!
katiller: kararan vücutlarını başkalarının kanallarıyla ovarlar!
ayakbaşparmaklarından başlayan uyuşma,
tüm toplumu, tüm kültür mozaiğini kaplar.
sesler, birbirine karışır.
görüntüler, özlerini kaybeder.
kıyamet, budur anne.
kıyamet, netliğin bozulmasıdır.
kimseyle konuşmayacağım artık!
yalnızca, bilmek istiyorum.
ben neden hissediyorum? !
ben neden düşünüyorum? !
cehalet ile bilgi'nin ortak paydası ne? !
istanbul'daki cehalet, başka bir yerde bilgi mi? !
ben, bilginin merkezinde cahil kalabilir miyim? !
balıkların aşkları hüzünlüdür,
çünkü onlar sevgilileriyle
elele tutuşamazlar.
belki de o uzun kollarıyla
en güzel sevişmeleri
yalnızca ahtapotlar yaşar.
gerçek denizciler,
kara görününce sevinmezler,
çünkü onlar deniz insanlarıdırlar.
kara onlar için siyahtır,
ölümdür,
ölümlüdür.
(........)
balıkların ölümleri hüzünlüdür, çünkü onlar gömülmezler.
bizde ölülerimizi gömmeyiz.
onları yemek, onlarla beslenmek trajedimizdir.
yarasalar, başaşağı uyusalar da düşmezler.
gerçek düşler, düşmez.
bizler, cenaze nedeniyle açığızdır adeta.
durunuz!
kaç kalibre o bakışlar
eh evet bir tanrıda sabaha vakitleri!
durunuz!
kaç yerimden vurdunuz!
kaç yerimde artık sorumsuz kuş yaraları var!
sorarım
kaç yerimde yerimden ettiniz beni!
kaç yerim şimdi lapa lapa kanar!
saysam sayılmazsınız asırlarla
konsam taşımaz gövdeniz içimi
öpsem çatlar kırılır dudaklarınız
dudaklarınız bir karşı çıkış biçimi
sarılsam sarılsam günlere sığmaz seyehatim
anlıyorum
sizin bir tavrınız oksijen
bir tavrınız bal gibi uranyum!
ah gidilemeyecek kadar sapa
dönülemeyecek kadar uzaksınız
çiçek açsanız baharla aram bozulur
sizi bana bırakmaz bu yalnızlığınız
çünkü biz ikimiz
yanlış yapamayacak kadar yalnızız!
sesler yalanlar mı geceleri
gözuçlarına tırmanan siyah tavşanlar
akşam inince kaybolur mu,
sizi seviyorum
sizi pek seviyorum
sizi sevmem bize ayıp olur mu..
bırakmalı kibarlığı! sonsun işte! sonsun!
sonumda biletimi kesen yaman giyotinsin!
ben istiyorum! ben istiyorum diyorum!
unut! giyotin tek hamlede insin!
ihtiyaç hocası kara cinin abluka aşklarla prensi sahiplendiği
ela matrikste elleri yapışık kuvarslarla ölü bayrağı selamla-
yarak bir sembolik attraction içinde kıpır güller
yaralı ganymedes
bıçaklı sabit
lekelerin zorunsuz barında alkol meleğinin tutuşan
strafordan kalıbı -iten, büken, kanırtan- hınç sebebi birle-
şik-katı ve-yorucu gölgeliği bir saksofon hışırtısı altın-
da
ezildi ecel
o nimçehrelerle beraber indiği katolik yaptırım -siniruçla-
rında karanlığın parmakizlerinin zinasına ihbar edilmiş ka-
maşma taktiği- yortu ve hiddet: beceriksizce gözakışı
öbür dizlerin başka topuklara çarpması müziği
ergiyen gövde damlası kuşa konarken yakalarında bir bunaltı
redoksu yaşanan yılların çöpkutularında aklanan sanık tutum
zenci kıssahan: gittikçe artan büyünün kafesi ardından - -
ney üfürür emel kalp nen olduğunda - -
siklamen akıntısı buruşuk aurora yitik habis
cadıkarga uçartüter lesbos'da biten tırnak pseudo yırtılan
camdan
gemici ve ıtri pusulaya takriben secde edeceklerdi ve hadis-
siz ve serhatsız
ve meal - - kromda mesafe olunur woodoo blues
anubis regle gelir tay ormanından i̇nsan beni hatırlamaz
