bugun de yaptigim aslinda gerekli olmadigini bildigim seydir. gece 3 olunca goze perde iniyor arkadas. tum istek tum sevk gidiyor. sabah olunca bir bakiyorsunuz ki hedeflerin 2 km uzagindasiniz. iyi yani ise evde olsaniz hic calisamayacaktiniz. en azindan bu sekilde gozunuzu yukseklere dikip ona ulasmaya calistiniz olsun varsin tam istediginiz gibi olmasin.
"hayat mı lan bu" sorularının yanı sıra, tek olmadığını bilmenin keyfinin sürüldüğü yerdir.
üçü bi aradalar, su şişeleri, sakız, olips neler neler havada uçuşur.
günümüz 7/24 açık üniversite kütüphanelerinin kotasız ve makul hızda internet erişimine sahip olduğunu düşündüğümüzde (bkz: itü mustafa inan merkez kütüphanesi), eğer sabaha yetişmesi gereken çok önemli bir proje ya da sabah çok önemli bir sınav yoksa, gecenin ilerleyen saatlerinde asıl amacından sapıp o youtube videosu senin, bu download benim, şu 9gag vb. postu onun diyerek dolanmanız yönünde gelişen eylem. ayrıca otomatlardan alınabilecek bol miktarda kahve gerektirir. sabaha kütüphanenin kapısından şu filmlerde 40 yıl mağaraya tıkılıp en sonunda dışarıya salınanlar gibi çıkarsınız.
kütüphanede sabahlamak için evden çıkmış ve içip kütüphaneye geldiyseniz abukluğun sınırlarını zorlamış olursunuz. edirnenin dondurucu soğunda sabaha kadar yapmayacağınız şey yoktur. çokça güler, epeyce üşür , neticede anılara birini daha eklemiş olursunuz.
başlarsın çalışmana 2 albeni,3 bardak çay,2 dilim kek,1 eti çiko keyfi hem de antep fıstıklı bu şekilde sabahı etmişsindir. sınava da hazır degilsindir . vicdanın yüzleşirsin.....
paketteki sigarayı sıfırlamak, vücut fonksiyonlarının içine sıçmak, az ders çalışıp çok sözlük takılmaktır kütüphanede sabahlamak. artından kahvaltı yapılır, bi sike yaramayan gece bi boka yarayan tek aktivite ile sonlandırılır.
şu an yaptığım eylem. kahve, sigara, çay triosu ile ayakta durmaya çalışmak, ders çalışmaya çalışmak, sürekli esnemek gibi faaliyetlerden geri kalmamak demek kütüphanede sabahlamak.
