küçük iskender şiirleri

entry291 galeri0
    66.
  1. Cam Makas

    temmuz yırtılıyor yazın ortasında
    küçük padişah ölmüş. ağlıyor alkolik lalası.
    bach dinliyor benim karanfilim
    dürbünlü tüfeğimin kabzasında verlaine'in
    parmakizleri.
    düşürüp kırıyorum cam makasımı.
    hüzünlü bir şeyler çalıyor akordeonla eski mevsim.
    polisiye bir aşk bizimkisi
    polisiye bir caz dinlediğimiz
    erken yaşlanır terkedenler
    erken ölür ellerini ellerden alıp da gidenler
    yakışmaz ayrılık
    yakışmaz ihanet
    sarıl bana
    sarıl bana
    beni sana davet et!

    temmuz yırtılıyor yazın ortasında
    gümüş çocukların birbirlerini seyretmekten
    utandıkları bir yerlerde. sen! bana artık
    rimbaud deme! büyük bir buz kalıbı içinde
    sonsuz uykusunda köpek yüreğim!
    arkama bakmadan öleceğim.

    bir melek tıraş edecek saçlarımı
    bir cin yıkayacak beni özsuyuyla
    tertemiz entarilerimi giydirecekler sonra
    gitmeme izin verme!
    vals bitiyor
    çiftler öpüşüyorlar usulca
    usulca pelerinini açıyor sis
    usulca dönüyor baş
    zehirli içkimi uzatıyorum karşımdaki
    satranç ustasına.
    bir tarot destesinde buluyorum vesikalık resmimi
    hangi kaderle çıkıyorsun karşıma
    -karşım: nedir ki ellerim-
    nasıl bir mutluluk mutluluğun
    nedir senin sevdalarının kılavuzu
    ödüllü bir hanımefendi gibi giriyorsun düşüme
    talan ediyorsun
    yakıyorsun
    rüyalarım yanıyor
    o zaman
    ben de düşürüp kırıyorum cam makasımı

    yalızlar bahçesinde
    çiçeğiburnunda çiçeği topluyorum
    peradaki bütün ampuller kırmızı
    tramvaya binmiyor sokak sokak kendi
    çocukluğumun troleybüslerini arıyorum

    bir satyr'le sevişmemle başlıyor
    çağımın gerisinde kalan hatıralarım
    o zaman
    bach dinliyor benim karanfilim

    temmuz yırtılıyor yazın ortasında
    başkalarının aşk mektuplarında buluşuyoruz.
    yoruluyorum seni sevmekten
    düşürüp kırıyorum cam makasımı.

    28.ocak.1991
    istanbul,
    3 ...
  2. 65.
  3. Burç

    Yorucu böceklerin yaşlanışlarında
    gizli durur mu acaba
    bir sineğin gidip gelip cama çarpışı

    Ve aslında insandan sonra hayat var mı
    diye sorar mı bir çocuk
    tanıştığı ilk manolyaya

    yelelerine güneş takar mı çapkın atlar
    2 ...
  4. 64.
  5. Bundaslade

    bir atlıkarınca yangını sonrası
    isli, sıcak kemikleri çocukların.
    -- çok tanrılı yalızlıkların
    son akşam yemeği sofrası -- Toy siyah!

    evcil kinler evcil hırslar besle bedeninde
    ve körpe dakikalarda zor cinayetlerinin
    ağzını kanla sil ağzını mor yakamozla yıka!

    gözlerinde ve özlemlerinde bir yabacılaşma,
    (oyuncak dudaklarımız plastik anılarımız var bizim
    öyle hatırlıyorum)
    kör paslı testereyle budadığım yüzün
    dökülüyor avuçlarıma prizmatik
    dökülüyor lunaparklarıyla senden. Neden
    billur bir cinayetin heryerinde seksek oynardık?
    yıldırım intiharlara paratoner ayyaşlıklarımız
    kiremit dil parçaları kaydırırdık tükürüklerde
    ve neden ipek tülbentlere örtülürdük sebepsizce?
    kimdi o karakalem resmini yapan belleklerimizin
    bastırılmış kağıttan yelkenlilere?
    2 ...
  6. 63.
  7. Bugünsüzlük

