Benim çok sevdiğim bir yazar. Kitapları çok akıcı ve betimlemeleri çok seviyorum. Kalemimi asla yanımdan ayırmıyorum Kürşat Başar okurken.
'' Sevmeyi bilmedigim dogru ama ozlemeyi ve hissetmeyi bildigimi saniyorum.''
''Ben kimse icin ölmüyorum, hicbir sey icin ölmüyorum.''
"Koskoca bir yasamdan geriye kalan , saklanmaya deger bulunan ayrintilar ; bir cekmeceye sigacak kadar az. "
"Icinde yalnizca sozcuklerin oldugu bir defter yuzunden hala herkesten korkuyorum,hep birileri yatagimin altina bakacak,gizli sozcuklerimi bulacak ve beni yaralayacak saniyorum.
- Sen Olsaydin Yapmazdin Biliyorum
''Geriye dönmek mümkün olmayabilir ama en azından kaybolanları yeniden canlandırabilirim.''
''Koskoca bir dunyada kendine bir yer bulmak nasil boyle zor olabilir ki?"
"Yaz , icinde bitmesini hic istemedigim essiz anlar ve ayni zamanda hicbir seyin, hic kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacagini anladigim ayriliklarin mevsimiydi." - Yaz
bu adamın bütün kitaplarını okudum ama artık yazmıyor.. müziğe yönelmesi güzel oldu ama fazla reklam yapıyor olması rahatsız ediyor. bir yazarın müzik sektöründe reklam peşinde koşuyor olması itici.
"bir kadının vücudundan gelen her sıvıyı yalıyorsan onu gerçekten seviyorsundur." gibi dangalakça bir şey demiş yazar. böyle bir mantık olabilir mi ya? o zaman şöyle, bir kadın vücudundan gelen her sıvıyı yalatıyorsa seni gerçekten sevmiyordur. nitekim seven insan zevki için sevdiğine böyle iğrençlikler yaptırmaz. yalamayan insan gerçekten sevmiyor mu oluyor yani? çok saçma lan. beynini çıkarıp öyle yazmış.
bir kadının ağzından nasıl bu kadar güzel yazabilir, nasıl bu kadar onun bakış açısıyla yaklaşabilir yoksa gay mi diye düşündüğüm yazardır. kitapları birden fazla okuma isteği uyandırıyor.
bu sefer raflarda kitabıyla değil, bir müzik albümü ile yer alan yazar.
insanın hayalini asla bırakmaması gerektiğinin en güzel ispatlarından olan albümü dinlemek isteyenler için link;
kürşat başar için kadın ruhundan anlayan yazar diyorlar, yok böyle birşey. bir zamanlar yuvarlak masa toplantısı gibi yaptığı programına samimi bir arkadaşı konuk olmuştu ve oldukça ilginç bir anı paylaştılar olay şöyle gelişiyor,
kahramanımız kız arkadaşı ile sohbet ediyor söz dönüp dolaşıp evliliğe geliyor, kız arkadaşı kendisine evlenmek istediğini söylüyor, kahramanımız hiç oralı değil sanki karşısındaki sevgilisi değilmişcesine şu soruyu yöneltiyor,
adını ilk kış ikindisinin evinde kitabıyla duymuştum. müthişti. uzun zamandır daha çok televizyon programcılığıyla öne çıkması, yazarlığa devam etse de onu algılama biçimimin yazar olarak değil de program sunucusu olarak yer değiştirmesi üzücü.
insan bir düşü sevebilir mi?" diye sordu. "evet", dedim hiç düşünmeden, "bence zaten en çok onu sevebilir, bir düşü..."
"birini sevmen icin elle tutulur bir neden bulamiyorsan onu sahiden seviyorsun demektir..."
Bazen kendimizi bir hayalin içinde sanırız ama aslında yaşadıklarımız gerçektir.Bazen de herşeyi gerçek sanırken yalnızca hayal gördüğümüzün farkına varmayız...
başucumda müzik adlı kitabının başında ''Bu kitapta yazılanların hepsi gerçektir. Ama aynı zamanda hepsi yalandır. Çünkü onu ben yazdım.'' diyerek başlayıp okuyucuları düşündüren yazardır.