küs

entry9 galeri0 video3
    1.
  1. küsmüş, dargın.

    hande yener'in şarkısı. fettah can yazmıştır. o ise şarkının adını alem biliyor diye koymuştur.

    acımız büyük unutamam
    seni kaybettik
    gidiyorsun yanında bir tek
    yüreğin eksik

    karalar giyip yas tutmamı
    isteme benden
    hep böyle kandırdın
    inanmamı bekleme benden

    senin bana küs olduğunda bile
    koşarak geldiğini
    bir tek ben değil
    bir tek sen değil alem biliyor

    kurallarım var
    yalan söyleyemem
    senden soğuduğumu
    bir tek ben değil
    bir tek sen değil
    alem görüyor

    1 ...
  2. 2.
  3. fettah can lavuğunun yorumu fena olmamıştır.
    bu beni çok utandırıyor ama araba da gidiyor valla.
    2 ...
  4. 3.
  5. kayra ve saian gibi iki çok yetenekli rap şarkıcısının çok iyi ortak şarkısı.

    sözleri;

    kayra

    kenara çekmişim bugün bi yokluk etkisinde
    yükümü ben boşalttım hükümü giydiren bi çift gözümde
    ben için kabul ve bencilim özür
    nafileydi aklanır mı sancım acaba arada çıkta yüzümü güldür
    günüme beni bi küstür ellerimde var sebep ve çok gülünçtür
    öykünür bu insan ister olmasın mesafeler
    fakat bu seller içime mesken olduğundan itibaren
    anlarım ki ister hep sefiller
    şimdi nerdeler desemde boş bir dükkanın camında
    arka sayfalarda bir haber ve yokluğunda ben
    olgun olmayan dönemde çok ağır basardı düş denen
    şimdilerde dengeler kelam eden ve çare yok ki bende dinleyem
    benden istenen evvelinde bana da karşılık verilmeyen
    yoktu zati karşılıkta bekleyen isteğimde kafidir sebepler
    aksi hiçbir eylem içine girmez gari parça toplayıpta bütünü bulmak istemez
    belki günüme denk bütün ve bütünü bozmak istemez
    hevesi kalmamış bu nefese suni teneffüs hiçbir yetki yetmez
    midemizde pek deneysel etki tek sorunsa sebebi kimse bilmez
    tahminim şudur ki bilse dahi fayda adam olup ta tesir etmez
    bildiğim birşey var arkadaş bu iş bu tatla gitmez

    saian sakulta salkım

    canıma minnet saian sakulta cinnet
    ben bu çağdan bir kez olsun kendi şerefimle geçicem
    lazım gelen kanı da yeniden kendi ellerimle içicem
    belki saf bir çocuk sevmek belki yinede herşeyden geçmek
    bak nedenli sevilmiştim oysa hiç çiçek koparmamıştım ben
    sevildiğimi o ? anlamıştım girdaplarla savrulsa da bak bu kalbim ha tek nüsha

    kayra

    tahminen bu işleyen düzende günümü mahveden
    güven denense hep şakaklarımla dişlenen
    eksilense mahvolan bir akşamın sonunda
    hissedilmeyen bir memlekette özlem
    artı kendi ekseninde yirmi artı yıl dönen bir ben
    beni bilen bir ben beni biçen bir benve sende geliyosan dakka durmayam gidem
    ve her bir şey ve aldı ben bugünde cenk ederdim
    olsa isteğim olsa benle yalın ayak gezen bi yarenim
    olsa adam akıllı tek bir tercihim oysa dakka başına kendisiyle yüzleşir
    bu nefsi tahribatla çok büyük bir etkenim
    bence sanıyorsun ki bu ara hep keyifteyim
    hayır tabiki pek yanılgı etkisindesin
    ertelenme derdim olmamıştı baştan alsak olsa isteğim
    dakka beklemez yanında ben biterdim
    amma sende biliyorsun ki geçti işte mevsim
    geçmeyen bir türlü bitmeyen birşeyse içime sinmiş özlemim
    bir dahaki görüşe ben bileylenir ve sarhoş halim arada perdedir
    bu ben değilsem acaba kimdir hep dedirtir hep delirtir anlarım
    bir varsayımla başlanır sonuçta kimse kalmaz orda
    lafta yalnız olmayan hayattadır o son kelamların kafamda fink atar
    ton çeken bir naradır

    saian sakulta salkım

    boynumuzda hep ağır vebal var
    uyku kaçıran hiç duyulmayan sirenler geceme kumpas
    kendi memleketime çaresizce ağlamak kendi geçmişime yüz çevirmek
    zamanı yelkovanla küs geçirmek nedense hepsi memnun
    ne derse yaptılar ne denli sadıksın
    korkularına yenisi eklenir ama çıkışa kapalı kapıların
    ve sende dargınsın insanoğlu işlevsiz bir silüet
    durma sende emret garp denense çölde kaktüs
    lime lime parçalar bulunca etme bulma dünyalarına aldanma
    et kesilse kanın yarada kettir
    ben ve neslim elin kapılarında köpekleştirildik
    var ki gelecek mutlu olsun sanki her geçen nesilde boşvermişçe
    vurdumduymayan tavırlar her geçen dakika her geçen saatte

    1 ...
  6. 4.
  7. harikulade bir saian & gına (kayra) şarkısı.
    1 ...
  8. 5.
  9. ben ve neslim elin kapılarında köpekleştirildik ve ben bu çağdan bir kez olsun kendi şerefimle geçicem cümlelerini aklımın bir köşesine kazıdığım nefis şarkı.

    kötü bir dünyada yaşıyoruz. iğrenç insanların arasındayız. gerçekten. henüz yaşım 25, çok şey gördüm mü bilmiyorum ama kendimce bir şeyler gördüm yaşadım. bundan 9-10 ay öncesine kadar garsonluk yapıyordum. 3 sene alanya ve antalya'da ondan sonra da istanbul'da bu işi yaptım. pavyondan bozma bir tavernada, beş yıldızlı otellerde, çok lüks bir kafede, günü birlik işlerde ömrümün gayet uzun bir dönemi bu meslekle geçti, kendimce hayal ettiğim bir şeyler var, kendime göre yazdığım ve henüz tam olarak gün yüzüne çıkarmadığım öyküleri yazmaya verdim kendimi. (iki tanesini uludağ sözlük'ün söykü adlı dergi çalışmasında beğeniye sundum merak eden varsa buyrun: http://www.uludagsozluk.com/e/19018089/ ve http://www.uludagsozluk.com/e/18543030/ ) bu nedenle ve hem de okul işi iyiden iyiye çıkmaza girmeye başladığı için son iş yerimden ayrıldım ve artık garsonluk yapmama kararı aldım. bu anlattıklarımın bu şarkıyla ne alakası var? oraya da geleceğim, bu girişti.

    neyse ne diyorduk, kötü bir dünyada yaşıyoruz. bu şarkının ne zaman çıktığını ne zaman ilk defa dinlediğimi ne zaman bu şarkıyla bu derece bir bağ kurduğumu bile hatırlamıyorum. bazı cümleler akıldan hiç çıkmıyor, bazı şarkılar bazen diğer herkese ifade ettiğinden daha fazla şey ifade ediyor, belki de ben gereğinden fazla anlam yüklüyorum ama girişte söylediğim iki cümle, garsonluk yaptığım zaman boyunca sanki her daim kafamın içindeydi. fakat ben bu cümlelerin etkisini şimdilerde garsonluk yaptığım dönemden daha çok hissediyorum. uzun süre çalışmayınca maddi sıkıntılar baş gösterdi, bir yandan da okul gereksiz yere tekrar uzadığı için yeniden iş arayışlarına koyuldum ama kendi kendime bir söz de verdiğim için garsonluk dışında bir iş arayışına koyuldum. biraz anketörlük yaptım ve itler gibi çalıştırdıkları bizlerin parasını ödememek için kırk takla atan bir şirkette çok kısa bir süre çalıştım ve bu işi de asla yapamayacağımı anladım. çağrı merkezleri için çok değişik yerlere başvurdum, bunlardan bir banka olanı(isim vermek istemiyorum ama reklam yüzü bir eşek, bir tavuk, bir köpek ve bir güvercinden müteşekkil yerel bremen mızıkacıları) bizleri bir sınava soktu, sınavdan geçince de mülakata aldı. işin 2 sene gibi bir garantisi olduğundan bu işi çok istiyordum fakat bu plazalar, bu mülakat işleri, bu kişisel gelişim kurslarında öğrenilmiş hareketlerle , suratlarında yapmacık gülümsemelerle dolaşan insanlar, bu anlamsız yapmacıklık beni her zaman çıldırtmıştır. lakin ihtiyaçlar söz dinlemiyor neylersin. her neyse o mülakat sürecinde de işi alamadım. işi alamadım, üzüldüm ve gerçekten dünyaları paranın etrafında dönen insanlar beni kaşındırdı.

    işte bu şarkı o plazaya sınav için giderken, sınavdan çıktıktan sonra, mülakat için çağrıldığımda, mülakata giderken, mülakattan sonra ve mülakat sonucu geldiğinde her zaman kulaklarımdaydı. kafamda da hep aynı soru vardı "ben bu çağdan bir kez olsun kendi şerefimle geçebilecek miyim?"
    0 ...
  10. 6.
  11. 7.

  12. kurallarım var, yalan söyleyemem.
    1 ...
  13. 8.
  14. kırılma küsme sen yine bir şiir yaz,
    çok değil inan az kaldı az..
    Bu kadar erken susma biraz bekle,ağlama ağlama gül biraz..

    -karanfil
    5 ...
  15. 9.
© 2025 uludağ sözlük