    çizgi film dudaklarımızda bir süre rumi sürgün
    bir sürü coşkusuz, bir sürü bugünsüz, bir sürü tanıdık

    hüzün vardı

    herkes herkesin dul annesi
    herkes herkesin şefkatli adres defteri, makyaj çantası
    herkes herkesin üvey sevgilisiydi ortalıkta
    herkes herkesin ironisi, istanbul hatırası!
    telaştan olacak ağızsız bir kadınla öpüşürken korkmak
    gibi bir geceydi, gündüzdü, öğleydi, vakitsizlikti ya da
    o kadardı.

    hüzün var mıydı?
    sonra bir acı
    bir tutku veya
    bir mavi gençlikli iliklere değin evliya /yağmur!
    katlanarak büyüyordu tümörlü çocukluklarımız.
    ardından
    bir hırs
    kıpkırmızı oluveriyordu içimizde
    hissederdidiz, belki hissizlik derdiniz
    içimiz dışımız öncelikle altyazısız!

    sığacak mıyız bu sahte tiyatro salonlarına
    bu kremasız sinemalara-galerilere hepimiz
    hepimiz binebilecek miyiz bir anda
    bizi bekleyen örme asansörlere!
    kaçımızı alacak bu kabartma otobüsler, trenler eskaza
    ve yine kaçımız sıkış sıkış yatabiliriz ki
    bizler için açmış bahar çiçeği mezarlarda!
    kırk buçuk santigrad derece gözlerimizde
    küçücük su damlacıkları koşuşuyor sağa sola
    evet! hüzün vardı. anımsadım.
    sürç-ü insan ettikse affola!
    2 ...
  8. 62.
  9. Bodrum

    Kim nereye kadar yabancıdır ki
    elinde
    tek sıkımlık tabancasıyla

    Ve bir kent hayvanı edasıyla
    kim nereye kadar yaşar ki
    kendi ipliklerine inmişken mutant çocuklar

    iki bahar arasında tutulmuş bir dilektir yaz
    3 ...
  10. 61.
  11. Bis

    Gelmeyeceksin..
    beklemiyorum da..
    telefon etme sakın..

    Baskalarını oku..
    beni degil..
    artık siir yazmıyorum..

    Kapıma dayanan postacıları, öldürerek geciriyorum vaktimi
    3 ...
  12. 60.
  13. Birr Hhissim

    bbu yyıl nne kkadar ççok ssevdim kkaçtım: : ttehdit aaltındayım
    aaşk ççırağıyım, , bbiliyorum, , ööldürülürüm: : iişgal aaltındayım
    iinan ddoğrudur bbazı hhayvanların rruhlarının oolduğu
    yyazmayı ööğrenip ookumayı ssökememiş bbir yyavru ttanrı
    ggibi
    ddağlarındayımmm
    aalkol, , uuyuşturucu vve sseks vve ssosyalizm vve aanarşizm vve
    iiçimde ssağ kkalmış bbir yyaradılış
    iiçimde ssağ kkoyulmayacak bbir hhis
    ggünü ggecenin ssırtında ggeçeceksek eğer
    eellerimi ttemizle
    ggözlerimi ttemizle yyalvarırım ddayanamam
    kkırk hhasretlik öömrüm vvar bbir hhissim
    vvar zzindanlarında ssaklanan ggöndermeli ttutkular oo
    hher yyere aalışkanlıklarıyla ggiden bbirileri ggibi, ,
    nneredeysen ooraya ggömsünler kkoparttığım aağzımı
    ddudaksızım aahlaksızım ssensizim bbiraz aanla ssev
    kkabul kkabul
    kkabul kkabuk
    bbağlayarak aatan kkalbimin eefendisisin
    bbir hhissim
    vvar eefkarlarında ssaklanan göndermeli aavuntular oo
    hher yyere kkendi bbalıklarıyla ggiden ookyanuslar ggibi, ,

