ders, sınırsız internet, kahve, kafanın birden öne doğru düşmesiyle irkilme düzenli aralıklarla sigara molası arasında gitgeller yaşayan acıma ve saygıyla karşılama arasında ikilemde kalınan gençtir.
sabah kütüphaneden dışarıya zombi gibi çıkılan, ayık kalmak için tükettiğimiz içecekler sayesinde otomat firmalarını zengin ettiğimiz, yumurta kapıya dayandığında öğrenci kişisinin başvurduğu eylemdir.
ayrıca, insanoğluna akşamdan sabaha geçen saatlerin nasıl planlı ve iradeli kullanılması konusunda ders veren eylemdir.
sabahladığım gün öyle bir gündür ki, her biri itinalı bir çalışma isteyen 3 finalimin mevcut olduğu bir gündür. (ikisine hiç çalışmadım. vizesi de iyi gelmeyen dolayısıyla finaline öküz gibi çalışmam gereken birine de daha önceden çalıştım ama yetersizce)
internet de var diye ders çalışmaya başlayana kadar ve ders aralarında(!) youtube'du, facebook'tu, sözlüktü, flash oyunlardı derken saatler öyle böyle aktı. kuşluk vaktine doğru ikisine çalışmayı bitirdim, daha doğrusu ben kendimi öyle kandırdım. birini yarım yamalak okudum ki zibilyon tane makale okumamız gereken bir derstir kendileri.
kendimi kandırmamın verdiği mazoşist hazza mı yanayım, o geçen saatlere mi yanayım, çay kahve kek vb. için otomatlara verdiğim paralara mı yanayım, sonucunda bu harf notlarına değmediğine mi yanayım, ben sap gibi dolaşırken elin oğlunun yanında hatunuyla "kütüphanede sabahlamak" bahanesiyle orayı sevişme mabedi olarak kullanmasına mı yanayım bilemedim lan...
eğer benim gibi biriyseniz bulaşmanızı şiddetle önermiyorum.