Öğrenciyken sık sık yaptığım eylemdi. Özellikle de kışın. Alırdım içkimi, alırdım çerezimi doğru kütüphaneye. Akşam 10’dan sonra ikinci ve üçüncü katın ışıkları kapanırdı. Telefonun flaşıyla kitap seçerdim kafam güzel. Hangisi ilgimi çekerse artık. 3-4 tane alıp ilk kata inerdim. Üçlü koltukların birine uzanır okuma yapardım. Uyuyakalırdım orada. Bir açardım gözlerimi öğlen olmuş, insanlar var etrafta. Çok güzel günlerdi ya..
Genelde tıp okuyanlar yapıyor bunu. Bende üniversiteye ilk geldiğim de laylaylom havalarındaydım sonra bu adamları gördüm, sandalyelerinde minder, kalın kalın kitaplar, kahve-çay çalışıyorlar bende başladım saat 23.00 de oturup saat 05.00 06.00 yı nasıl ettiğimi anlamazdım bile.
Muhtemelen
(bkz: Daniel goleman) ın söylediği akış haline giriyordum. Eğer bu hali yakalarsanız gerçek potansiyeline ulaşırsınız. 2. olarak girdiğim bölümü böyle bir hedefim olmamasına, fakülteyi sevmeme hocaları yetersiz görmeme rağmen bölüm 1.si, Fakülte 2.si olarak bitirdim.
Suan icinde oldugum durumdur arkadaşlar. Saatlerdir arkadaslarımla buradayım ve calışmaya çalışıyorum ancak hic basarılı degilim kac tane cay kahve ictim kac sigara yaktım haddi hesabı yok sözlük çok mutsuzum.