    228.ttemmuz.11992
    2 ...
  14. 59.
  15. Birinci Uluma

    büyük ağrı kaplayacak rıhtımını; kaç kalibre
    bilmiyorum ruhum
    at geliyor kişniyor
    büyük ağrı kaplıyor
    ve deniz üstüne birşeyler giyip gidiyor
    ve deniz üstüne birşeyler
    ve deniz susamış ona su ver
    oyuğuma bi türlü yerleşmiyor aşk
    aşk
    taşıyorum yeryüzünden sana ne benim yüzümden
    artık,
    tenin ne olabilir ölüm varken
    gel bıçağınla
    taklit et kalbimi
    sen saplamazsan eğer
    bıçak küsecek
    bıçak üstüne birşeyler giyip gidecek
    büyük ağrı kaplayacak rıhtımını ve tekne yanarak
    yan yatacak çocukluğumuza doğru paslanacak su

    saçları taralı delikanlıları korkutmaz çünkü
    kibar rüzgarlar
    2 ...
  16. 58.
  17. Birinci iblis

    yüksek kirlenmelerin özet tanrıları
    iniş hızını arttırarak aşklarda,
    uzaklaştırılmış kent ışıkları içinde
    kendi ifadeleri üzerine uzanarak
    rüya sondajlarının son huzursuz uleması
    geciktirmişlerdir kimi yolların karanlığını;

    unutmaktır ilk dinsel yorumu akşamın,
    kesilmesi gibi elektriğin her vücutta
    biçimlendirerek cam yüzlü feshi istenen
    adamı
    bir içki daha almaktır bardan, öncesizlik.

    o halde, yazılan mektuplar neyin tümlecidir;
    neyin içerlenmesidir başlangıç antları;
    indirilen tek balta darbesiyle devrilmek
    değil midir sözle aldatılan;
    3 ...
  18. 57.
  19. Birbirimizi Öldüreceğimizi Kimseye Söylemeyeceğim! ..

    seni seviyordum ve
    çocuk bahçelerinde intiharı düşünmek de artık yasaktı! ..

    burnu kanayan bir lise öğrencisi taşıyordum kucağımda; galiba yaz da yeni başlamıştı; sıcaktı; sıcak, çırılçıplaktı! Rıhtımda Göksel Arsoy'un artizini dövüyorlardı; yönetmen, sigarasını suya bıraktı
    -avuçlarımdaydın, avuçlarım çisildiyordu- ötedeki kahvede Alice, üç iskambiladam arkadaşıyla oynuyordu. Seni kalkan üsküdar vapurunun ardından denize fırlattım. Hüznümü karanlığa kotlayacağım. Düğün salonunun kapısından elinde
    kanlı bir baltayla damat kıyafetli bir delikanlı çıktı, koştu koştu, kollarını çırpıyordu-sonra havalandı, uçtu gitti. Korkulu gözleriyle son karısını imzaladı.. Beşiktaş, baktı!

    şiirlerimi yakmaktan vazgeçtim
    senden sözetmeyi özlüyorum yalnızca
    birbirimizi öldürmek için verdiğimiz söz, karşılıklı yemin
    kimseye söylemedim
    kimseye de söylemeyeceğim!
    hep bir bukalemunu
    ölümle yer değiştirmek için yaşadım ben...
    gün oldu sarıdan tiksindim, ottan ürktüm
    zamanı geldi içimde
    burnu kanayan bir lise öğrencisi yarattım
    ne kadar hırpalarsan hırpala bedenini
    bir canı kendinden silkip atamazsın
    insanı adaletle
    aşkı herhangi bir çocukla değiştirmek için yaşadım..
    uyruğum oldu sarı (saçların) , ota (gözlerine) taptım
    küfrettim sana, lanet ettim, unuttuğunu sandım çoğu kez
    ama ihanet etmedim verilen söze, edilen yemine
    birbirimizi tanıdığımızı kimseye söylemedim
    söylemeyeceğim de kimseye!

