yüzyıllardan beridir belli bir cazibe ritmine oturan, adına envayi çeşit methiyeler düzülerek geride bırakılan savaşların, göçlerin ve destanların başat figürü olan ve antik çağdan bu yana parlak bir tablo hüviyeti taşıyan anadolu kadınının ; bakımla beraber başkalaşıp kulvarındakilere söz geçirmesi olayıdır.
egeye tüccarlık için varan, kapadokya ya handa konaklamak üzere sızan, güneydoğu ya yaşam kurmak adına adım atan antik yunan erkeklerinin gözdesi olmayı başarabilen bu mezopotamya tandanslı dirayetli kadın, günümüzde farklı bir kulvarda ; batı hedeflerine doğru yol almaktadır. büyük şehirlerin is, pas, tozu ile yoğrulan ve her türlü güzellik kıstaslarını yerine getirmesine rağmen giderek erkeksi ve albenisiz bir forma bürünmeye başlayan şehir kadınına göre anadolu kadını, beslenmesine dikkat ederek ve stresten ve para hırsından kendini soyutlayarak kıskanılan bir pozisyon taşımaktadır. sağlıklı yüz ve vücut hatlarını plaza kadını gibi yıpratmayan özel kadın, giyiminin sadeliğinden ötürü bir adım öne geçmekte ve ne giyerse giysin yakışacağı için seksilik kozunu da güzel bir stile oturtmaktadır.
anadolu menşeli kadınlar, çarpık bacak ve ayaklı holding kadınına nazaran ipeksi ve şüpheye kapı aralamayacak derecede açık olan küçük ve narin ayakları ile giydiği ayakkabıları öne çıkartıp merak duygusunu uyandırmaktadırlar. istanbul un toplu taşıma araçlarında tüm kadınsal fonksiyonlarını ebediyen unutarak işve ve eda mekanizmalarından soyutlanan ve sadece yükselme hırsı ile bir takım ilişkilere giren iş kadını, asla ve asla yaşamın tazeliğinden nasibini almış ön asya kadını kadar berrak ve akıcı olamayacaktır.