ne bok yediğini bilmeyen insandır. bak şimdi sözlere:
aldırılan çocukları örgütleyen uyarıcı rengi smo
kinleriyle birşeye karşılık gelmeyen yabancı tesad
üfler odanın deniz gören pencerelerinden en zor
lusunun önünde bir
kaç saniye anlamı olmayan bir ad gibi durup yüzüstü
terkler ya da kendisinden geçmiş deli hiç'in
kullanmadığı süre için sınıflandırılmış rakslara
verili balolarda sezilen ölümün içyüzü; ders;
kim geri gider orada sakınıp kutsanılmayan ve
paramparçalanmış bir teklifsiz gözde hala aranılan kent
kentler göze girince gözbebeği acıya kan ilham eder;
yav bunlar nedir şimdi. ne diyor birisi açıklasın bana ben de duygu seline kapılmak istiyorum.
yükseklerinde ömrün dağlar, sular kovuklar:
yükseklerin diliyle tekrar edin nidamı!
dağlar lisana geldi, gökler lisana geldi;
şerh oldu mesneviden yıldız
şerh oldu mesneviden yıldızların kelamı.
şeffaf mavinizden abdest alıp el açtım
artık yakındayım, ey gökler, duyun duamı!
insan denmiş ama değildir. şaşmaz bir doğrulukla söylersek kendisi kesinkes maldır. bak şimdi şiire gel.
sonra aniden geyşa! bilinçsizce,
bir anlamı olmalıymış gibi bunun
önce biraz tedirginlik ve öfke,
ardından çokca telaş ve savurganlık: tahmini
gezegenin son astronotu -niye kimse
fizikten sözetmiyor bu evde -ve ben niye
yukardaki, aşağıdaki komşunun da çocuğuyum