    çocuk bahçelerinde intiharı düşünmek de artık yasaktı
    seni seviyordum ve

    9.mayıs.1988
    3 ...
  20. 56.
  21. Bir Yeryüzü Öznesi

    1. gece gelen gece

    yetmiyor münzevi kelimelerin kuytularına
    pıhtılaşan çöl: yakıp yıkmak için bir kente
    gittiğim günden beri biraz felç istemiştim
    yeryüzünden, ve biraz öğütülmüştüm terle - -
    bir ritmin bütün acizliğiyle çizildiğim
    resim kağıtlarında beni bitiren kadın, o
    sahte atölyenin eskimiş bir organı gibi
    esrarlı bir dokuyla örtülmüştü portrem!

    tabutumu dört siyah adam dışarı çıkarttı
    dört siyah atın çektiği arabadaydı ruhum
    dört gözlü doğanın prensesine giden yolda
    devrildi tabut, şimdi tüm boşlukları doldururum,
    der demez: tılsım gizlemiştim, bana sunulan
    alkol harfleriyle oldu adım, çekilen silah
    fırlatılan bir bıçak gibiydim o kadınla, bilirsin
    katil bir kadın saklar bir parça içinde
    her çocuk; ve yine bilirsin ki kimi aşklar
    kediden firar etmiş keyifli bir öğle uykusudur

    2. heves eden seda

    içindeki heykele negatif bir kan aranıyor
    kentin

    bir yabancıyı idrak ediyorum

    ki ilkokulu ne zor bitirdi yeryüzü
    karnesinde tek kırık kalbim

    derisini yitirmiş hayvan gibi gece
    senden likör yapılmıyor ölüm

    3. mr. pickwick'in son serüveni

    s e v i y o r s u n b e n i, anladım:
    güneş tutulması gibi gülümsemen çünkü;

    ö z l ü y o r s u n b e n i, anladım:
    öpmesen, hemen baban ölecek çünkü;

    g i z l i y o r s u n b e n i, anladım:
    ne vakit seni düşünsem,
    yeryüzü evinden kaçıyor çünkü;

    4. misafir cinayet

    gülle tartışıyor karanfil çocukta
    geri verilmeyecektir hüzün hülya; az daha;

    ne pornografi suresi ne de
    atlıkarıncası dışa dönük kabe,
    YERYÜZÜ!
    çağırma vücudumu, artık orada değil!
    sessiz film
    oyunu kurallarıyla anlat bakışımı
    sessiz film
    gibi kalsın gururum anlaşılmadan
    talanında;
    dokunulmazlığılotuslarınınkuyularındauykuların,
    bir sesli harf
    gibi yalnızlığım
    bir sessiz harf
    gibi dudağımdayım

    ürk! o çemberler içre yazılı rakamlar
    çoktan yuttu seksek oynayan çocukları,
    ve o seksek taşı
    ve o seksek taşı
    kim bilir hangi gezegenin
    uydusu şimdi, sona eren baygın uzayda;

    ya içeri dolarken artarsa eğer bir parça rüzgar
    bana da ölüm ayırın, çok az vaktim var. velakin
    bu kanayan gözü göbekdeliğimin
    üstüne yerleştiren mecbur mecmua
    bilinçaltım bir müze, hatıralara;
    ey karanfil, tartışma gülle çocukta
    komünist maestro bu gece sahne almayacak artık!

