Görüyorum ki atam Kürşad'ın yaptıkları günümüz Türk düşmanlarını öylesine kudurtmuş ki 'Çinlilere hizmet ediyordu, amacı çin içindeki siyasi çıkarıydı vs.' diye ötmeler başlamış. Basit sözlük entryleriyle tarih tahribatı yaratamaya çalışmak da ne bileyim... En hafif tabirle ezikliktir.
40 kişilik kahraman ekibiyle çin sarayına ihtilal yapan ve türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için kanını vey ırmağı kıyılarına akıta akıta ölen büyük atamız.
insanın doğası yoktur tarihi vardır. Bireysel sorunları öznel yorumlamak ve toplumsal kuramları nesnellik çerçevesinde değerlendirmek lazım. Kendini Türk olarak gören herkes bilmeli ki; Kürşad yağmurlu havada ölümü göze alarak saraya at sürmeseydi haller bu gün nice olurdu.
Kürşad ismi kür ve şad kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kür ‘ok’ anlamına gelir, şad ise bir bölgeyi yönetmek için gönderilen kimse anlamına gelir. Kürşad’a bu ismin verilmesinin sebebi ülkenin veliaht prenslerinden biri olmasıdır.
MS. 600lü yıllarda Göktürkler Çin baskısı altında zorlukla yaşıyorlardı. O dönem hükümdar, Çuluk Kağan’dı. Çuluk Kağan özünde iyi mert bir insandı. Halkı onu severdi.
Çuluk Kağanın babasından kalma gelenek ile Türk hükümdarı ile Çin prenseslerinin evlenmesinin en büyük sıkıntısı bu dönemde görülmüştür. Çeşitli entrikalara ve casus olaylarına sahne olan bu yıllarda, Çuluk Kağanın ölümü her şeyi derinden etkilemiştir. Yerine geçen Kara Kağan, eski Türk geleneklerine göre içing Hatun ( Çuluk Kağanın Çinli Eşi) ile evlenmek durumundaydı. Bazı kaynaklar içing Hatunun Çuluk Kağanı öldürdüğünü iddia etmektedir. Kara Kağanın içing ile evlenmesi, Çin komplolarının devam etmesine sebep olmuştur. Kara Kağanın dirayetsiz ve kötü politikaları ülkede büyük sorunlara yol açmıştır. O dönemde yaşanan kuraklık ve soğuk halkı olumsuz etkilerken, üstüne artan Çin baskısı her şeyi daha zora sokuyordu. Türklerin aciz durumundan faydalanan Çinliler büyük bir ordu ile Türklerle savaşmıştır. Çinlilerin zaferi, devamında Türkleri esaret altında yaşayacağı bir döneme itmiştir. Savaştan sonra, yaklaşık 100bin Türk, 9 yıl boyunca Si Gan Fu şehrinde tutsak kalmıştı.
Kürşad bu savaşta prens olduğunu gizlemişti. Birbirinden usta tam 40 yiğidi yanında toplayan Kürşad ihtilal yapmaya karar vermişti. Burada 40 yiğitle beraber o bilindik yemini ettiler: ‘Gök girsin kızıl çıksın, gök tanrı sen tanıksın’.
Planları Çin hükümdarını rehin alıp Türkleri esir hayatlarından kurtarmaktı. Hükümdar her gün belirli saatlerde yürüyüşe çıkardı. Onu o esnada yakalamak istiyorlardı. Ancak o gün, büyük bir fırtına çıktığı için hükümdar dışarı çıkmamıştı. Hükümdarı ele geçiremeyeceklerinin farkındaydılar ve eğer geri dönerlerse ihtilal haberinin duyulacağından endişe ediyorlardı. Bu ihtilal haberi sadece 40 kişinin ölümüne değil belki bütün bir ırkın yok oluşuna sebep olabilirdi. Artık geri dönüş yoktu. Irkları için, Türklük için savaşmalıydılar. O gece 40 Türk 1000’e yakın Çinliyi öldürdü ve o 40 yiğit insan da can verdi. ihtilal o gün başarıya ulaşmadı.
Bu saldırıyı haber alan Çinliler çok korkmuştu. 40 kişi böyle bir şey yapabiliyorsa 100bin kişi neler yapamazdı ki. Tüm Türkler serbest bırakıldı ve tekrar Ötükene yerleşip II. Göktürk Devletini kurdular.
Kürşadın millet aşkı, Türklük aşkı ve özgürlük aşkı kendi canını kaybetmesine yol açarken Türk ırkının payidar kalmasını sağladı. O Türk tarihinin en yiğit savaşçılarından biridir.
Kürşad Göktürk hükümdarı Çuluk Kağanın oğludur (Öl. 639). Türklerin bağımsızlığını sağlamak amacıyla, Çin imparatorunu tutsak almak için giriştiği bir baskınla ün kazanmıştır. Babası, üvey annesi olan Çin prensesi tarafından zehirletilerek öldürüldü. Yerine geçen amcası Kara Kağan değerli bir hükümdar değildi. Çinlilerle yaptığı savaşta yenilgiye uğradı. Türklerden esir düşenler Çin’e götürüldü. Bunlar arasında Kara Kağan ve Kürşad da vardı (630). Kara Kağan, burada öldü. Çinliler, onun yerine kendilerinden yana olan Göktürk prensi Sirba’yı kağan yaptılar. Sirba, Çinlilerin yönetimine girmeyi kabul etti. Kırk Türk soylusu gizlice çalışarak bir kurtuluş birliği kurdular. Başa da Kürsad’ı getirdiler. Kürşad, bu görevi, başarı kazanılırsa, hükümdar olmamak koşuluyla kabul etti. Kürşad’ın hazırladığı kurtuluş planına göre, Çin imparatoru Li-Şih-min yakalanıp Türk ülkesine kaçırılacak, sonra da Çin sarayında tutsak bulunan Türk soylularının ve Türk topraklarının geri verilmesi karşılığında serbest bırakılacaktı. Çin imparatorunun her gece kılık değiştirerek başkent Çangan’da dolaştığı biliniyordu. Ancak baskın yapılacak gece, fırtına çıktığı için imparator Sarayında kaldı. Kürşad, planı değiştirerek imparatorun sarayına baskın yapmaya, karar verdi. O gece kırk korkusuz Türk Çin imparatorunun sarayını bastı. Karşı çıkan yüzlerce Çin koruyucu askeri öldürüldü. Fakat imparator ele geçirilemedi. Türk kurtuluş birliği sarayın ahırındaki atlara binerek şehrin dışına çıktılar. Büyük bir Çin ordusu onları izledi. Suları kabaran Vey ırmağı kıyısında durmak zorunda kaldılar. Burada düşmanlarıyla amansız bir savaşa girdiler. Az olmaları nedeniyle en son Kürşad olmak üzere birer birer öldüler.
Hem okurken hem de izlerken yüreklerinizi parçalayacak bir efsaneden bahsetmek istiyorum. Kürşad ve kırk çerisinin efsanesi. Öncelikle size kısa bir özet olarak anlatayım. Daha sonra uzun uzun yazacağım ve ardından kısa bir video olarak izleyeceğiz bu efsaneyi. Kürşat ve 40 çerisi Çin sarayına yürürler amaçları sarayı basarak zamanının imparatorunu esir almaktır. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken sarayın kapısına geldiklerinde ilk savaş başlar, Kürşat ve 40 çerisi yüzlerce Çinliyi öldürürler anca binlercesi gelmektedir. Sarayda savaşırken şehit olanlar olur
Kürşat sağ kalanlarla birlikte saraydan güç bela çıkmıştır Vey ırmağından geçerek Ötükene gideceklerdi. Ancak şiddetli yağmur köprüyü parçalamıştır artık Kürşat ve çerileri kapana kısılmıştır ve Çinlilerle son kez çarpışırlar, binlerce Çinliye karşı Kürşat ve belki 10 belki 20 çerisi vardır. Ve çarpışmanın sonunda çeriler şehit olmuştu, en son Kürşat’ta şehit olmuştu ancak atının üstünde kılıcıyla, KÜRŞAT ÖLMÜŞTÜ FAKAT YENiLMEMiŞTi…
tarihimizin güzide kahraman evlatlarından birisidir kürşat. tam bir fedaidir. çerileride öyle sıradan askerler değildir. efe zeybek misalidirler. hepsi 1. sınıf subay ayarında askerlerdir. destanlaşan efsane olan hikayesi doğru olmadığını göstermez, zira tarihçiler, caşuşuay diye çin kaynaklarında bile geçtiğini haber vermektedir.