alışkanlığın radyoaktif taneciklerinden kokina yaparak
iseolog kuru kış birikintilerinde eskiyen bir sevdalının
hep kuşku kutusunun lamelerine kaatilin eli batar o
yoksa garbarek
eşyanın etrafı
eşyanın eşrafı
yorucu bütünlemelerin beyin lavmanında sonrasız ile
ışık takibinde sualsiz ve usulün bozgunu
ve mürekkep avı
gizli çekmeceler sokağı
ve cinnet - - ve net cin
o protokol
siyah kadife nazar düşüşünde anını giz eden kuyum
yar
zikir
kum
tiz
maşuk
tokatlıyarak ikiye bölünen
o ters cennet'te kuyusuna sarkarak kaybolan seslerden
çok şiddet yaşatarak kimsesizlikle ölçülebilen yaratı-
cılığını tanımsız bırakabilme saadetine erecektir ki
tensiz yorgunluğunu tasvirinde buldurduğu eski zaman
dağınıklığında belirsiz ve billur bir görüntü parola-
sı peşinden küf ile adlandırılmış
o ters cennet çocuğu gettosunda bir boyut rozeti ile
kimliğini kölesinin karanlık göğsüne söndürdüğünde o
çıkarımsız yalanlarından ve öncelerinin kurallarından
artarak şekillenen küslerinin neyi temsil ettiğini bi-
liyord
uzayan yarılarında o ters cennet çocuğunun
bir söz tekrarıyla gelgitlendiği uç uçurum
anlayışsız imgelerden süprüntü bir fark o-
oluşumuydu ve son düellosunda düet yaptığı-
nı herkesten gizlediği kirli hüznü bir bu-
za sürerek 'burada kara hiç görünmez' di-
ye bağırdı
toplanıp karaldıktan sonra suratlar yeni - -
den dağıtıld
görmeyi çok istediğim bir filmin başlaması gibi sinemada
herşeye yeniden başlayan bir peygamber uyuyordu yatağımda!
basları yüksek bir geceydi
tizleri yüksek bir geceydi
müziğin sonlarına doğru çiziliyordu gözkapaklarının altındaki cd
uykunun karnesi baştan aşağı pekiyiydi!
evlat edindiğim bir aşktı bu!
başka alfabeyle yazdığım şiir ya da!
ölümü anlamayan bir çocuk kabilesi ya da!
uzak denizlere açılmayı düşleyen bir kağıttan tren ya da!
yüzemeyen bir balık, uçamayan kuş, açmayı bilmeyen çiçek ya da!
gerçeğin ne önemi olabilirdi ki rüyanın hayatında!
sarı uzun saçlarıyla suladığı yüzünde
orman kenarındaki göle benziyordu gözleri!
buğulu... vahşi... ve tedirgin!
pink floyddan high hope belki biraz!
radioheadden paranoid android belki biraz!
belki çoğaltılması engellenmiş bir fanzin!
belki yaklaşılması tehlikeli bir hayvan!
tekrar tekrar okunan bir intihar mektubu ya da!
canlı kalmanın ne önemi olabilirdi ki dolaşırken mezarlıkta!
sarp bir sevdanın kayalıklarında
ben yuva kuran şahin
o pusu kuran eşkıya!
kendine acı arayan hayali bir kahraman ya da!
pasıyla kavga eden tahta bir bıçak ya da!
patlayan dikiş, açılan yara, akan kan ya da!
i̇nfilak etmenin ne önemi olabilirdi ki sevişmenin ortasında!
paha biçilmez bir tablonun örttüğü çelik kasa
gibi duruyordu ruhu, gövdesinin arkasında!
süslü kelimeler bu gece baloya alınmayacak!
yalvarışlar yeminler damsız giremeyecekler içeri!
seslerin maskesi!
ifadelerin makyajı!
düşecek!
akacak!
bu gecenin sonuna doğru bir olasılık
senin, içi kızgın gözyaşı dolu içine yalnızca
kapkaranlık bir yeryüzü sarkacak!
ağlamayacaksın!
ağlamak, iki kirpik arasına kurşun sıkmak gibidir!
uzun uzun yürümektir ağlamak;
ağlamak eğer okuma-yazman yoksa sahicidir!
sen iyisi mi heyecanlı bir şehir kap getir yanında!
şaraba kafa tutan, esrara tavır koyan bir şehir!
damarlarında tinel dolaşan beton bir beden getir otopsi masasına!
gelincik, gelinlik giymiş olabilir
fakat damatlık kimin umurunda!
sen iyisi mi, çocuklarını başına toplatmış bir hasta getir yanında!
biraz geçmişten sözetsin
biraz önseziden sözetsin
biraz karasevdadan sözetsin bana!
güzel seslerin kötü seslerle
rugby maçına çıktığı herhangi bir bahar akşamında
tadına biraz ekim karışmış, kıvamlı bir mayıs akşamında
yumruklaşırken, sevişirken
birbirlerine uzanıp birbirlerini koklayan iki çam ormanı ya da!
birbirlerine uzanıp birbirlerini koklayan iki erkek köpek ya da!
sen iyisi mi
şifalı bir ot gibi yaşa kendi masum yalnızlığının doruklarında
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep arkası yarın! arkası yarın! arkası yarın!
sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
bölük pörçük yaşanırken aşklar, acılar, nefretler
başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
meraklanırsanız, heyecanlanırsınız, sinirlenirsiniz de
oysa kahramanı olduğunuz oyunda
habersizken olanlardan, olacaklardan
ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
radyo oyunlarına benzer insan hayatı
hep
arkası yarın!
arkası yarın!
arkası yarın!
'üç şehzadenin yolları
ayrıldı böylece'
dedi kristalleşen yağmurun altındaki akrep.
kim bilir, kanı devşirebilir miydi geride kalan
tahrip gücü yüksek casus,
ya da katlanabilir miydi ölüm
parmakuçlarıyla yaklaştığı sükseli surete.
(iki) :
'üç şehzadenin yolları
ayrıldı böylece'
dedi film müziklerine geçen gece.
iki kardeşin yanından ayrılan öbür kardeş nerede...
kim bilir, tenlerden akan ruhun arkasına sığınan
yalnızlığı etkili, korkunç sedyede;
kıstaslarıyla kokladı cismi
rahmine kılıç adı koydu
'gelmeyeceğim peşinizden'
diye bağırdı üçüncü şehzade
'gidin ılık oyuklardaki uğultulu mesafeye...'
iki miydiler üç mü
ikiye üç suç mu
kararsın patlak dudaklarıyla masala ait kraliçe!
(üç) :
'üç şehzadenin yolları
ayrıldı böylece'
biliyorlardı, başkaları buna benzer şeyler yazmıştı
kalbe karşı gelmişlerdi -kafiye olsun-
elden ele dövme geçirmişlerdi / güne gündüz gelin düşmüştü
öpüştüler
öpüşmelerine kuşlar hücum etti
oradan geçiyordum
inanın yalnızca dikkatimi çekti
dikkatim yere düştü / yer, düşüyle barışıktı
şimdi bilmiyorum
gerçekte hangisi hangisine aşıktı
ah, üçünün gizli gizli sevişmelerine sığınan
o, kimin kaldırılacağı belirsiz sedye:
'üç şehzadenin yolları
ayrıldı böylece'
ademden çalınmış bir kaburga gibi duruyor
içimdeki rimel çekilmiş üçüncü göz
kırık kalp: salyangozları ağlatan eski şarkılar deposu
kırık kalp: aşkımdaki soğuk su şatosu
kırık kalp: uzunpaslıborular paslıuzunborular
meşhur bir ruh hastalığı mı sanki ölüm..
evet! meşhur bir ruh doktoru hayat!
