Geçen hafta çıkan orman yangınlarında 600 hektar alan yanmış. Daha yangınlar sönmeden bir Avusturyalı firma kağıt fabrikası kurma kararı almış. Sonra Arap gazetecilere Kütahya gezdirilmiş.
doğduğum, büyüdüğüm, halen de okul ve iş hayatıma devam etmekte olduğum şehirdir. büyük taarruzun ilk adımlarının atıldığı topraklar olmasına rağmen maalesef denildiği gibi atatürk ve cumhuriyet sevgisinden uzak; medeniyete, toplum içinde nezakete ve yabancılara kapalı tipik bir iç anadolu* şehri gibi durmakta. fakat uslu bir çocuk olursanız hiç beklenmedik yerlerde dünya görüşüyle sizi şaşırtabilen aydın insanlara rastlayabilirsiniz. gün geçtikçe gelişme gösteren ve yabancı kültürlere kapalı duran kapılarını aralayan bir şehirdir esasen. 10 yıl öncesinde kafe kültürü bile yoktu, sevgilinle el ele dolaşamazdın, şort giymeye, kulaklıkla müzik dinlemeye çekinirdin. anormal derecede tarz giyinemezdin, saç uzatmaya çekinirdin falan, bildiğin şeyler işte. şimdi böyle bir ortam yok. kafana göre takılabilirsin.
kendine özgü yemek kültürü pek yoktur, haşhaşlı gözlemeler börekler falan vardır. tavşanlı ilçesi kendini leblebi konusunda aşmıştır.
kütahya'da onlarca kez otosop girişiminde bulundum, iki defa başarılı oldum. ikisi de kütahyalı değildi. yerlisi pek yanaşmaz otostopa.
gece hayatı yoktur, en fazla gece 1-2'ye kadar kafelerde oturursun. kafeler enteresan, çoğu epey özgün dekorlara sahip. bir kaç canlı müzik yapan mekan var. ama öyle rock bar ya da ne bileyim fasıl meyhane tarzı bir şey bekleme standart basit canlı müzikli kafe ortamları. şehrin en işlek caddesinde iki adet bar var. şehrin dışında bir yerlerde de club mevcut.
ev kiraları ucuz. çarşıya yakın muhitte 2+1 ortalama bir evi 500-600 tlye çözebilmek mümkün. yalnız ev kuzeye bakıyorsa kışın böbreğini satıp doğalgaz yükletip ısınabilirsin.
merkezde, ulucamii'nin oraların ayrı bir havası var. eski kütahya. kabadayının hanı'na girilip sakin bir ortamda 3 tlye kumda kahve içilebilmektedir.
anlatılacak, övülecek, hava atılacak pek bir şeyi yoktur. gidince özlersin, gelince bunalırsın söversin. garip bi şehirdir. soğuktur. "kütahya'da yapılabilecek en iyi şey eskişehir'e gitmektir." derler.
yine de memlekettir, sevilir.
eski bi sineması vardı yukarda.yazın açığı,kışın kapalısı.zifiri karanlıkta omen izleyip altımıza sıçmıştık. viran bi yerdi.duvarları çatlak,sıvası dökük.böyle basık uzun bi koridoru geçerdin.geniş yere paralel bi salon.çıkınca merdivenlerden şehre inerdin.
Batıda en geri kalmış şehirdir. üniversite olmasa hali harap olacakmış. Daha önceden kamu yatırımları ile geçinip giden sonrasında ise özelleştirmelerle emekli memleketi olmuş olan yerdir. Özel sektör ise daha kötü. Birkaç firma şehri elinde tutmaktadır. Sanki herkes kalıptan çıkmış gibi. mesela deseniz ki 1400 size yeter. Kabul ederler. Özelleştirme gerekli dersiniz kabul ederler ama bir taraftan da veryansın ederler. Şehirde çok ilginç tartışmalar yaşanır. Devamlı eleştirirler ama yine de destek verirler. Yıllarca bir alt geçit meselesi vardı. Öğrendiğime göre bitmiş. Bakın şehrin gündemi alt geçit. Şehir merkezindekilerin bir çoğu öğrenci endeksli bir gelirleri var. Ancak yakın zamanda bu da bitecek gibi görünüyor. Çünkü üniversitenin karşısında yeni yapılaşma var. Öğrenci merkezden çekilirse kiralar düşer diye düşünüyorum. Öğrenci ile şehrin kaynaşmadığını düşünüyorum. Bakıyorsunuz varsa yoksa her yer kafe. Sosyal kültürel etkinlikler yok denecek kadar az. Trafikte her an dikkatli olun. Kaldırımda giderken bile üstünüze araba çıkabilir. Yaya yolunda üstünüze araba sürerler. Suçlu siz olursunuz. Sadece konulmak için trafik ışıkları vardır. Yayalara yeşil ışık yandığında arabayla burun buruna gelebilirsiniz. Veya araç kullanırken daha yeşil yanmadan arkanızdan devamlı kornaya basan kişiler sıkça vardır. Kesinlikle tartışmaya gitmeyin. Her zaman siz haksızsınızdır. Ha, bunlar Başka şehirlerde yaşanmaz mı yaşanıyordur. Ama bir de bahane bulmaları yok mu? Ne işim var benim burda deyip bir an önce uzaklaşmak istemişimdir. Kaldırıma park etmiş, engelli yoluna tezgah açmış ve bunun için haklı olduğunu iddia edip kavga edene sıkça rastladım. Bir de ülkücü ve dindar geçinip devamlı bir vaaz havasında olan insanların kırmadıkları fındık yok. En güzel yönü tarihi yerleri. Eski evleri muhteşem. Ama hepsi yıkılmaya terk edilmiş. inanın o mimari mesela yabancıların elinde olacak orası muhteşem bir destinasyon bölgesi olur. Aklımda kaldığı kadar vazonun durumu ne olacak, alt geçitler ne zaman açılacak, yanlış gösteren saat gibi ufku olamayan tartışmaların olduğu şehirdir.
Temmuzun 10nun da parka giydiğim halde üşüdüğüm şehir. Cidden bu olayı yaşadım ve temmuz ayında olduğuma inanamamıştım. Ve bu olayı kime anlatsam hımm evet gibi bir tepki alıyorum kimse inanmıyor amk.