küçük iskender şiirleri

entry291 galeri0
    266.
  1. uzatmalısevgililer

    bir masaya kaç kapıdan girilir meridyeni incitmeden
    talaz talaz alkolün haydut kaldığı portreler
    gibi biraz üşümüş biraz yorgun biraz vakti dar

    beyoğlu, insana mezar toprağı olur çöker
    urlarımızla çiçeklenir hayatlarımıza dair masallar
    haşlanmış martı, his sote ve şiir kızartması

    açığa vurulamayan sırlarımızda kalır aşkın filistin askısı
    0 ...
  2. 265.
  3. ustaçırak

    ölüm mü, ölüm, hayatın gençken çektirdiği yakışıklı resimler
    hafif bir gülümseme yerleşmiş mavi taş çeşme gözlerine
    içelim, diyor/ yağmurun, terkettiği manitadır gökyüzü!

    öyle çok ki imgeleri, şaşkınlığa düşüyorum
    - abi, diye fısıldıyorum rakı kadehi kanyonundan,
    hiç mi sevdalanmadın sen?! ...duruyor :biri vardı elbette, diyor

    sen ortaya bir karışık salata daha söyle,şöyle rast makamı bir salata

    gecenin orhan'ları, ferdi'leri, müslüm'leri gibidir bak yıldızlar!
    sen daha gençsin, çükünden önce sustalı tuttun
    bekaret kanından önce haybeci kanı gördün!

    benden sana nasihat oğlum
    sevdiğini anladın mı çekip vuracaksın hiç acımadan :aleme namın,
    kullandığın aletin şık ışıltılarıyla çığ gibi bir aşkla inecek!

    dinecek göğsünde dört başı mamur bir şimşek gibi dolanan hiddet!

    sevdiğimin gözleri .. hükümet gibiydi
    sevdiğimin elleri .. anlatsam, ellerinden utanırsın!
    sevdiğimin elleri .. ellere yağmur olup gitti!

    harcadım allah seni inandırsın......
    kan ağladım kan tükürdüm kan yutkundum günlerce......
    on yıl yattım mapushanelerde, bambaşka alemlerin parlak
    güvertesinde!

    sen ortaya bir büyük daha söyle, şöyle .. boş ver lan, ağlama!

    (ocak-temmuz, 1998)
    0 ...
  4. 264.
  5. undermost

    kafir melaikesi.....
    duanın soğuğa sürtündüğü kesik bilekleri bileyle!

    kim yaban gecenin tozuna bulanmış çocuk: ben,
    aşkın duvarlarına gölünü biriktiren.
    bizi tipi takip etti, biz orda seksek oynadık
    annelerimiz yoktu, hep haylaz kalacağız sandık

    kemiklerimi gömdüğüm buzul dudaklar
    nasıl buruştuysa bir öpüşün ardındaki valste
    ve yontunun yalnızlığına bırakılan bir sesi
    üfleyen karı kancığı spontan eller
    nasıl dolaştıysa vücudumuzun en atölye kulesinde

    sizin gözleriniz akşamüstü dinlenen yaz tangolarına benzerdi. hatırlayın, 'arkadaşımın aşkısın'da birlikte ağlayışlarımızı. ve birbirimizden kaçırırken bakışlarımızı, kayboluşumuzu çiçek pasajında. sonra size o adada uzatıp verdiğim papatyaya 'şarlo' adını takışımızdaki derin mana ve ısrar. biz umutsuzluğu iyi biliyorduk, bize hep tokat da attılar. bunlara iyi üzülürdünüz. şimdi bunlara üzülemeyecek kadar öldünüz. bana biraz chopin çalın, sarılın bana. bakın, bu sabah, buğu yağacak şehrimize ve ben, her zaman yaptığınızı yapıp,

    bir yılgınlığı okşamak için uzanan yazı
    unutup gittik biz, biz hep haylaz kalacağız sandık
    birbirlerine omuz vermiş insanların sararmış fotoğrafları
    biz onlardan sonraları uçurtmalar yaptık.
    sorguluyor tarih ve ipek bugün suçlarımızı
    ve gözyaşı kanallarınızı iltihaplıyor o hisler
    kanatıyor kıpkırmızı.

    hırsızlar, hey hırsızlar!
    lütfen çalmayın yoksul çocukların bisikletlerini
    ve onlar uzak ada vapurlarına binerken
    siz satın alın bir kerecik olsun
    taze, sıcak, akşam simitciklerini..

    21.eylül.1989
    0 ...
  6. 263.
  7. türkiye

    allen ginsberg'e

    oğlanlardan ve alkolden vaktim arttıkça seni düşü-
    nüyorum türkiye, inan doğru bu kere yanılsamam
    ve ruhumun yavşak zıpırlığı, hiç değilse ayık
    dolaşamayacak kadar dürüstüm,
    türkiye, tarkan öleli çok oldu, artık onu unut; bu-
    nadı kurt. playboy'a annemin çıplak resimlerini
    satarak beyaz saray'a sırnaşmayı düşlüyorum
    spermi biraz fazla kaçırdığımda,
    beş parasız paraladığım sokaklarında embesillerini
    ve taşak kalpli aydınlarının sidik yarışlarını
    görüp bol bol osuruyorum, başbakanı dinlerken
    televizyon karşısında ekrana ekmek teknemi aç-
    mak ya da esrar içmek, geğirmek en büyük mutlu-
    luk bana verdiğin,
    otuz bir çekmediğim gecelerde düşler kuruyorum se-
    nin hakkında, hür hülyalarımda sana zerre kadar
    yer vermiyorum ama, maalesef ayakta kalıyorsun,

    sosyal demokrat idiotlarını, orospu tavukların
    uğrak yeri sanat galerilerini, festival sar-
    kaçlarını, ölüsevici kültürünün uyanık tez-
    gahtarlarını ve tezgahın altında neler dön-
    düğünü farkedecek kadar sosyalistim,
    hapsine düşmedim henüz, o yüzden tam solcu sa-
    yılmam köle pazarı piyasanda, kıçına cop
    girdiği için şair olanlardan da değilim; eli
    kulağındadır tımarhanelerinden birinde tes-
    cilli manyak olmamın ve koynuna girmediğin-
    den dorukta sıçanların, o yüzden ibneliğim
    de test edilip onaylanmadı,

    uyuşukluklarıyla iktidara peşkeş çekip çaktır-
    madan, sonnet'leriyle, balad' larıyla köçek-
    leşen, raconları kıyak geçme üzerine kurulu
    mason-ulema tayfanı da tanırım, sen de bilir-
    sin ki havlayan it ısırmaz türkiye, bak, biz-
    bizeyiz, çekinme, şu azınlıkları ne zaman ke-
    sip kızartacağız, çok acıktım türkiye,
    nazım'ını severim, buna kızabilirsin, ama bazı
    -ne demekse- naif şairlerinin, devlet sanat-
    çısı olmasına ve adının iktidar şakşakçısı
    starlarla bir anılmasına dair çabalarına izin
    verdiğinden, sana korkunç müteşekkirim, inti-
    harımı hızlandırıyorsun böylelikle, böylelik-
    le artıyor kirim ve seninle kirimiz, ne gam?
    iyi akşamlar. persil supra.
    mustafa suphi, artık hamsi mi türkiye, dikkat et,
    balıkları örgütlemesin,

    allah'a inanmıyorum, osmanlı'yım velhasıl, akın
    edip avrupa'ya, toplayıp getiremesem de cil-
    lop gibi veletleri, n'apalım, burdaki lüm-
    pen teen-ager'larla idare ediyorum,
    türkiye, ayıptır sorması ne zaman akıllancağız;
    türkiye, kıbrıs'ın yakasını ne zaman bıraka-
    cağız ve ne zaman yaraşır olacağız binlerce
    devrim şehidimize,
    türkiye, hiç terbiye edinemedim, yeteneğim bu ka-
    dar; çük kadarken okudum sabahattin ali'yi,
    kafka'yı, dostoyevski'yi, london'ı; kapital'e
    başlayışım babamla aramızda çıkan küçük bir
    harçlık sorununa dayanır,

    iq'larımızın düşük olduğunu sanmıyorum, peki
    bir eşek şakası mı bu; köy enstitüleri,
    halk eğitimler, halkevleri ne ayak; behice
    boran iyi ki unutuldu; iyi oldu, eline
    sağlık türkiye,
    hasbelkader bir önerim var: cia, eurovision'u
    kazanmamızı, aet'na girmemizi sağlayamaz
    mı acaba, şüphesiz, eh benimki de salaklık,
    haklısın türkiye,
    bizi milletçe sevmeyenlere ayar oluyorum; ağız-
    larını burunlarını kırarak onlara medeniyet
    öğretmek istiyorum türkiye,

    ben, sex-shop'ların, komünist partinin, müslü-
    man demokrat partinin, rock partinin, çeşit
    çeşit gay barların açılmasını, askerliğin
    kaldırılmasını istiyorum türkiye; bu top-
    raklarda nobel, oscar, lsd, özgürlük ve sik
    anıtları görmek istiyorum: kişi başına düşen
    milli gelirden bana ait payı iade ediyorum
    bütün bu harcamalar adına sana; hapishane-
    ler, hayvanat bahçeleri, kamplar, tımarhane-
    ler boşaltılsın derhal; ben bütün kentlerin
    de barışla, erdemle, insanlık haklarımla ke-
    yiften gebere gebere, ıslık çalarak dolaşan
    bir seyyah olmak istiyorum; mandela kötü a-
    dam, döv onu türkiye,

    uzak asya'dan gelip akdeniz'e bir kısrak ba-
    şı gibi uzanan bu memleket.. sizin! afiyet
    olsun efendiler' demekten bıktım, bıktık,
    anlıyor musun, orada mısın türkiye,
    ama yine de memnun olmuyorsan bu tavırdan ve
    kızıyorsan ve sinirleniyorsan, olsun, biz
    yine geliriz; yine yazar, söyleriz;ölürüz;
    biz yine gideriz; sen rahatını bozma o za-
    man, güzel bir çocuk gibi bu şık dünya ya-
    tağında, böyle masum böyle mazlum uyu tür-
    kiye,
    0 ...
  8. 262.
  9. travers

    dolaşıp bir ceninin uygun dokusunu
    en çok uzatarak da
    geç kalmış köylü zigotu

    bir magmaya dökülen gözyaşıyla
    güven ortamlarına çekilen
    sik sustalılar gibi

    indirdiler külün camını
    0 ...
  10. 261.
  11. transs

    iğne kutusunda sweet dreams
    sakallı kadınlar yorucudur
    tedavisi imkansız küf ve falçata

    cerrah seni sevmiyor o çok kötü
    plastik örtünün altında duruyor
    olmasın kanlı kız, kanlı şamata

    bisturinin ucundan üflüyorlar onu yeniden hayat
    0 ...
  12. 260.
  13. trainspotting

    kelime kapandı! koptu sonbaharın kellesi!
    tam kana dokunacakken, içimde acı bir fren sesi!

    kıl döndü
    zürafaya karıştı gözlerimiz

    eh
    kırık kaşlar altında kıpır kıpır kırmızı noktalar
    ebruli iç huzursuzluğu
    bir çırpıda yağıp kaçan abi yağmur
    ve o birkaç arkadaşın öldüğü, öldürüldüğü aşk!
    şimdi, başında durup derinliğine bağırdığımız kuyu
    biliyorum! bütün boktan ayrılıkları bu kuyu uydurdu!

    örnek vermek gerekirse, elbette ben de sıradayım!
    rehin aldım kalp yoksulluğunu
    dünya atlaslarına girmekten kaçınan
    o meşhuuur
    sır adayım!
    domalsın önümde kötülüğün soyağacı
    şartsa, yeterse,
    tek başıma ölmeye de adayım!

    eh
    kelime kapandı! hükmetti sessizlik ve ot!
    damarlarımıza düştü uçak! nedensiz güldü pilot!
    0 ...
  14. 259.
  15. toksin

    sarman oytun'a..

    bu gece
    gökyüzü, yeryüzüne düşecek
    altında durma!

    bir süre yalnız
    bir süre sırsız kalacak
    gezegen

    toprakla kilitlenecek kör fesleğen
    0 ...
  16. 258.
  17. tiamat'ın şuur taktikleri

    istanbul, bilinçakışına çok uygun bir şehir anne.
    burada herkes kapasitesi kadar şizofren
    burada herkes sarı ceket giyiyor.
    her evde bir gaz odası var mutlaka.
    üniformalar, kırbaçlar her zaman hazır.
    ütülü ve cilalı.
    üzüntü ve şiddet, daima el altında..
    birileri birilerinde hep misafir sanki..
    kapı çalınıyor, geliyorlar, birkaç kadeh birşey içiliyor.
    ve herkesin anlattıkları yalnızca kendisiyle ilişkili..
    herkes, yalnızca kendi bayrağını taşıyor.
    istanbul'da hayattan çok ölümün sözü geçiyor anne.
    yüzlerin bir kısmında karanlık ve perili orman,
    bir kısmında ete henüz saplanmamış bıçağın titreşimleri!
    istanbul'daki insanların yüzleri titanic!
    yüz ünlü türk'le sınırlı varoluşlara şehrin özel radyolarından
    çağrılar yapılır:
    isteklerinizi çalabiliriz.
    isteklerimizi çalıyorlar bizden anne.
    arzularımızı, umutlarımızı, ideallerimizi zorla alıyorlar elimizden.
    isteklerinizi çalabiliriz.
    bir tehdit de gizli bu sözde.
    ne yapmazsak tehlike altındayız.. bilinmiyor.
    kimse nasıl davranacağını, nasıl davranması gerektiğini
    bilmiyor.
    şahane aşklar, felaketlerle son bulurken
    muazzam zekalar uyuşturucuyla yaralanırken
    ten kıymeti, fikir kıymeti çalınan isteklerimizle beraber yokoluyorlar.
    istanbul vantuzları!
    artezyen kuyusu!
    artezyen kuyusu'yla birleşen yatay kuyular!
    hırsızlar: onursuzluklarına çaldıkları değerleri ekleyerek
    sürünenler! onların ayakları yok anne!
    olmayacak da!
    bir sürüngen,
    ayağa kalkamadığı için ihanete yatkındır!
    katiller: kararan vücutlarını başkalarının kanallarıyla ovarlar!
    ayakbaşparmaklarından başlayan uyuşma,
    tüm toplumu, tüm kültür mozaiğini kaplar.
    sesler, birbirine karışır.
    görüntüler, özlerini kaybeder.
    kıyamet, budur anne.
    kıyamet, netliğin bozulmasıdır.
    kimseyle konuşmayacağım artık!
    yalnızca, bilmek istiyorum.
    ben neden hissediyorum? !
    ben neden düşünüyorum? !
    cehalet ile bilgi'nin ortak paydası ne? !
    istanbul'daki cehalet, başka bir yerde bilgi mi? !
    ben, bilginin merkezinde cahil kalabilir miyim? !

    ben..
    ben herkes kadar arkada mıyım
    0 ...
  18. 257.
  19. the crow

    balıkların aşkları hüzünlüdür,
    çünkü onlar sevgilileriyle
    elele tutuşamazlar.
    belki de o uzun kollarıyla
    en güzel sevişmeleri
    yalnızca ahtapotlar yaşar.
    gerçek denizciler,
    kara görününce sevinmezler,
    çünkü onlar deniz insanlarıdırlar.
    kara onlar için siyahtır,
    ölümdür,
    ölümlüdür.

    (........)

    balıkların ölümleri hüzünlüdür, çünkü onlar gömülmezler.
    bizde ölülerimizi gömmeyiz.
    onları yemek, onlarla beslenmek trajedimizdir.
    yarasalar, başaşağı uyusalar da düşmezler.
    gerçek düşler, düşmez.
    bizler, cenaze nedeniyle açığızdır adeta.
    0 ...
  20. 256.
  21. the ant

    durunuz!
    kaç kalibre o bakışlar
    eh evet bir tanrıda sabaha vakitleri!
    durunuz!
    kaç yerimden vurdunuz!
    kaç yerimde artık sorumsuz kuş yaraları var!
    sorarım
    kaç yerimde yerimden ettiniz beni!
    kaç yerim şimdi lapa lapa kanar!

    saysam sayılmazsınız asırlarla
    konsam taşımaz gövdeniz içimi
    öpsem çatlar kırılır dudaklarınız
    dudaklarınız bir karşı çıkış biçimi
    sarılsam sarılsam günlere sığmaz seyehatim
    anlıyorum
    sizin bir tavrınız oksijen
    bir tavrınız bal gibi uranyum!

    ah gidilemeyecek kadar sapa
    dönülemeyecek kadar uzaksınız
    çiçek açsanız baharla aram bozulur
    sizi bana bırakmaz bu yalnızlığınız
    çünkü biz ikimiz
    yanlış yapamayacak kadar yalnızız!

    sesler yalanlar mı geceleri
    gözuçlarına tırmanan siyah tavşanlar
    akşam inince kaybolur mu,
    sizi seviyorum
    sizi pek seviyorum
    sizi sevmem bize ayıp olur mu..

    bırakmalı kibarlığı! sonsun işte! sonsun!
    sonumda biletimi kesen yaman giyotinsin!
    ben istiyorum! ben istiyorum diyorum!
    unut! giyotin tek hamlede insin!
    0 ...
  22. 255.
  23. güzel, çok güzel orospuydun sen, hiç değilse bakışların kemiksizdi.
    0 ...
  24. 254.
  25. ters cennet çocuğu

    ihtiyaç hocası kara cinin abluka aşklarla prensi sahiplendiği
    ela matrikste elleri yapışık kuvarslarla ölü bayrağı selamla-
    yarak bir sembolik attraction içinde kıpır güller

    yaralı ganymedes
    bıçaklı sabit

    lekelerin zorunsuz barında alkol meleğinin tutuşan
    strafordan kalıbı -iten, büken, kanırtan- hınç sebebi birle-
    şik-katı ve-yorucu gölgeliği bir saksofon hışırtısı altın-
    da

    ezildi ecel

    o nimçehrelerle beraber indiği katolik yaptırım -siniruçla-
    rında karanlığın parmakizlerinin zinasına ihbar edilmiş ka-
    maşma taktiği- yortu ve hiddet: beceriksizce gözakışı

    öbür dizlerin başka topuklara çarpması müziği

    ergiyen gövde damlası kuşa konarken yakalarında bir bunaltı
    redoksu yaşanan yılların çöpkutularında aklanan sanık tutum

    zenci kıssahan: gittikçe artan büyünün kafesi ardından - -

    ney üfürür emel kalp nen olduğunda - -

    siklamen akıntısı buruşuk aurora yitik habis

    cadıkarga uçartüter lesbos'da biten tırnak pseudo yırtılan
    camdan
    gemici ve ıtri pusulaya takriben secde edeceklerdi ve hadis-
    siz ve serhatsız

    ve meal - - kromda mesafe olunur woodoo blues

    anubis regle gelir tay ormanından i̇nsan beni hatırlamaz
    alışkanlığın radyoaktif taneciklerinden kokina yaparak
    iseolog kuru kış birikintilerinde eskiyen bir sevdalının