-gidip gecenin içcebinde ölelim
diyen marazi bir yanı da var tutkunun!
kumaşa sevgiyle dokunan terzi, makasın kulağını niye çekmez
çektiği dişleri niye okşayamaz bir dişçi
aşk ömrün kırık kalbini indirir
onu fantezinin en keskin kenarına örter
kuş olsam da ötsem
orman etlenir
acının busesi alnımda söner!
kırık kalp: kalbim kırık! dikkat et, elini kesmesin!
kırık kalp: kalbim kırık! i̇çine çiçek koysan da gözyaşı sızdırır!
kırık kalp: hislere dalmış şoförsüz bir biçerdöver!
kalbimi kaybettim kalbimi kaybettim kalbimi kazığa geçirdim
beni affet iskender över
^gizli bir yantesir taşıyor kaygı
elleri yorumlamaktan aciz artık
terk diyorsunuz adına ben
cama tırmanacak gölgenin ayağına
basan bir başka gölge gibi ortalık
yatışınca ölürsem kızmazsınız^
^isteksiz gecenin inine girip
de boğulacak tenin arzu
suyla yağ gibi üste çıkacak yeryüzü ben
bir iklimden bir iklime geçildiği an
da yağan yağmurun nikahlı eşiyim derken
^durup dururken fenalaşan dudaklarda
şaha kalkmış attır sus! ^anlatılmaz
hiç görmeyen ama hep bakan kör gibidir
yalnızlık diyorsunuz adına ben
cama tırmanacak gölgenin ayağına
giden bir başka gölge gibi ortalık
yatışınca dirilirsem kızmazsınız^
çile koyduk dudaklarımızın adını
fırsat bildik vücuda gelişimizi
ne fısıldasak kardı
meleklerin tebessümü imiş feza
sınıflanmadık
teşekküre geçerken tüm serseri aşklarımız
omurgalarımıza döşenmiş elektrik kablolarıyla,
biraz hayata sinirlendik
hayli öfkelendik tarihe hayırlısıyla,
ölmemek için mücadele dersinde
şeytani ruhtan kopya çektik
meleklerin göğüs uçlarıymış ay'la dünya
bilemezdik
yeryüzündeki acılardan utanıyorduk
henüz göğe bakmadık!
şunu unutma mah:
uluslararası suların en sarp semenderi!
inanılmaz bir iş gibi.
sızının kapalı tutulduğu gevşek deliliğin
bronz menzil üzerinde
düzensiz cetvel üzerinde
gözlerini ekmeğe dikmiş köylünün geometrik geçmişinde
ve uğultuları emerek yaklaşan yüzyılı
yüzyılın dağlara bir çocuk pijaması giydirdiği aşk anını
dile deyen yılanın iççekişini
iççekişteki huşuyu.
inanılmaz bir iş gibi.
bilmeden
yalnızca sezgiyle hope.
değer biçmeden ve
hope! yalnızca yalın, yalansız sözle.
tenin bir sirk çadırı olarak gerilip kurulduğu kuyu
mah! sen de
sen de
tenin bir sirk çadırı olarak gerilip kurulduğu kuyularda uyu.
o mahşer sırrının, o delidolu kainat yemininin
kırmızı melek denizini
yaralı arkadaşını sırtında taşıyan bir başka yaralı asker gibi
varlığına yedirip nerelerden nerelere kaçırdığını.
inanılmaz bir iş gibi.
yaralı bir asker gibi,
azimli, gururlu.
mah! sakın unutma bunu!
aldığımız havayı geri salarken yine havaya
oksijenle hidrojen arasına sıkışmış ruhuz.
ruhsuzuz!
dört:
isimlendirilmiş sevdalarla inerken sığ yükseltilere
bağırıyor en önümüzde'kiler:
- kılıç diye kullanın bakışlarınızı
gözleriniz elmas süslü kın ola!
yutmayın asla düşmanın verdiği lokmayı
onlardan içtiğiniz su, sizin kanınızca aka!
bir ürperti bir kuş utangaçlığı
gitgide yerleşiyor ayyuka.
atıyor damar, atıyor yeşil ve yemyeşil
atıyor acımasız gulyabanilerin cemalinde,
atıyor yekpare.
beş:
geriliyor şevke doğru yüzlerin camında buğu.
uyku:
göçmen, cisimsiz rüyaların ölümü ararken
bir örümcek ağında kımıltısız bulduğu.
ezgilerle kesiliyor, doğranıyor maziye dolan göğüs,
bilinmeyenle değil, bilinmezle yoğruluyor lodos,
hırçınlık sayılmamalı öfkeli zehrin son teklifi:
hüzün bitti, elveda şiir, ömür paydos!
gece saclarina kadar sokulur, guzelligine
atilan ilmiklere kadar ulasir. Koltukaltina
kac takim yildiz, burc saklar. Sehsuvar
sig sikintilar ardinda derin bir havuz..
dikdortgen dudaklarda cok yuvarlak
sozcukler var!! Herhangi birine selam versen
dagilmaya mecbur oluyor yuzun. Uzaklara
gidecegim ben diyor delikanli, gobi colune..
Tarih atlaslarinda yitirecegim her zerremi
anlik bir yanilgidir diyor sucustu alttarafi
anahtarliklarin huznu ustune
cift kisilik yataklar icin yazdigim senaryolar
yollar: derisiz ceninler gibi cirkindir
yollar: tanrinin cocuk oyuncagi oldugu cagda
islenmis gunah-kirilmis ikona
yollar: insanin kendi cenazesine
gec gitmesi gibi bir sey!! Ozellikle!!
simdi saatbasi
satranc oynayan sabikali beyoglu kaldirimlari
utanca dogru atilan serinkanli
serseri adimlari turfanda-radyodan ajans ve hava durumu
ve muhallebiciler, daima kalabaliktir, daima terli
icerde tavuk gogsu gozleriyle sevgililerimiz!! Simli!!
ve opusenler ogullasan, siklasan zenci elleriyle
o tekerlemeler soylenmeyecek!! o bilmeceler sorulmaz!!
kac parmagi catirdar ki husranimin
kac cigeri siser ki raki siselerinde gomdugum
asklarimin. Aski gecelim. Onu gecelim,
onu unut sehsuvar!!
ya da kimiltisiz bir kus olusu dunya muzelerinde
beton baglayan aromali kanatlariyla kimiltisiz
kimildar bir gun!! Onu umut
kimildatir degil mi
kimildatir degil mi sehsuvar!!
sacmaliyorsun!! Evine don, o vicik vicik
koynuna annenin, sabahligin arkasinda haydi!!
sirilsiklam memeler, ucu mantarla tikanmis memeler
ve sato zindani dolaplarda bogdurulur
porno dergilerinin sahsi derbederligi.. Direnis
bir bakima
- Haklisin de!! - imparatorluk ahlagi,
doyum seferberligi!! Ve emilmis
bir dili andiran dilsiz adi usancin
bende gizlenen bedensiz bir olumdu varsay
ki fazlaca huysuz
ki fazlaca havadar
ah!! Neden sutyen takmaz acaba uzamis adamlar,
ayaklarina,
yurumedikce sarkmasin diye bacaklari!!
evet!! ustune ustune yuklendikce kacar
kacar ha kacar
sevda katillerinin otellerdeki
kilometrelerce kadinlardan calip da
baslarina gecirdikleri
ten rengi kulotlu coraplar!!
kimsen de kalmaz birdenbire!! Actiklari yaradan
kan bile akmayacak. Cogu kustah!! Cogu simarik!!
vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
sehsuvar!! Sinirlara mayin doser bakislarin
vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
sIk bir omuz devrimiyle bahari getir
tavlalar kirilir, iskambil kagitlari savrulur
gorucuye cikan buyucu bir kiz oluverirsin
patlamis yirmi ikilik ampul gibi
patlamis misir seven
misirli esmer cocuklarin
tokluga acligi gibisindir
vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
yuvani, anneni bugun terkettin tirnaklarin arap
ses duvarini asamaz sesin
isik kirilir mi hic
birlesir yeniden adeta
- kardes duasi ceker
muskalar tutar -
senin merceklerinde sehsuvar!!
Baksana sultan!!
dikdortgen dudaklarda
daha ne cok
yuvarlak sozcukler filan var. Gulsen
agizin dusuverecek ve kenarindan biraz
catlayiverecek kahkahan. Ve vahsi bir at
alip bir altmis dagi daha
aramiza tasiyacak!! Ve vahsi bir atin
bir hayat boyu suren
saltanatina donusecek birden
hasretlerle gitgide
gitgide agirlasan zaman..
II.
maviden ogrenecegi cok sey olmalidir denizin
yakisikli bir kadindir sehsuvar. Titredi mi
gokyuzu de titrer, toprak da, deprem de titrer,
onunla beraber umulmadik gulden fiskiran renk de!!
aynalar be sehsuvar, rujla boyanmis kirik aynalar
zahiri goruntuler de sayilabilir, ahenk de!!
kasiklarinda kasim gibi cogalan
susam ahirlara kilitlenir o atlar bilhassa
meydanlar sevdanla, agrinla cilalidir. Olmasin mi?
simit satan kimi cocuklarsa
kordur, topaldir, mavidir
bakirdir daha oysa!!
anne diye seslenir olumlu cinarlarin
disa vurmus toy koklerine sehsuvar, anne!!
kimsin sen?
kimim ben der anne
tekillikle kalaylanirken yuregi adamakilli
killi erkek kollarinda. En zayif sesiyle
aglar mi hic!! En karambol sesiyle
aglar mi hic!! En matem
sesiyle aglar anne!!
maviden kapacagi cok sey olmalidir denizin
bir kere: anneler oncelikli diri kalsin, anneler
orospu olmasin efendiler..
nerede yasadigini bilmeyen bir vapur siyrilir
uykularinda sehsuvar'in. Butun shakespeare'ler
butun hamlet'leri dusunur. Balerin bir sabahtir,
damlarinda ayakparmaklarinin uclarinda yurur gunes..
tuyler, tac yapraklari, aman gurultu etmeyin!!
her anin
hep bir susan insanidir sehsuvar.
- sehrin surlarina, cemre olur
dusuverir at cesetleri, bicaklarda festival var -
henuz buyuyememis isyan
henuz planlari yarim bir katliamdir sehsuvar!!
sondurulememis orman yangini gozlerinde
sosyolojinin lumpenligi!!
sondurulememis kirec kuyusu gozlerinde
erken uyanisin yasli ergenligi!!
iniltinin
suya yansiyan govdesidir sehsuvar
hey!! anlasana sultan!!
dikdortgen dudaklarda
daha ne cok
aCisiz iftiralar falan var..
sehsuvar kurtulmak da ister
kurtulusu neye bagimlidir;
- cevap siklari -
a) '30 nisanda hitler intihar etti. 7 mayista almanya teslim
oldu!!'
intihar
alnimi acti, beynime gerdi beyazperdesini
kafatasimda bir kabile buldum sonra buzuldan
okyanuslar buldum damagima acilan gozoyuklarinda
ostakimde birtakim kanun taksimleri
birtakim kanun kacaklari gibi esrarengiz is sonra
- esrarli sigara icen bukalemunlarla kustuk o sira -
hangi birini bolsem otekine
digeri masasina cagiracak beni
bardagimi doldurup ensemdeki tuyleri cekistirecek
beni kambur burunlu sairlerle tanistiracak alelacele
alelacele el sikisilacak, memleket meselelerinden
soz edilecek alelacele ayakustu, ayakustu sarhos olunacak
kusulacak ayakustu alelacele
yedi heceliler veya yedi uyurlar / uydurulacaklar
uydurulacagiz alelacele!! Vazgecmem gerekecek belli
omurlarimdan, omurgamin icine tramvay hatti dosenecek
kizlik adini isleyecegim bekaretin tigla
ronesansin kizlik zarina.. Leonardo!! Leonardo!!
haminnem mona lisa'nin ta kendisi cikacak. Zorla sehsuvar
atlar yine karsima cikacak, karsi cikacak ask
hanim hanimcik!! Aski gecelim. Onu gecelim.
Onu unut sehsuvar!!
onaylansin lutfen
uzay boslugunun karin bosluguma dolusmasi..
sen!! ruhumun organik hali!!
sen!! gencligimin gergin birakilmis tek kasi.. Arkasi,
sekilsiz bir dudak oldun yuzume ikinci yeni
metal bir safak oldun gogume sorgusuz sualsiz
siz!! sehsuvar'i ve beni liflere ayiran
kirpik diplerinden oluk oluk sperm gelen
korkuluklar!!
milleti gerdanima toplayip
parlak cesaretlere, oglancil ihmallere yurudunuz
pesinizden tukurecektim bir ihtimal, pesinizden,
pencereme pencelerinizin hayasizligini surdunuz
kapilar surgulendi, kapi onlerinde
evde biriktirilmis kiz kurulari sungulendi
allah kahretsin, kahrettiniz beni, cani ettiniz
kendi bedenimde kendi kendime tecavuz ettim
deli oldum, kul oldum, isliklasip durdum
aruz vezni sercelerle
romen rakami gerceklerle
dedim: bendim
bocekler gibi sevisen o dostlarla
tanidiniz mi?
- Hayir!! Pek cikaramadik!!
- Ama tanimaniz sart!!
Ah sultan!! Ah sehsuvar!!
intihar
alnimi acti, aklimi buldu, sana selam soyledi..
ardindan, ne olabilir ki baska, iste birkac
ciyli sardunya, birkac yarim kitap, sevilmesi
oksanmasi eksik
birkac olu kedi iste!!.
b) 'Hic sabahattin ali okudunuz muydu?'
enteresan bir soru
biraz dusununuz / biraz dusununuz / az
istiridyelerden soz edin bana / ince cerceveli
gozluklerden / piyer loti'den / amerikan barlarda
ardiardina icilen dublelerin biyografisinden,
ornegin burokrasiden, geleneksel aydin
terbiyesizliginin kronolojisinden, lobilerden,
ortalarda bir yerden, farzimuhal katolik
alkolilerden / hadi!! piyonlardan, pasli piyanolardan
ispiyonlardan, kara sapkali sivillerden
ya da durup dururken beliren
sivilcelerden soz edin bana. Siz hic
sabahattin ali okudunuz muydu tan vakti
okumadiysaniz, tam vakti dedi sehsuvar!!.
- sahi, tanimadiniz mi?!!
- hayir, pek cikaramadik!!
ne cok yuvarlak sozcuk..
ne cok artistik..
c) 'bir cuce ile cocuk arasindaki farki bana soyleyin hele,
neden size dusman olsunlar ki?'
sehsuvar!! cabuk!! yaslaniyorsun. Yaslandin mi
Oluler sevindirilmek isterler lacivert mezarlarinda
hasthane koselerinde septik
ellenmek filan hani eskaza
kac firsat vardir ki artik
goz ilissin, silah kalksin, kulak duysun
bir de ikide bir hortlarsa davalar ansizin
avukat tirnaklar kemirilirken cevizici odalarda
tek basina dogmanin
bir basina kirlasmanin
kendi kendini kirbaclamanin acimasiz acimasizligi
(ah!! sultan!! bir ceylan sizi-ezik buzuk-uc buklum)
bu sehirde ya sen de vahsi bir at
ya da olsan olsan
kabuk baglayamayan
dinsiz bir yara olursun!!
- sahi, tanimadiniz mi hala?
- gene cikaramadik
d) 'Once there was a boy. He had no friends to help him..'
- isminiz nedir, efendim?
- gizlemek istiyorum. Soylemesem..
- kac yasindasiniz?
- yirmi iki..
- Nerelisiniz?
- Istanbul'lu..
- ne is yapiyorsunuz?
- insanim..
- evli misiniz?
- hic denemedim..
- cocuklariniz var mi?
- olabilir!!
- isimlerini soyler misiniz?
- gizlemek istiyorum. Soylemesem..
- burasi neresi.
- psikatri.
- ben kimim?
- bilmem. Siz bu yasa kadar bunu ogrenemediniz mi?
- hangi yildayiz?
- bu hangi gezegen? Tabii sizi uzmezsem ve yormazsam..
- Hangi ay?
- hangi sevgi, degil mi ama. Ilkin bu. Oncelik bu
sorunun..
- ayin kaci bugun?
- hepsini adlandiralim, bunu mu istiyorsunuz?!!
- evet efendim, son dunya harbine katilan devletleri bana
soyler misiniz?
- savaslari ulkeler ilan eder, insanlar yapar!!
- biz o harbe istirak ettik mi?
- ben hicbirine katilamayacak kadar, canliyi-cansizi
seviyorum. Siz, katilmis miydiniz?
'sizler!!
hayatta yasamaktan baska gayesi kalmayanlar
cografya bilmeden opusmeye calisanlar
sizler!!
yapisalcilar, ruhsalcilar, masalcilar,
halciler, falcilar
parmak izleri sifir, duruslari italik olanlar
artik degeri cinine tonik yapanlar
muhtelif muhterem darbeler
heveslerde, tutkularda pur ihtilal.. gecinenler!!
sizler!!
gecinemeyenler, neme gerekciler, emekciler,
emzikciler, hainler, halidler, oglanlar!!
yolda saati baskasina sorup
sigarasina ates alip
sendikalarin apisarasinda elle doyuma ulasanlar!! Sizler!!
aydinlar!! aydingerler, kolay gelsinciler,
asimetrik esinciler
orospucuklar, osurukcular,
ufurukculer, geri zekali cocuklar!! - ki sehsuvar'in
anayasasi..
mayistler, septemberistler!!
sizler!!
freee gitaristler, peace veletleri, makinistler!!
din sulukleri!! varoluscular: kapi komsularim!!
sloganin, olaganin sairleri!!
sosyal yanlari kapitalleri, kapitalleri
yalnizca sogan-ekmek-sosyalizm olanlar!!
otuz yasina kadar solcu
otuz-elli arasi sosyal adaletci
ellisinden sonra bunayip, otobuslerde
bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen
fevkalade entellektuellerimiz!!
captain black'ciler, bafra'cilar
bir afra bir tafracilar, tasralilar
vay gulum dogu diyenler, yesinler seni mustehcen bantini
mantigina yapistiranlar!!
piyanist-santorlerim: hormonlarim benim!!
marxist-santorlerim: kabaetimin kenarlari!!
sizler!!
liberaller, helaller, haramlar, sadrazamlar
hamlar, hamcik agizlilar, popodan bacaklilar
omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlilar!!
amcalarim, teyzelerim; siz, homoseksueller!!
feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,
teokratlar, aristokratlar, sen sumuklu burjuvazi!!
oportunistler, optimistler!!
bir teselli ver'ciler, allah vergisi takilanlar,
ogrenciler, saygin ogretim uyeleri, seks yildizlari,
heyy!! Sizler!!
arkadaslarim, alisamadiklarim; ellerim, ayaklarim!!
sizler!!
idealistler, egoistler, utopistler, narsistler!!
Ben
sehsuvar!!.'
sig sikintilar ardinca yukselen havuz
kirmizi balik, bozuk abajur, kullanilmis jilet
sinirlara mayin doseyen bakislariyla
siz olan sehsuvar!!
Ben
sehsuvar!!
sig sikintilar ardinca yukselen buhar
cocuklugunu yasayamadan buyumus bir tumor
kandirilmis, taninmamis kretuvar; unutulmus
bir tornavida, hicbir ise yaramayan civi,
sinirlara mayin doseyen bakislariyla
siz olan sehsuvar!! O sinirlar
sizin sinirlariniz. Ben
sehsuvar!!
sig sikintilar ardinca yukselen belediye otobusu
abonman biletlerimi sizler mi caldiniz?!!
- daha once karsilastigimiza
eminsiniz, degil mi?
IV.
gece
saclarina kadar sokulur
guzelligine atilan
ilmiklere kadar ulasir!!
aski gecelim. Onu gecelim. Onu unutun!!
onu unut sehsuvar!!
ya da kimiltisiz bir kus olusu
istiklal caddesi boyunca yatar!!
ah sultan!!
bir vahsi at almis altmis dagi aramiza tasir!!
gece
saclarina kadar sokuldu da
guzelligine atilan
ilmiklere kadar ulasti.
biz
sehsuvar
ulasamadik!!
- heyhat!! sehsuvar oldu de gitti bile
hala onu filan taniyamadik!!
ah!! sulta!! ah!! sehsuvar!!
dikdortgen dudaklarda
ne cok
yuvarlak sozcukler vardi.
hangi birini boldum otekine
digeri beni kalabalik masasina cagirdi!