    gidiyormuş:
    ağırlaşır yağmurun iade etmediği karanlık
    bırak gitsin:
    hiçbir caddeye çıkmayacak o sokak artık
    4 ...
  22. 55.
  23. bir Organ Nakli Gibi Sevmiştim Seni

    Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
    Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
    Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
    Darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi
    Sevmiştim seni...
    Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
    Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
    Aslında işin açıkçası;
    Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
    Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
    Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi

    Sevmiştim seni...
    Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
    Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
    Ortalık yerde durup dururken
    Sevmiştim seni...
    Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
    Mızraklar kırıldı,kalkanlar delindi,ganimetler paylaşıldı.
    Kasaba meydanında birbirini dövmekten
    Yorulan iki kovboy gibi,
    Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
    Kendisinden farklı,
    Kendisinden ayrı,
    Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
    Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
    Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
    Sevmiştim Seni...
    3 ...
  24. 54.
  25. --dikkat! bu diğerlerinden biraz farklı, ciddi anlamda öldürücüdür!--

    Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm

    edit: kopipeyst lekeleri sebebiyle $urdan alalım;

    http://spitneybears.blogs...ni-yok-yalnzca-optum.html
    3 ...
  26. 53.
  27. Bir Martıyı Ağlatın Sen 2

    sonra sabaha karşı bir ceren de ölür

    benzin istasyonlarına çektiğin
    otomobilden akan yeşil yaşlar
    neyin nesi bir sabit aşkın tasviri,
    suyun uykusu yok! su rüya işitmez artık!
    indirin beni senin yüzünden

    ucuz peynirler, ah kötü şaraplarla
    ucuz hüzünler, ah kötü hatıralarla
    geçtigeçtigeçti geç'ti ömrümüz
    o zaman keserim ben de kötü kollarımı
    ucuz jiletlerle
    o zaman inlerim ben de kötü çocuklar
    ucuz sevişmelerle
    hep bir boka batmış hokkabaz fırlar
    yaralaran
    yaralardan lav gelir meni gelir
    lav meniye bulanır ihanete dökülür
    eskimiş sevgililer bulup geceleri
    dövüşürüm sokak sokak
    tırnaklarımı söke söke dirilir ihtiras

    sen bir cam kırığısın kalbime gömülü
    ilerliyorsun yavaş yavaş kanatarak
    ha varlığın ha bir angın
    ha temaslar ha bir kuran
    farketmedi yağmur hiçbirimizi!
    kaçışacağız içimize
    karışacağız seninle hayat zerrelerine
    senin avucunda bir tül ipliği kırıntısı
    benim saçlarımda bir güz ikindiciği

    karının biri arebesk okuyacak adımıza
    içip içip sapıtacak birileri bizim için
    sonra.. sonra, unutulacağız bir gün
    derin bir yorgunluk kalacak yerimizde..

    'bir martıyı ağlattın ben bir çocuk
    sen bir çocuk intihar eder artık'
    3 ...
  28. 52.
  29. Bir Martıyı Ağlattın Sen

    bir martıyı ağlattın iste
    bir çocuk garanti intihar eder artık
    kütür kütür küfrediyor gece imanıma
    bir yaprak kırılıp suya düşüyor
    su yaralanıyor su kanıyor şelale!

    ah nasıl titredim tensiz
    bir piyanist büküldü sanki
    kesişen ayrışık doğrular gibi
    çarpışıverdim yüzünle. Yüzün
    öyle düzgün suna bir el yazısı
    yüzün yüzüme aksedince
    yüzün ayna alnımda
    yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!

    bitmemiş bir ömrün yalanısın
    sen: kabuslarımın tabiri
    çocukluğumun arta kalanısın!
    öldüreceğim kendimi dudaklarınla
    dudakların etle, şehvetle seferber
    sen! bana inen son kutsal kitap
    son fakir yatır
    son aciz peygamber!