    hep kuşku kutusunun lamelerine kaatilin eli batar o
    yoksa garbarek

    eşyanın etrafı
    eşyanın eşrafı

    yorucu bütünlemelerin beyin lavmanında sonrasız ile

    ışık takibinde sualsiz ve usulün bozgunu
    ve mürekkep avı

    gizli çekmeceler sokağı
    ve cinnet - - ve net cin

    o protokol

    siyah kadife nazar düşüşünde anını giz eden kuyum
    yar
    zikir
    kum

    tiz
    maşuk
    tokatlıyarak ikiye bölünen

    o ters cennet'te kuyusuna sarkarak kaybolan seslerden
    çok şiddet yaşatarak kimsesizlikle ölçülebilen yaratı-
    cılığını tanımsız bırakabilme saadetine erecektir ki
    tensiz yorgunluğunu tasvirinde buldurduğu eski zaman
    dağınıklığında belirsiz ve billur bir görüntü parola-
    sı peşinden küf ile adlandırılmış

    o ters cennet çocuğu gettosunda bir boyut rozeti ile
    kimliğini kölesinin karanlık göğsüne söndürdüğünde o
    çıkarımsız yalanlarından ve öncelerinin kurallarından
    artarak şekillenen küslerinin neyi temsil ettiğini bi-
    liyord

    uzayan yarılarında o ters cennet çocuğunun
    bir söz tekrarıyla gelgitlendiği uç uçurum
    anlayışsız imgelerden süprüntü bir fark o-
    oluşumuydu ve son düellosunda düet yaptığı-
    nı herkesten gizlediği kirli hüznü bir bu-
    za sürerek 'burada kara hiç görünmez' di-
    ye bağırdı
    toplanıp karaldıktan sonra suratlar yeni - -
    den dağıtıld

    o protokol
    0 ...
  26. 253.
  27. terminal

    met cezirine takılarak buradaki cinnetin
    uzaklara sürüklenen eski aşkların içinden
    atlayabilir mi korkusuzca bir deli aslan

    ve böyle bir sirkin kapısında
    çocuklara indirimli satılır mı
    vasiyet niyetine biletler

    kimse utanmaz mı pistte dönerken iskelet filler
    0 ...
  28. 252.
  29. tereddütlü tango prelüdü

    görmeyi çok istediğim bir filmin başlaması gibi sinemada
    herşeye yeniden başlayan bir peygamber uyuyordu yatağımda!

    basları yüksek bir geceydi
    tizleri yüksek bir geceydi
    müziğin sonlarına doğru çiziliyordu gözkapaklarının altındaki cd
    uykunun karnesi baştan aşağı pekiyiydi!

    evlat edindiğim bir aşktı bu!
    başka alfabeyle yazdığım şiir ya da!
    ölümü anlamayan bir çocuk kabilesi ya da!
    uzak denizlere açılmayı düşleyen bir kağıttan tren ya da!
    yüzemeyen bir balık, uçamayan kuş, açmayı bilmeyen çiçek ya da!
    gerçeğin ne önemi olabilirdi ki rüyanın hayatında!

    sarı uzun saçlarıyla suladığı yüzünde
    orman kenarındaki göle benziyordu gözleri!
    buğulu... vahşi... ve tedirgin!
    pink floyd’dan high hope belki biraz!
    radiohead’den paranoid android belki biraz!
    belki çoğaltılması engellenmiş bir fanzin!
    belki yaklaşılması tehlikeli bir hayvan!
    tekrar tekrar okunan bir intihar mektubu ya da!
    canlı kalmanın ne önemi olabilirdi ki dolaşırken mezarlıkta!

    sarp bir sevdanın kayalıklarında
    ben yuva kuran şahin
    o pusu kuran eşkıya!
    kendine acı arayan hayali bir kahraman ya da!
    pasıyla kavga eden tahta bir bıçak ya da!
    patlayan dikiş, açılan yara, akan kan ya da!
    i̇nfilak etmenin ne önemi olabilirdi ki sevişmenin ortasında!

    paha biçilmez bir tablonun örttüğü çelik kasa
    gibi duruyordu ruhu, gövdesinin arkasında!
    süslü kelimeler bu gece baloya alınmayacak!
    yalvarışlar yeminler damsız giremeyecekler içeri!
    seslerin maskesi!
    ifadelerin makyajı!
    düşecek!
    akacak!
    bu gecenin sonuna doğru bir olasılık
    senin, içi kızgın gözyaşı dolu içine yalnızca
    kapkaranlık bir yeryüzü sarkacak!

    ağlamayacaksın!
    ağlamak, iki kirpik arasına kurşun sıkmak gibidir!
    uzun uzun yürümektir ağlamak;
    ağlamak eğer okuma-yazma’n yoksa sahicidir!

    sen iyisi mi heyecanlı bir şehir kap getir yanında!
    şaraba kafa tutan, esrara tavır koyan bir şehir!
    damarlarında tinel dolaşan beton bir beden getir otopsi masasına!
    gelincik, gelinlik giymiş olabilir
    fakat damatlık kimin umurunda!
    sen iyisi mi, çocuklarını başına toplatmış bir hasta getir yanında!
    biraz geçmişten sözetsin
    biraz önseziden sözetsin
    biraz karasevdadan sözetsin bana!
    güzel seslerin kötü seslerle
    rugby maçına çıktığı herhangi bir bahar akşamında
    tadına biraz ekim karışmış, kıvamlı bir mayıs akşamında
    yumruklaşırken, sevişirken
    birbirlerine uzanıp birbirlerini koklayan iki çam ormanı ya da!
    birbirlerine uzanıp birbirlerini koklayan iki erkek köpek ya da!

    sen iyisi mi
    şifalı bir ot gibi yaşa kendi masum yalnızlığının doruklarında
    0 ...
  30. 251.
  31. tereddüt

    radyo oyunlarına benzer insan hayatı
    hep arkası yarın! arkası yarın! arkası yarın!
    sanki hep arkalarda kalmışçasına yarın!
    sanki hep arkalarda kalması gerekirmişçesine yarın
    bölük pörçük yaşanırken aşklar, acılar, nefretler
    başka insanların dillerinde, başka oyuncuların yeteneğinde
    radyo oyunlarına benzer insan hayatı
    efektler kimin elinden, seslendirenler kim, konu ne
    bir dinleyici gibi oturursunuz kendi hayatınızın önüne
    meraklanırsanız, heyecanlanırsınız, sinirlenirsiniz de
    oysa kahramanı olduğunuz oyunda
    habersizken olanlardan, olacaklardan
    ağlarken ince ince siz, titrerken yarım yarım..
    radyo oyunlarına benzer insan hayatı
    hep
    arkası yarın!
    arkası yarın!
    arkası yarın!
    0 ...
  32. 250.
  33. terapi

    görevinin bilincinde suçum
    tatlıya bağlanmayacak asla
    fenalığımın görüntüsü

    uzanıp bakıyorum da çatılardaki
    gangster kedilerin aşk hayatlarına
    ileriye doğru adam gibi bir öç örtüsü

    içimde bir leylek bir leyleği öperken öleceğim nü
    0 ...
  34. 249.
  35. temmuz külleri

    (bir) :

    'üç şehzadenin yolları
    ayrıldı böylece'
    dedi kristalleşen yağmurun altındaki akrep.

    kim bilir, kanı devşirebilir miydi geride kalan
    tahrip gücü yüksek casus,
    ya da katlanabilir miydi ölüm
    parmakuçlarıyla yaklaştığı sükseli surete.

    (iki) :

    'üç şehzadenin yolları
    ayrıldı böylece'
    dedi film müziklerine geçen gece.
    iki kardeşin yanından ayrılan öbür kardeş nerede...

    kim bilir, tenlerden akan ruhun arkasına sığınan
    yalnızlığı etkili, korkunç sedyede;

    kıstaslarıyla kokladı cismi
    rahmine kılıç adı koydu
    'gelmeyeceğim peşinizden'
    diye bağırdı üçüncü şehzade
    'gidin ılık oyuklardaki uğultulu mesafeye...'
    iki miydiler üç mü
    ikiye üç suç mu
    kararsın patlak dudaklarıyla masala ait kraliçe!

    (üç) :

    'üç şehzadenin yolları
    ayrıldı böylece'
    biliyorlardı, başkaları buna benzer şeyler yazmıştı
    kalbe karşı gelmişlerdi -kafiye olsun-
    elden ele dövme geçirmişlerdi / güne gündüz gelin düşmüştü
    öpüştüler
    öpüşmelerine kuşlar hücum etti
    oradan geçiyordum
    inanın yalnızca dikkatimi çekti
    dikkatim yere düştü / yer, düşüyle barışıktı
    şimdi bilmiyorum
    gerçekte hangisi hangisine aşıktı
    ah, üçünün gizli gizli sevişmelerine sığınan
    o, kimin kaldırılacağı belirsiz sedye:
    'üç şehzadenin yolları
    ayrıldı böylece'

    üçünü de tanımam
    üçün birinden sözetmem kimseye!
    1 ...
  36. 248.
  37. telgraf ağaçları

    hazneme ay doluyor
    ölü bir büyücünün gülünden

    adem’den çalınmış bir kaburga gibi duruyor
    içimdeki rimel çekilmiş üçüncü göz

    kırık kalp: salyangozları ağlatan eski şarkılar deposu
    kırık kalp: aşkımdaki soğuk su şatosu
    kırık kalp: uzunpaslıborular paslıuzunborular
    meşhur bir ruh hastalığı mı sanki ölüm..
    evet! meşhur bir ruh doktoru hayat!

    -gidip gecenin içcebinde ölelim
    diyen marazi bir yanı da var tutkunun!
    kumaşa sevgiyle dokunan terzi, makasın kulağını niye çekmez
    çektiği dişleri niye okşayamaz bir dişçi
    aşk ömrün kırık kalbini indirir
    onu fantezinin en keskin kenarına örter

    kuş olsam da ötsem
    orman etlenir
    acının busesi alnımda söner!

    kırık kalp: kalbim kırık! dikkat et, elini kesmesin!
    kırık kalp: kalbim kırık! i̇çine çiçek koysan da gözyaşı sızdırır!
    kırık kalp: hislere dalmış şoförsüz bir biçerdöver!
    kalbimi kaybettim kalbimi kaybettim kalbimi kazığa geçirdim
    beni affet iskender över
    0 ...
  38. 247.
  39. Tedbir Gece Masalları 1002,

    ^gizli bir yantesir taşıyor kaygı
    elleri yorumlamaktan aciz artık
    terk diyorsunuz adına ben
    cama tırmanacak gölgenin ayağına
    basan bir başka gölge gibi ortalık
    yatışınca ölürsem kızmazsınız^

    ^isteksiz gecenin inine girip
    de boğulacak tenin arzu
    suyla yağ gibi üste çıkacak yeryüzü ben
    bir iklimden bir iklime geçildiği an
    da yağan yağmurun nikahlı eşiyim derken

    ^durup dururken fenalaşan dudaklarda
    şaha kalkmış attır sus! ^anlatılmaz
    hiç görmeyen ama hep bakan kör gibidir
    yalnızlık diyorsunuz adına ben
    cama tırmanacak gölgenin ayağına
    giden bir başka gölge gibi ortalık
    yatışınca dirilirsem kızmazsınız^
    0 ...
  40. 246.
  41. Taşandeniz

    Sevgilim! Kaşığın içine bakıyor sonbahar
    yüzündeki siyah su birikintisi
    üzüyor seyrek yürekli kuğuları, ve

    Kırılan bir lades kemiğinin ardından
    unutulmadın, unutulmayacaksın da
    mıh gibi aklımdasın her yeni ayrılıkta

    sevgilim! gözlerin, bir kaşık sonbahar
    0 ...
  42. 245.
  43. Tarz

    gece ile haplandık
    zarara gidiyoruz topyekun

    çile koyduk dudaklarımızın adını
    fırsat bildik vücuda gelişimizi
    ne fısıldasak kardı

    meleklerin tebessümü imiş feza
    sınıflanmadık

    teşekküre geçerken tüm serseri aşklarımız
    omurgalarımıza döşenmiş elektrik kablolarıyla,
    biraz hayata sinirlendik
    hayli öfkelendik tarihe hayırlısıyla,
    ölmemek için mücadele dersinde
    şeytani ruhtan kopya çektik

    meleklerin göğüs uçlarıymış ay'la dünya
    bilemezdik

    yeryüzündeki acılardan utanıyorduk
    henüz göğe bakmadık!
    0 ...
  44. 244.
  45. Taraflı

    Uyku sıçratıyor boğucu yaz
    sızarken ağustosa
    sırtında kuyruklu piyanolarla

    Sahildeki küçük ağacın dallarında
    şarkı söyleyen sarhoş ve ölü balıklar
    buraları bir anlayan olmalı

    adını bilmediğim sulara deydirirken ayaklarımı
    0 ...
  46. 243.
  47. Tanrıların Yeryüzü Seyahatnamesi

    bir:

    şunu unutma mah:
    uluslararası suların en sarp semenderi!
    inanılmaz bir iş gibi.
    sızının kapalı tutulduğu gevşek deliliğin
    bronz menzil üzerinde
    düzensiz cetvel üzerinde
    gözlerini ekmeğe dikmiş köylünün geometrik geçmişinde
    ve uğultuları emerek yaklaşan yüzyılı
    yüzyılın dağlara bir çocuk pijaması giydirdiği aşk anını
    dile deyen yılanın iççekişini
    iççekişteki huşuyu.
    inanılmaz bir iş gibi.
    bilmeden
    yalnızca sezgiyle hope.
    değer biçmeden ve
    hope! yalnızca yalın, yalansız sözle.
    tenin bir sirk çadırı olarak gerilip kurulduğu kuyu
    mah! sen de
    sen de
    tenin bir sirk çadırı olarak gerilip kurulduğu kuyularda uyu.
    o mahşer sırrının, o delidolu kainat yemininin
    kırmızı melek denizini
    yaralı arkadaşını sırtında taşıyan bir başka yaralı asker gibi
    varlığına yedirip nerelerden nerelere kaçırdığını.
    inanılmaz bir iş gibi.
    yaralı bir asker gibi,
    azimli, gururlu.
    mah! sakın unutma bunu!

    iki:

    tehlikeli tanrıların pençesindeyiz: insanız!
    bulanık rüyaların ardında
    tabiriz!
    cansısız!

    üç:

    aldığımız havayı geri salarken yine havaya
    oksijenle hidrojen arasına sıkışmış ruhuz.
    ruhsuzuz!

    dört:

    isimlendirilmiş sevdalarla inerken sığ yükseltilere
    bağırıyor en önümüzde'kiler:
    - kılıç diye kullanın bakışlarınızı
    gözleriniz elmas süslü kın ola!

    yutmayın asla düşmanın verdiği lokmayı
    onlardan içtiğiniz su, sizin kanınızca aka!

    bir ürperti bir kuş utangaçlığı
    gitgide yerleşiyor ayyuka.
    atıyor damar, atıyor yeşil ve yemyeşil
    atıyor acımasız gulyabanilerin cemalinde,
    atıyor yekpare.

    beş:

    geriliyor şevke doğru yüzlerin camında buğu.
    uyku:
    göçmen, cisimsiz rüyaların ölümü ararken
    bir örümcek ağında kımıltısız bulduğu.

    ezgilerle kesiliyor, doğranıyor maziye dolan göğüs,
    bilinmeyenle değil, bilinmezle yoğruluyor lodos,
    hırçınlık sayılmamalı öfkeli zehrin son teklifi:
    hüzün bitti, elveda şiir, ömür paydos!
    0 ...
  48. 242.
  49. Şehsuvar

    I.

    gece saclarina kadar sokulur, guzelligine
    atilan ilmiklere kadar ulasir. Koltukaltina
    kac takim yildiz, burc saklar. Sehsuvar
    sig sikintilar ardinda derin bir havuz..
    dikdortgen dudaklarda cok yuvarlak
    sozcukler var!! Herhangi birine selam versen
    dagilmaya mecbur oluyor yuzun. Uzaklara
    gidecegim ben diyor delikanli, gobi colune..
    Tarih atlaslarinda yitirecegim her zerremi
    anlik bir yanilgidir diyor sucustu alttarafi
    anahtarliklarin huznu ustune
    cift kisilik yataklar icin yazdigim senaryolar
    yollar: derisiz ceninler gibi cirkindir
    yollar: tanrinin cocuk oyuncagi oldugu cagda
    islenmis gunah-kirilmis ikona
    yollar: insanin kendi cenazesine
    gec gitmesi gibi bir sey!! Ozellikle!!

    simdi saatbasi
    satranc oynayan sabikali beyoglu kaldirimlari
    utanca dogru atilan serinkanli
    serseri adimlari turfanda-radyodan ajans ve hava durumu
    ve muhallebiciler, daima kalabaliktir, daima terli
    icerde tavuk gogsu gozleriyle sevgililerimiz!! Simli!!
    ve opusenler ogullasan, siklasan zenci elleriyle
    o tekerlemeler soylenmeyecek!! o bilmeceler sorulmaz!!
    kac parmagi catirdar ki husranimin
    kac cigeri siser ki raki siselerinde gomdugum
    asklarimin. Aski gecelim. Onu gecelim,
    onu unut sehsuvar!!
    ya da kimiltisiz bir kus olusu dunya muzelerinde
    beton baglayan aromali kanatlariyla kimiltisiz
    kimildar bir gun!! Onu umut
    kimildatir degil mi
    kimildatir degil mi sehsuvar!!
    sacmaliyorsun!! Evine don, o vicik vicik
    koynuna annenin, sabahligin arkasinda haydi!!
    sirilsiklam memeler, ucu mantarla tikanmis memeler
    ve sato zindani dolaplarda bogdurulur
    porno dergilerinin sahsi derbederligi.. Direnis
    bir bakima
    - Haklisin de!! - imparatorluk ahlagi,
    doyum seferberligi!! Ve emilmis
    bir dili andiran dilsiz adi usancin
    bende gizlenen bedensiz bir olumdu varsay
    ki fazlaca huysuz
    ki fazlaca havadar
    ah!! Neden sutyen takmaz acaba uzamis adamlar,
    ayaklarina,
    yurumedikce sarkmasin diye bacaklari!!

    evet!! ustune ustune yuklendikce kacar
    kacar ha kacar
    sevda katillerinin otellerdeki
    kilometrelerce kadinlardan calip da
    baslarina gecirdikleri
    ten rengi kulotlu coraplar!!

    kimsen de kalmaz birdenbire!! Actiklari yaradan
    kan bile akmayacak. Cogu kustah!! Cogu simarik!!
    vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
    vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
    sehsuvar!! Sinirlara mayin doser bakislarin
    vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
    sIk bir omuz devrimiyle bahari getir
    tavlalar kirilir, iskambil kagitlari savrulur
    gorucuye cikan buyucu bir kiz oluverirsin
    patlamis yirmi ikilik ampul gibi
    patlamis misir seven
    misirli esmer cocuklarin
    tokluga acligi gibisindir
    vahsi bir at almis altmis dagi aramiza tasir
    yuvani, anneni bugun terkettin tirnaklarin arap
    ses duvarini asamaz sesin
    isik kirilir mi hic
    birlesir yeniden adeta
    - kardes duasi ceker
    muskalar tutar -
    senin merceklerinde sehsuvar!!
    Baksana sultan!!
    dikdortgen dudaklarda
    daha ne cok
    yuvarlak sozcukler filan var. Gulsen
    agizin dusuverecek ve kenarindan biraz
    catlayiverecek kahkahan. Ve vahsi bir at
    alip bir altmis dagi daha
    aramiza tasiyacak!! Ve vahsi bir atin
    bir hayat boyu suren
    saltanatina donusecek birden
    hasretlerle gitgide
    gitgide agirlasan zaman..

    II.

    maviden ogrenecegi cok sey olmalidir denizin
    yakisikli bir kadindir sehsuvar. Titredi mi
    gokyuzu de titrer, toprak da, deprem de titrer,
    onunla beraber umulmadik gulden fiskiran renk de!!
    aynalar be sehsuvar, rujla boyanmis kirik aynalar
    zahiri goruntuler de sayilabilir, ahenk de!!
    kasiklarinda kasim gibi cogalan
    susam ahirlara kilitlenir o atlar bilhassa
    meydanlar sevdanla, agrinla cilalidir. Olmasin mi?
    simit satan kimi cocuklarsa
    kordur, topaldir, mavidir
    bakirdir daha oysa!!

    anne diye seslenir olumlu cinarlarin
    disa vurmus toy koklerine sehsuvar, anne!!
    kimsin sen?

    kimim ben der anne
    tekillikle kalaylanirken yuregi adamakilli
    killi erkek kollarinda. En zayif sesiyle
    aglar mi hic!! En karambol sesiyle
    aglar mi hic!! En matem
    sesiyle aglar anne!!
    maviden kapacagi cok sey olmalidir denizin
    bir kere: anneler oncelikli diri kalsin, anneler
    orospu olmasin efendiler..

    nerede yasadigini bilmeyen bir vapur siyrilir
    uykularinda sehsuvar'in. Butun shakespeare'ler
    butun hamlet'leri dusunur. Balerin bir sabahtir,
    damlarinda ayakparmaklarinin uclarinda yurur gunes..
    tuyler, tac yapraklari, aman gurultu etmeyin!!
    her anin
    hep bir susan insanidir sehsuvar.
    - sehrin surlarina, cemre olur
    dusuverir at cesetleri, bicaklarda festival var -
    henuz buyuyememis isyan
    henuz planlari yarim bir katliamdir sehsuvar!!
    sondurulememis orman yangini gozlerinde
    sosyolojinin lumpenligi!!
    sondurulememis kirec kuyusu gozlerinde
    erken uyanisin yasli ergenligi!!
    iniltinin
    suya yansiyan govdesidir sehsuvar
    hey!! anlasana sultan!!
    dikdortgen dudaklarda
    daha ne cok
    aCisiz iftiralar falan var..
    sehsuvar kurtulmak da ister
    kurtulusu neye bagimlidir;
    - cevap siklari -

    a) '30 nisanda hitler intihar etti. 7 mayista almanya teslim
    oldu!!'
    intihar
    alnimi acti, beynime gerdi beyazperdesini
    kafatasimda bir kabile buldum sonra buzuldan
    okyanuslar buldum damagima acilan gozoyuklarinda
    ostakimde birtakim kanun taksimleri
    birtakim kanun kacaklari gibi esrarengiz is sonra
    - esrarli sigara icen bukalemunlarla kustuk o sira -
    hangi birini bolsem otekine
    digeri masasina cagiracak beni
    bardagimi doldurup ensemdeki tuyleri cekistirecek
    beni kambur burunlu sairlerle tanistiracak alelacele
    alelacele el sikisilacak, memleket meselelerinden
    soz edilecek alelacele ayakustu, ayakustu sarhos olunacak
    kusulacak ayakustu alelacele
    yedi heceliler veya yedi uyurlar / uydurulacaklar
    uydurulacagiz alelacele!! Vazgecmem gerekecek belli
    omurlarimdan, omurgamin icine tramvay hatti dosenecek
    kizlik adini isleyecegim bekaretin tigla
    ronesansin kizlik zarina.. Leonardo!! Leonardo!!
    haminnem mona lisa'nin ta kendisi cikacak. Zorla sehsuvar
    atlar yine karsima cikacak, karsi cikacak ask
    hanim hanimcik!! Aski gecelim. Onu gecelim.
    Onu unut sehsuvar!!

    onaylansin lutfen
    uzay boslugunun karin bosluguma dolusmasi..
    sen!! ruhumun organik hali!!
    sen!! gencligimin gergin birakilmis tek kasi.. Arkasi,
    sekilsiz bir dudak oldun yuzume ikinci yeni
    metal bir safak oldun gogume sorgusuz sualsiz
    siz!! sehsuvar'i ve beni liflere ayiran
    kirpik diplerinden oluk oluk sperm gelen
    korkuluklar!!
    milleti gerdanima toplayip
    parlak cesaretlere, oglancil ihmallere yurudunuz
    pesinizden tukurecektim bir ihtimal, pesinizden,
    pencereme pencelerinizin hayasizligini surdunuz
    kapilar surgulendi, kapi onlerinde
    evde biriktirilmis kiz kurulari sungulendi
    allah kahretsin, kahrettiniz beni, cani ettiniz
    kendi bedenimde kendi kendime tecavuz ettim
    deli oldum, kul oldum, isliklasip durdum
    aruz vezni sercelerle
    romen rakami gerceklerle
    dedim: bendim
    bocekler gibi sevisen o dostlarla
    tanidiniz mi?
    - Hayir!! Pek cikaramadik!!
    - Ama tanimaniz sart!!
    Ah sultan!! Ah sehsuvar!!
    intihar
    alnimi acti, aklimi buldu, sana selam soyledi..
    ardindan, ne olabilir ki baska, iste birkac
    ciyli sardunya, birkac yarim kitap, sevilmesi
    oksanmasi eksik
    birkac olu kedi iste!!.

    b) 'Hic sabahattin ali okudunuz muydu?'
    enteresan bir soru
    biraz dusununuz / biraz dusununuz / az
    istiridyelerden soz edin bana / ince cerceveli
    gozluklerden / piyer loti'den / amerikan barlarda
    ardiardina icilen dublelerin biyografisinden,
    ornegin burokrasiden, geleneksel aydin
    terbiyesizliginin kronolojisinden, lobilerden,
    ortalarda bir yerden, farzimuhal katolik
    alkolilerden / hadi!! piyonlardan, pasli piyanolardan
    ispiyonlardan, kara sapkali sivillerden
    ya da durup dururken beliren
    sivilcelerden soz edin bana. Siz hic
    sabahattin ali okudunuz muydu tan vakti
    okumadiysaniz, tam vakti dedi sehsuvar!!.

    - sahi, tanimadiniz mi?!!
    - hayir, pek cikaramadik!!

    ne cok yuvarlak sozcuk..
    ne cok artistik..

    c) 'bir cuce ile cocuk arasindaki farki bana soyleyin hele,
    neden size dusman olsunlar ki?'
    sehsuvar!! cabuk!! yaslaniyorsun. Yaslandin mi
    Oluler sevindirilmek isterler lacivert mezarlarinda
    hasthane koselerinde septik
    ellenmek filan hani eskaza
    kac firsat vardir ki artik
    goz ilissin, silah kalksin, kulak duysun
    bir de ikide bir hortlarsa davalar ansizin
    avukat tirnaklar kemirilirken cevizici odalarda
    tek basina dogmanin
    bir basina kirlasmanin
    kendi kendini kirbaclamanin acimasiz acimasizligi
    (ah!! sultan!! bir ceylan sizi-ezik buzuk-uc buklum)
    bu sehirde ya sen de vahsi bir at
    ya da olsan olsan
    kabuk baglayamayan
    dinsiz bir yara olursun!!

    - sahi, tanimadiniz mi hala?
    - gene cikaramadik

    d) 'Once there was a boy. He had no friends to help him..'
    - isminiz nedir, efendim?
    - gizlemek istiyorum. Soylemesem..
    - kac yasindasiniz?
    - yirmi iki..
    - Nerelisiniz?
    - Istanbul'lu..
    - ne is yapiyorsunuz?
    - insanim..
    - evli misiniz?
    - hic denemedim..
    - cocuklariniz var mi?
    - olabilir!!
    - isimlerini soyler misiniz?
    - gizlemek istiyorum. Soylemesem..
    - burasi neresi.
    - psikatri.
    - ben kimim?
    - bilmem. Siz bu yasa kadar bunu ogrenemediniz mi?
    - hangi yildayiz?
    - bu hangi gezegen? Tabii sizi uzmezsem ve yormazsam..
    - Hangi ay?
    - hangi sevgi, degil mi ama. Ilkin bu. Oncelik bu
    sorunun..
    - ayin kaci bugun?
    - hepsini adlandiralim, bunu mu istiyorsunuz?!!
    - evet efendim, son dunya harbine katilan devletleri bana
    soyler misiniz?
    - savaslari ulkeler ilan eder, insanlar yapar!!
    - biz o harbe istirak ettik mi?
    - ben hicbirine katilamayacak kadar, canliyi-cansizi
    seviyorum. Siz, katilmis miydiniz?

    sehsuvar!! cabuk!! kandiriliyorsun. Kandirildin mi?

    III.

    'sizler!!
    hayatta yasamaktan baska gayesi kalmayanlar
    cografya bilmeden opusmeye calisanlar
    sizler!!
    yapisalcilar, ruhsalcilar, masalcilar,
    halciler, falcilar
    parmak izleri sifir, duruslari italik olanlar
    artik degeri cinine tonik yapanlar
    muhtelif muhterem darbeler
    heveslerde, tutkularda pur ihtilal.. gecinenler!!
    sizler!!
    gecinemeyenler, neme gerekciler, emekciler,
    emzikciler, hainler, halidler, oglanlar!!
    yolda saati baskasina sorup
    sigarasina ates alip
    sendikalarin apisarasinda elle doyuma ulasanlar!! Sizler!!
    aydinlar!! aydingerler, kolay gelsinciler,
    asimetrik esinciler
    orospucuklar, osurukcular,
    ufurukculer, geri zekali cocuklar!! - ki sehsuvar'in
    anayasasi..
    mayistler, septemberistler!!
    sizler!!
    freee gitaristler, peace veletleri, makinistler!!
    din sulukleri!! varoluscular: kapi komsularim!!
    sloganin, olaganin sairleri!!
    sosyal yanlari kapitalleri, kapitalleri
    yalnizca sogan-ekmek-sosyalizm olanlar!!
    otuz yasina kadar solcu
    otuz-elli arasi sosyal adaletci
    ellisinden sonra bunayip, otobuslerde
    bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen
    fevkalade entellektuellerimiz!!
    captain black'ciler, bafra'cilar
    bir afra bir tafracilar, tasralilar
    vay gulum dogu diyenler, yesinler seni mustehcen bantini
    mantigina yapistiranlar!!
    piyanist-santorlerim: hormonlarim benim!!
    marxist-santorlerim: kabaetimin kenarlari!!
    sizler!!
    liberaller, helaller, haramlar, sadrazamlar
    hamlar, hamcik agizlilar, popodan bacaklilar
    omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlilar!!
    amcalarim, teyzelerim; siz, homoseksueller!!
    feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,
    teokratlar, aristokratlar, sen sumuklu burjuvazi!!
    oportunistler, optimistler!!
    bir teselli ver'ciler, allah vergisi takilanlar,
    ogrenciler, saygin ogretim uyeleri, seks yildizlari,
    heyy!! Sizler!!
    arkadaslarim, alisamadiklarim; ellerim, ayaklarim!!
    sizler!!
    idealistler, egoistler, utopistler, narsistler!!
    Ben
    sehsuvar!!.'
    sig sikintilar ardinca yukselen havuz
    kirmizi balik, bozuk abajur, kullanilmis jilet
    sinirlara mayin doseyen bakislariyla
    siz olan sehsuvar!!
    Ben
    sehsuvar!!
    sig sikintilar ardinca yukselen buhar
    cocuklugunu yasayamadan buyumus bir tumor
    kandirilmis, taninmamis kretuvar; unutulmus
    bir tornavida, hicbir ise yaramayan civi,
    sinirlara mayin doseyen bakislariyla
    siz olan sehsuvar!! O sinirlar
    sizin sinirlariniz. Ben
    sehsuvar!!
    sig sikintilar ardinca yukselen belediye otobusu
    abonman biletlerimi sizler mi caldiniz?!!

    - daha once karsilastigimiza
    eminsiniz, degil mi?

    IV.

    gece
    saclarina kadar sokulur
    guzelligine atilan
    ilmiklere kadar ulasir!!

    aski gecelim. Onu gecelim. Onu unutun!!
    onu unut sehsuvar!!

    ya da kimiltisiz bir kus olusu
    istiklal caddesi boyunca yatar!!

    ah sultan!!
    bir vahsi at almis altmis dagi aramiza tasir!!

    gece
    saclarina kadar sokuldu da
    guzelligine atilan
    ilmiklere kadar ulasti.
    biz
    sehsuvar
    ulasamadik!!

    - heyhat!! sehsuvar oldu de gitti bile
    hala onu filan taniyamadik!!

    ah!! sulta!! ah!! sehsuvar!!
    dikdortgen dudaklarda
    ne cok
    yuvarlak sozcukler vardi.
    hangi birini boldum otekine
    digeri beni kalabalik masasina cagirdi!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük