kütahya'da bir ay kalana ne mutlu,
iki ay kalacak olursanız, daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz.
kütahya kusursuz bir güzeldir.
böyle kusursuz güzele zeval olur mu?
ya rab, bu memlekete kaza-bela verme,
cennet kütahya'nın ya altındadır ya üstünde,
feda olsun lahor, keşmir, tebriz kütahya' ya."
arada evinizin camlarını açıp kütahya yı bir havalandırmanız gerekebilir. o derece pis bir kokuya sahiptir. türkiyenin en kirli ili olması konusunda da birinciligi kimseye kaptırmaz.
edit: türkiyenin en fazla dışa göç veren ili.
şehirde bir türlü gelişememezlik söz konusudur. gelişmekten anladıkları bir mekanın kapanıp daha iyisinin açılmasıdır. öğrenciye endekslidir ve öğrenci de mekanlara endekslidir. güvenli ve güvensiz diye ayrılır burada mekanlar.
-gece gezmeleri için 'pubuç' vardır güvenlidir, '274' vardır her an herşey olabilir.
-cafe olarak 'vanilla' vardır ki burada kesişmece yapılır, 'kahve dünyası' vardır oturup rahat rahat sohbet edersin.
-sinema olarak 'hotaş' vardır ki başka da yoktur.
yani bir türlü aşamadı kendini. beklemeye devam ediyoruz. aşacak inşallah.
13/09/2004te kütahyada il kurduğum cümle;
-pardon çarşı ne tarafta acaba?
-burdan düz gidiveedin mi ooda vazo vaa. vazodan sola dönüveedin mi de ooda çaaşı vaa.
şaka gibi parodi gibi ama böyledir. vazodan bir yerlere dönülür bir yer bulmak için. vazo da yuvarlak, önü arkası yok ki.
*"r"leri pek sevmezler, cafeye girip "çay vaa mı" derler.
*istanbulda önce el ve cep yerleri kirlenen krem rengi kabanım iilk kez kütahyada tümden simsiyah oldu.
*erkeklerin de dedikodu yapmayı sevdiğini orda gördüm.
*çarşamba ve cumartesi barlar clublar nasıl hınca hıç dolar onu da kütahyada gördüm.
küçücük bir şehirdir ama ankarada ev sahibim erkek arkadaşlarınız gelmesin eve derken kütahyadaki ev sahibim elbette kız da erkek de arkadaşların gelecek de kalacak da, ama ev arkadaşın olacaksa ben mutlaka bileyim dedi.
küçük ama şirin bir şehirmiş kütahya. eğlenceliymiş de. uzak kalınca anlaşılıyormuş.
canım memleketim . ateşte açan çiçeklerin başkenti . yavaş yavaş gelişmekte olan , sevgi yoluyla biraz daha farklı bir havaya bürünen , dönen gazinosuyla dikkat çeken , güzel bir şehirdir benim memleketim.
kütahya belediyesinin sokak reklamlarındaki verdiği bilgiye dayanarak; kütahya, dünya üzerindeki havası en kirli 10 şehrinden birisiymiş ki 2 yıl öncesine kadar bizzat gözle görülüp ciğerle hissedilmiştir.
KUTAHYA
Porselen ve Cini Imalati, Baskomutanlik Milli Parki, Kutahya Kalesi, Aizanoi Antik Kenti,
Tuncbilek-Seyitomer Linyitleri, Tavsanli Leblebisi, Simav ve Gordes Halilari ile meşhurdur.
gormeyeli havası degişmiş sevgi yolu falan bir guzel olmus sehir. ama onemli olan kahve dunyası acmak degil zihniyeti degiştirmek diye dusunuyorum ben.
her binanın çini ile kaplanmasından dolayı hamam modunda bir şehirdir. ama yer olarak izmir , ankara , istanbula eşit mesafededir. 1,5 saatte bursaya 45 dk da eskişehire gidip gezebilirsiniz başka bi seçeneğiniz yoktur. (bkz: tavşanlı)
kışın kömür kokan şehir olarak kalacak hep aklımda. doğalgaza geçiyorlar yavaş yavaş, o is, tenimde hissedilmeyecek artık bembeyaz kar yağarken. çinili gar'da otobüsten indiğimde genzimi yakacak bi koku olmayacak. ama yine de seveceğim sanırım o şehri, eski istasyon caddesini, merkezdeki saat kulesini, eski kütahya evlerinin bulunduğu sokağını, ılıcayı, azot fabrikasını, fabrikanın hemen yanındaki köyü. hem gülümseyerek, hem gözü yaşlı anacağım, her gittiğimde daha da geliştiğini, binaların, kaldırımların yükseldiğini fark edecek olsam da..