    bir martıyı ağlattın iste
    bir çocuk garanti intihar eder artık
    3 ...
  30. 51.
  31. Bir Ayrılığın Anotomisi

    dün gece, ağzından ağzıma fışkıran sözcükler
    -bir ihanet nüvesi-
    ve o gize bürünmüş yaşlı masal kahramanları
    ve 'sen sus çocuk' gag'leriyle süslü tiratlar
    ve perde kapandı! artık tiyatrolar hela olacak!

    artık ayrıldık, aşkımız bir rüzgâr gibi geçti!
    aşkımız bir günahtı, ve bir yaz günü bitti!
    unut sana yazdıklarımı ve unut sevişmelerimizi
    memelerini geri al ve geri ver penisimi

    ulan istanbul! bu bana reva mıdır?
    ulan o denli sevmişim, müstahak mıdır?
    siktirip gidiyorum başınızın çaresine bakın
    arabesk dinleyeceğim işte!
    rakı içeceğim
    intihar edeceğim
    kıçınıza kına yakın!
    3 ...
  32. 50.
  33. Bir

    gel süs! çılgınlığımı gecele

    son fırsatım ben! beni benimle büyüle!

    kendimden çıkan yılan! sok beni büyüyle!

    nerdesin süs! nasıl bir haberim bilemem!

    ters mi döndüm, doğru mu yüzüm!

    kime hamileyim! kim doğurur beni yeniden!

    yüreğimin civarlarındaki küle gideceğim!

    aşk! seni kirime sabitleyeceğim! istiyorum!

    bir tutuşma biçimiyim, Kuran'ım, ateş rahlemdedir!

    çığrından çıkan bedenimi çağına iade ediyorum!

    buz tutmuş bir ruhum ben!

    erirsem geri dönemem!
    3 ...
  34. 49.
  35. Bilmiyorbilmesin

    adını açıklamıyor parmakları arasında hızla
    çevirirken tanrının entarisini geriye dönüp
    baksak ta erik bahçelerinin de ardındaki
    kuyuya derisini boşaltan çocuğun annesi
    o kadın, müzik kutumda kalan balerin
    kapıyı çaldığı kış gecesinde koltuğunun
    altında birkaç karakalem çalışması ve
    üşümüş, ıslanmış bir film karesi gibi kaç/
    tığı adadan yanına alabildiği ödül:
    çeyiz niyetine ölüm ve beyaz mürekkep
    şişesi şekerli dudaklarda son dansının
    genç çalgıcısının eriyen kaslarıyla
    devşirdiği hastalık matinesi!
    kalın ayak bileklerine halhal diye bağlanan
    yavru yılanbalığının gözlerine yerleşen inci;
    o halayıkların yıkadığı gri bakire!
    ahlaksız tanrıça!

    tırnaklarımı geçirip pençelerinin iki
    kanadını açarcasına iki yana yırtıverdiğim
    göğüskafesindeki zarif al kumru! adını
    açıklamıyor parmakları arasında hızla
    çevirirken tanrının papucunu geriye dönüp
    fırlatsak da yeryüzünün de ardındaki
    göçebe suya tersini boşaltan çocuğun resmi
    o fotoğraf, nüfus kağıdımda kalan suretin
    taşa uzandığı sessizlikte matemdeki puhuların
    düşlerinde birkaç tecrit münakaşası ve
    yığıldığı, kaderi kabullendiği gibi kaç/
    tığı hayattan yanına alabildiği ödül:
    ışık niyetine çığlık ve yarısı yanmış beyaz
    bir gül makinesi!
    3 ...
  36. 48.
  37. saadet bir kilide sokulan anahtar,ya açarsın ya da kapatırsın diye mükemmel dizelere imzasını atmış uzay çağı şairi. şiirleri genellikle aykırılık marjinallik kokan bir şairdir. modern hayata uygun şiirleri bence gayet güzeldir hoştur tavsiye edilir.
    1 ...
  38. 47.
  39. Bıraktın Beni

    şeytanın beline sardığı kuşakla bağlayıp gözlerimi
    bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktılar beni
    bıraktın beni
    o tahta balerinin yırtık bacaklarında benim tebliğimden
    bir yansıma bir sıçrayış
    gece üçte uyanıp başladım alkışlamaya,bıraktın beni;

    yazı sorguya aldılar
    işkencede kısa kalbim
    dolaşıyorum yeni yanmış lisenin koridorlarında
    da sözlüye kaldırılıyor ilk sevgilim intihar
    ben hiç ders çalışmadım senden başka, bıraktın beni;

    kibar bir orospuyum ben, bunu da yazdım kumsala,
    tırnaklarına gözyaşı ojeleri süren

    artmayacağım, eksilmekti sevişmelerimiz
    bunun için her gün bir çocuk öldürüyorum
    parmaklarım bir ferman gibi açılıyor gırtlağında
    bir güle saati sormak değil mi çekip gitmenin öncesi
    eğilip bir kediyi okşamak olmasın
    geri gelmek istemenin en büyük delili;
    bıraktın beni.
    yanıtım: anlayacaktık zaten sıkıldığımızı ve bunun
    böyle bungun, kırışık sürmeyeceğini
    kahverengiye çevirdi yaşadığım sevdalar beni
    türkçeler yetmedi karardıkça parlayan şarkıma
    girdiğim bahçede yitti sidikli ömrüm
    sanki
    bir tren raydan çıktı vücudumda
    bıraktın beni.

    yıkandım ateşin suyunda
    gümüşlendim kurşunlandım
    neşter perisiyim şimdilerdeyse
    yüksek sesle güldüm buna
    bunu da- bunu da yazdım kumsala
    kendi çevremi
    üçyüz altmış beş günde döndüm sana döndüm dön bana

    kurtarılmaz ayrılıklar mı yaşıyoruz çarparak söğütlere
    uğrunda ölünecekleri mi gömüyoruz güneşin battığı yere!
    aşk, çekim eki almıyor,başka uyaklarla kalıyor ayakta bıraktın beni
    aşk, artık korkak bir zamir gibi
    sabah akşam sağına soluna jilet atmakta
    bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta
    yalnızlık okuma-yazma bilmiyor
    siz sürdürün kentinizi
    komik sarhoşluklarınızı- sahte öpüşmelerinizi
    girin kalabalığa pazaryerlerine otobüslere bıraktın beni;

    kaybolun yüzünüzde
    siz sürdürün kentinizi
    yangınınızı ben alıyorum, depremlerinizi
    sel baskınlarınızı, salgınlarınızı
    afetleri götürüyorum muazzam aşklarınızdan

    şeytanın beline sardığı kuşakla bağlayıp gözlerimi
    bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktınız beni!
    içime beton bir martı döktünüz
    içime batırdınız ceylan kemiğini!

    sevgi kubilay'ıydım ben
    keserek bileklerimi nankör bir testereyle
    kopuk ellerimi dolaştırdınız bir sopa ucunda tüm yeryüzünde
    şiir yazdırmadınız bana şiirime döndüm sana döndüm
    dön bana

    siz sürdürün kentinizi
    ben sizin payınıza nasıl olsa
    yaşıyorum trajedilerinizi
    muazzam aşklarınızdaki!
    3 ...
  40. 46.
  41. Bırakıverilen

    pusudadır
    içine şarapnel düşmüş menekşenin
    diz çökerek altından geçtiği kında
    yalanlarını kurutarak büyüyen uyku.

    pusudadır
    sayıkladığı isme giydirdiği entarinin
    kollarını yüzünde kavuşturarak süslediği
    o kutsal vuruluşlar geçitindeki süvari sükutu.

    pusudadır
    kalındığı yer hatırlanabilsin diye
    bir insanın kalbine bırakılan
    pırlanta düello kılıcı.

    pusudadır
    tefsiri alnına yazılı kara cübbenin
    mabedin portmantosunda asılı durduğu
    koridorda duvara çakılan kirli su.

    pusudadır
    ateşin sönüşündeki zeka pırıltısı.

    pusudadır
    sarkıtılan ipe tutunarak inen meleğin
    astarındaki semai ayini.

    pusudadır ah
    kontrbas, trombon, obua, ve flavta
    şehre dönüşünde kırılacaksa eğer
    israfilin borusu.
    3 ...
  42. 45.
  43. Beyaz

    Bir orman yangınında nasıl çaresizce
    yuvasında ölümü bekleyen
    çocukkarınca

    Bir usta avcı gibi duvarıma astım
    vurduğum bütün jilet darbelerini
    bileklerime pervasızca

    çünkü kan kalıyor turuncudan güneş çıkınca
    3 ...
  44. 44.
  45. Beşinci iblis

    yığıntı:

    beklemez; gece, sesin süsüdür beklemez
    örtülür başvuru aşkların
    feylesof sırlarıyla, rahvan giden ömr.

    söylemez; cinnet, bir serzeniş bahçesidir söylemez
    sökülür takılarak
    sökülür takılarak bütün kenarlarından şehr.

    'oybirliğiyle yalnızız'
    der
    demez
    kuşu
    birdenbire şaibe, birdenbire huşu;

    -söylemez; bu akşam birlikte uyuyalım
    - ama sonra birbirine nüfuz eder rüyalar
    - cereyana kapılır kalp, yalpalar
    - vücut: tunç yalım. uyuyalım. Beklemez;
    3 ...
  46. 43.
  47. Ben Seni Seviyorum Bunda Bir Kasıt Yok

    acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
    hüzün hastası bir hayvansın
    şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
    çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
    ağır işkence görmüş şehirlerde
    saadetin zarif, adaletin ince.

    bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
    kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
    şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
    gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
    tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
    ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.

    tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
    her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
    ve
    alelacele asılmış bir çocuk militan
    gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
    yükseldiğin gökyüzüne.

    ben seni ayakta alkışlıyorum
    hep ayakta alkışlıyorum seni ben
    yollarda yürürken alkışlıyorum
    sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
    afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum
    vuruşurken alkışlıyorum seni ben
    evet, hüzün hastası bir hayvansın
    acınası tesadüflerle ayrılıyorsun
    kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.

    o nasıl bir hale
    bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde;
    bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında
    'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun
    aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün
    kirpiklerin alnına deyiyor
    bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla
    uykum geldi diyorum
    seni sevmekten uykum geldi
    jilete abanıyorum
    korkuya abanıyorum
    tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü!

    çek perdeleri, kapat ışıkları
    bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi
    uykum geldi diyorum
    tutulamayacak yeminsin, yemin ederim
    heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim
    bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli!
    bitiyor
    sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor
    bir kez olsun samimi bak
    bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor!

    acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden
    ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu
    oysa hiç sansım kalmadı
    yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.

    al bu külü de götür
    al bu külü de götür, diğer taraflara üfle
    muzaffer bir hain gibi ayrıl
    tertemiz hayal hikayemden.
    3 ...
  48. 42.
  49. Ben Ölürsem

    ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
    ne bir ask zerafeti
    ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm
    hep rüzgar gülleri kokacak !

    bir sinek cenazesinden dönmüsüm de sanki
    agzim burnum kanyak
    denizden yeni çikartmislar yagmurun ölüsünü
    mevsimlerden napalm günlerden ilkbahar

    hummali sabrimin glayöllü dag köyleri
    sana hasret sakimak mi yakisacak
    çok arayacak çocuklugum esas sirrini
    benim yüzüm bir kedi amipidir
    ben ölürsem o kendiliginden çogalacak !

    ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
    ne bir buz yorgunlugu
    ne bir sinema perdesi yirtik.. küçücük kabrim

    bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak !
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük