günlük 10 ytl ile 3 öğün yemek yiyebileceğiniz şehirdir . hava kirliliği oranı doğalgaza geçilmesiyle bir nebze azalmıştır . en azından eskiden gece dışarı çıkıldığında üstler is kokardı artık böyle bir durumla pek karşılaşılmıyor . öğrenci iseniz bu şehirde yapacak pek bir şey olmuyor açıkçası . 274 ve pabuç adlı gece kulüpleri ve bir kaç tane de güzel cafe'si vardır dolanır durursunuz . öğrencilerin memleketlerine dönecekleri tatil günlerinde şehir merkesi boşalır . tam ortasında tüm yolların tarif edildiği vazo'su vardır . can sıkıldığında gezilecek cumhuriyet ve atatürk caddesi vardır ki yarım saat içinde başladığınız yere dönersiniz . üniversitesi şehre 10 km uzaktaki dumlupınar üniversitesi merkez kampüsüdür . oldukça geniş bir alana sahip güzel bir üniversitedir . ayrıca şehir istanbul'a 360 , izmir'e de 330 km uzaklıktadir . her iki şehre de otobüsler 5 saate yakın bir sürede gidilebilir . askerlik olarak hava er eğitim komutanlığı vardır . askerlerin %90'ı çanakkale'deki gibi doğulu vatandaşlardan oluşmaktadır . çoğu haftasonu vazo'da fotoğraf çektirirken görünürler . şehir çinileriyle ünlü olduğundan her köşede doğal olarak çinicilere rastlanır . şehrin girişinde 100'e yakın dükkan ve 2 büyük porselen şirketi olan güral porselen ile kütahya porselenin mağazaları vardır . büyük alışveriş merkezleri de yine girişte toplanmıştır . çoğu yer çinilerden yapılmıştır ki otogarının adı dahi çinigardır . tren ise merkeze 15 dakikalık yürüme mesafesindedir . iklimsel olarak bahsedersek te kışın dışarı çıkmak göz çevrelerinin , kaşların ve çenenin donması için bir sebeptir . kuru soğuğu bezdirir . yazını bilmem ancak hazirana kadar tişört'ü 7-8 kez giyersiniz.
4 yılda insandan nasıl tiksinilir öğreten şehir..halkı öğrenciyi sevmez öğrencide halkı.zorunlu kalmadıktan sonra sınırları içine girilmesi tavsiye edilmez.
tek gurur kaynakları ege'nin göt tarafından içinde olmalarıdır. zaten ege'ye yakışmayan da tek ildir. basiretsiz yöneticiler hep burada toplanmıştır. daha dün halkı öğrenciyi kaz yerine koyduğu için öğrenciler eylem yapmışlardır. kaz değiliz öğrenciyiz demişlerdir. lakin kime anlatıyorsun. kaldırım yapmaktan beton binalardan farksız hale gelen bürokratlar hep buradadır. yıllar sonra da bir gelişme gösteremez. neden çünkü vizyon sıfır. siyasi parti ile alakalı değil halk ile alakalı. fuardan fuara çıkın evinizden. aferin.
kütahyaspor ile uşaksporun uşakta karşılaşması ve kütahyasporun gol atması sonucu her iki yörenin ortak dili devreye girer ve uşak taraftarı şöyle bağırır.
gelişmeyen büyümeyen şehir. porseleninden başka kömürü de vardır meşhur.
otagarı berbattır. şehir merkezinde traktörler cirit atar. gece hayatı yoktur. şehirleşmenin çok gerisindedir. gençleri ise bir araba ayarlayarak soluğu eskişehirde alırlar.
girişinde kocaman bir porselen tabağa sahiptir. merkezinde bir vazosu vardır. sessiz sakindir. üniversiteside olmasa hayat donuktur, duruktur, monotondur. en hareketli yeri sevgi yolu diye adlandırılan trafiğe kapalı caddedir. döner bir lokantası vardır. güzel bir mekandır. yemek yerken dönen bir mekanizmanın üzerinde ufaktan dönersiniz.
porseleni olmazsa asla insanın aklına gelmeyecek bir şehirimsi. batıda olupta bu kadar az gelişmişlik şaşırtıcıdır.
insan bir defa gittimi bir daha gitmek isemez, anadoluya giderken mecburi yol güzergahıdır onun dışında it ürümez kervan geçmez bir kirli memleket.
ankara'dan trenle tam 6 saat süren -ki bilette dört saat gösteriyordu, ona kandık- küçük bir şehir. iki deli -ve onları kütahya'da ağırlayan üç deli- tarafından kışın ortasında sırtlarda kocaman çantalarla, kat kat giysilerle, çarşısı bir buçuk saatte koştura koştura gezilmiştir. bu koşuşturmacada bir ton resim de çekilebilmiştir. ama düzgün şekilde gezilmeye ve görülmeye değer olduğunu o kısa süre içinde farkettirmiştir.*
an itibari ile bardaktan boşalırcasına tabirini gölgede bırakcak bir hızda yagmur ve sele teslim olan şehirdir. sabahleyin dolu atmıştı ama şu an korkunç bir yağmur var.
Ulu cami´si vardir. Bu cami "kütahya´nin en ulu camisidir" diye bahseder Evliya celebi seyyahat namesinde.
Sevgilisi olanlarin; özellikle sevgilileriyle beraber gitmeleri gereken bir cok yerler vardir. Cafeler ve barlar disinda.
Bunlar camlica, hidirlik, döner gazino, porsuk baraji, frigya vadisi vb gibi yerlerdir.
Özellikle kütahya turu yapacak olanlar icin tavsiyeler;
1- havasi cok degiskendir, yaz günü üsümeye baslayabilirsiniz.
2- havasi (özellikle kis aylarinda) cok kirlidir. yollardan kalkan toz cabasi, hergün dus almanizi gerektirebilir. en cok ormanlik alanlara gidilmesi tavsiye edilir. (bkz: camlica) (bkz: ilica)
3- bayanlar icin; fazla acik secik giyinilmesi pek haz edilmez bu sehirde. Halki tutucudur.
4- yol tarifini, yoldan gecen herhangi birine yaptirmayin. yanlis adres tarif edebilir, geri dönüp sormak icin özellikle bir dükkana sorun, en dogru yolu onlar tarif ederler.
Kütahya´ya gidildiginde ne yapabilirim?
Kis aylarinda gittiysen zaten, "ne yapabilirim?" sorusundan önce "nasil isinabilirim?" sorusu cevaplandirilmali.
Yaz aylarinda yapacak bir cok sey bulunur. Önce sabah kahvaltisi germiyan sokagi´nda bulunan bir restuarant var. Cok ucuz bir yerdir. O binadan caniniz cikmak istemiyecek. Cini müzesi, daha sonra frig vadisi. Frig vadisine giderken yaninizda su götürün, yolda sicaktan susayabilirsiniz. Kütahya´nin her kösesinde cesme bulunmasina aldanmayin, cogunun üstünde "icilmez" yazisi ile karsilasirsiniz. Ilica ve yoncali gibi cok degerli termal kaplicalara sahip bir sehirdir. Mutlaka gidip, güzelce terleyip cibi cibi * yapilmalidir.
Temiz hava alip piknik yapmak icin en ideal yerler camlica ve ilica´dir. Sehir ayaklarimin altinda olsun diye düsünüyorsaniz; hisar´a cikmak en ideal olanidir.
Saat 20:00´den sonra cogu yer kapalidir. Öyle eglence merkezi felan yoktur, tamamen ilkel bir yasama gecilmistir. Ickiyi aksam olmadan istiflemek gerekir.
Bu sehire gelip, kalmak ve alismak zordur; alisildimi da ya suyundandir ya da havasindan nesindedir bilinmez, özlenir.
Sevgililerin en cok tanisip bulustuklari mekanlar ise pastaneler ve bi kac bardir.
Yaren isimli hashasli gözlemesi ise parmak yedirtir. cimcik ise bir manti türüdür.
Halkini anlamak icin önce 10-15 dakika dinlemek gerekir, daha sonra anlamaya baslarsiniz.
"anadimi, gali, nedcen, he, ..." gibi bir cok kelime dilinize alisacaktir, artik o kelimelerle yasamaya mahkumsunuzdur.
Afyon için kıyaslama yaparsak, afyon'dan kat kat daha iyi, daha modern, öğrenciye gereken hassasiyeti gösteren, hatta bünyesinde seks shopu bile barındıran *** avrupa birliği ödüllü, öğrencilik yıllarımın bir kısmını bu şehre adamak isteyipte malesef ki başarısız olup kazanamadığım şehir. Çok yakın bir arkdasımın master yaptığı orada yaşadıktan sonra buraya * dönmek dahi istemediği şehirdir. Evliya çelebi'nin de memleketidir aynı zamanda.
sabahları şehir girişinde acaip böyle osturakımsı bir kokunun etrafı sardığı şehir. bünye her sabah gelip burada çalışıp akşam caanım eskişehirine gidince yaşadığı ızdırabı anlıyor. ayrıca çok oynak iklim koşulları vardır hemen hava soğuyuverir bir kar bir fırtına bir bulanıklık acı soğuk! eskişehir soğuğu halt yemiş.
nedense aceyip "underrated" bir kenttir kütahya. bursa'nın komşusudur; izmir ve ankara'ya da oldukça yakındır.
adı anılmaz ama pek.
çok enteresan. türkiye haritasının çoğunu gözünün önüne getirebilen biri bile kütahya'yı cuk diye oturtamayabilir.
neticede her kentin de bir marka değeri olduğunu kabul edersek; kütahya'nın bu değeri çok düşük sanki.
- kütahya?
- porselen!
bu kadar sanki. tam anlatamadım derdimi ama cidden çok garibime falan gitti yane bu durum. süper ligde oynayan bir futbol takımı olmaması ile de oldukça ilgilidir belki. hatta çevresinde büyük kentler olduğu için de öne çıkamıyor denebilir. barcelona'daki deco gibidir kütahya. gölgede kalıyor sanki.
ay ne bileyim; öyle işte. adının bu kadar az duyulmasında bir numara var bence ama bakalım...
ailemin mesleği sayesinde 7 senemi geçirdiğim, sultan ve manolya marketlerine hasta olduğum, öğretmen evindeki günlerimi unutamadığım, trafik pistinde deli gibi bisiklete bindiğim, ilk aşkımı barındıran şirin ötesi şehir....
ramazan ayinda oruc tutmadiginiz farkedilince dayak yeme ihtimaliniz olan sehir. muhafazakarligi ve muhafazakarlari bir tarafa koyuyorum, degerlerine bagli insana hep saygi duymusumdur. ama bunun adi yobazlik be birader. belki yolcuyuz, belki hastaydik tutacak durumda degildik vesaire. neyse ayni gun tuymeyi basardim oradan.