bugün

Kürşad Göktürk hükümdarı Çuluk Kağanın oğludur (Öl. 639). Türklerin bağımsızlığını sağlamak amacıyla, Çin imparatorunu tutsak almak için giriştiği bir baskınla ün kazanmıştır. Babası, üvey annesi olan Çin prensesi tarafından zehirletilerek öldürüldü. Yerine geçen amcası Kara Kağan değerli bir hükümdar değildi. Çinlilerle yaptığı savaşta yenilgiye uğradı. Türklerden esir düşenler Çin’e götürüldü. Bunlar arasında Kara Kağan ve Kürşad da vardı (630). Kara Kağan, burada öldü. Çinliler, onun yerine kendilerinden yana olan Göktürk prensi Sirba’yı kağan yaptılar. Sirba, Çinlilerin yönetimine girmeyi kabul etti. Kırk Türk soylusu gizlice çalışarak bir kurtuluş birliği kurdular. Başa da Kürsad’ı getirdiler. Kürşad, bu görevi, başarı kazanılırsa, hükümdar olmamak koşuluyla kabul etti. Kürşad’ın hazırladığı kurtuluş planına göre, Çin imparatoru Li-Şih-min yakalanıp Türk ülkesine kaçırılacak, sonra da Çin sarayında tutsak bulunan Türk soylularının ve Türk topraklarının geri verilmesi karşılığında serbest bırakılacaktı. Çin imparatorunun her gece kılık değiştirerek başkent Çangan’da dolaştığı biliniyordu. Ancak baskın yapılacak gece, fırtına çıktığı için imparator Sarayında kaldı. Kürşad, planı değiştirerek imparatorun sarayına baskın yapmaya, karar verdi. O gece kırk korkusuz Türk Çin imparatorunun sarayını bastı. Karşı çıkan yüzlerce Çin koruyucu askeri öldürüldü. Fakat imparator ele geçirilemedi. Türk kurtuluş birliği sarayın ahırındaki atlara binerek şehrin dışına çıktılar. Büyük bir Çin ordusu onları izledi. Suları kabaran Vey ırmağı kıyısında durmak zorunda kaldılar. Burada düşmanlarıyla amansız bir savaşa girdiler. Az olmaları nedeniyle en son Kürşad olmak üzere birer birer öldüler.
kür şad destanı.

Kürşad ismi kür ve şad kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kür ‘ok’ anlamına gelir, şad ise bir bölgeyi yönetmek için gönderilen kimse anlamına gelir. Kürşad’a bu ismin verilmesinin sebebi ülkenin veliaht prenslerinden biri olmasıdır.

MS. 600lü yıllarda Göktürkler Çin baskısı altında zorlukla yaşıyorlardı. O dönem hükümdar, Çuluk Kağan’dı. Çuluk Kağan özünde iyi mert bir insandı. Halkı onu severdi.

Çuluk Kağanın babasından kalma gelenek ile Türk hükümdarı ile Çin prenseslerinin evlenmesinin en büyük sıkıntısı bu dönemde görülmüştür. Çeşitli entrikalara ve casus olaylarına sahne olan bu yıllarda, Çuluk Kağanın ölümü her şeyi derinden etkilemiştir. Yerine geçen Kara Kağan, eski Türk geleneklerine göre içing Hatun ( Çuluk Kağanın Çinli Eşi) ile evlenmek durumundaydı. Bazı kaynaklar içing Hatunun Çuluk Kağanı öldürdüğünü iddia etmektedir. Kara Kağanın içing ile evlenmesi, Çin komplolarının devam etmesine sebep olmuştur. Kara Kağanın dirayetsiz ve kötü politikaları ülkede büyük sorunlara yol açmıştır. O dönemde yaşanan kuraklık ve soğuk halkı olumsuz etkilerken, üstüne artan Çin baskısı her şeyi daha zora sokuyordu. Türklerin aciz durumundan faydalanan Çinliler büyük bir ordu ile Türklerle savaşmıştır. Çinlilerin zaferi, devamında Türkleri esaret altında yaşayacağı bir döneme itmiştir. Savaştan sonra, yaklaşık 100bin Türk, 9 yıl boyunca Si Gan Fu şehrinde tutsak kalmıştı.

Kürşad bu savaşta prens olduğunu gizlemişti. Birbirinden usta tam 40 yiğidi yanında toplayan Kürşad ihtilal yapmaya karar vermişti. Burada 40 yiğitle beraber o bilindik yemini ettiler: ‘Gök girsin kızıl çıksın, gök tanrı sen tanıksın’.

Planları Çin hükümdarını rehin alıp Türkleri esir hayatlarından kurtarmaktı. Hükümdar her gün belirli saatlerde yürüyüşe çıkardı. Onu o esnada yakalamak istiyorlardı. Ancak o gün, büyük bir fırtına çıktığı için hükümdar dışarı çıkmamıştı. Hükümdarı ele geçiremeyeceklerinin farkındaydılar ve eğer geri dönerlerse ihtilal haberinin duyulacağından endişe ediyorlardı. Bu ihtilal haberi sadece 40 kişinin ölümüne değil belki bütün bir ırkın yok oluşuna sebep olabilirdi. Artık geri dönüş yoktu. Irkları için, Türklük için savaşmalıydılar. O gece 40 Türk 1000’e yakın Çinliyi öldürdü ve o 40 yiğit insan da can verdi. ihtilal o gün başarıya ulaşmadı.

Bu saldırıyı haber alan Çinliler çok korkmuştu. 40 kişi böyle bir şey yapabiliyorsa 100bin kişi neler yapamazdı ki. Tüm Türkler serbest bırakıldı ve tekrar Ötükene yerleşip II. Göktürk Devletini kurdular.

Kürşadın millet aşkı, Türklük aşkı ve özgürlük aşkı kendi canını kaybetmesine yol açarken Türk ırkının payidar kalmasını sağladı. O Türk tarihinin en yiğit savaşçılarından biridir.

http://www.toplumsalanali...destan.html#ixzz3lKS8AR2X
40 cerisi ile Çin sarayını basıp cin imparatorunu esir alması bence acilen film yapılmalı. türk tarihini en iyi şekilde anlatmalıyız

şu olay Avrupalılar Amerikalılara olsa oscar aldirirlardi filme.
uydurulmuş tarihin olmayan kahramanı.
kardeşimin adı aşırı derecede havalı duruyor.
Mezarı çin siganfu da bulunan Türk ihtilalci savaşçı. Gerçek atam dedem.
insanın doğası yoktur tarihi vardır. Bireysel sorunları öznel yorumlamak ve toplumsal kuramları nesnellik çerçevesinde değerlendirmek lazım. Kendini Türk olarak gören herkes bilmeli ki; Kürşad yağmurlu havada ölümü göze alarak saraya at sürmeseydi haller bu gün nice olurdu.

görsel
40 kişilik kahraman ekibiyle çin sarayına ihtilal yapan ve türk milletinin bağımsızlık mücadelesi için kanını vey ırmağı kıyılarına akıta akıta ölen büyük atamız.
Yiğitlik,mertlik,korkusuzluğu en iyi gösteren türk liderlerindendir.
Yiğitlik,mertlik,korkusuzluğu en iyi gösteren türk liderlerindendir.
Kürshot.
korkutan bir isimdir, enteresan.
Kürtşad diye okudum abv.
saraya dışarıdan girmemiştir.. çin hizmetinde çalışan ve çinli asilzade kadınlar arasında bayağı da popüler olan (womanizer) bir komutandır. yanına topladıkları da çeri meri değil, yine hizmetinde çalışan göktürk komutanlarıdır.
Bildiğim kadarıyla diğer göktürk soyluları gibi o da çin için generallik ne yapmıştı imparator ve saray halkı tarafından bilinen birisiydi ancak aslında sarayı basmak gibi bir plan yapmamıştı. O gece kendi başına gezmeyi planlayan imparatoru kaçırma planı yapmıştı ancak planın uygulanacağı gece imparator saraydan çıkmayınca kendisi ve arkadaşları planlarının ortaya çıktığından kuşkulanması nedeniyle belki de bir anlık karar ile saraya saldırdılar. Belki tanınıyor olmasını kullanarak sarayın belirli bir bölümüne kadar girmiş olabilir tabi..
Masal lan bu

Aynı kurt meselesi gibi.
Dönemin Çin kaynaklarından birinde şöyle anlatılıyor imiş.
imparator Jiu cheng Sarayı’nda iken "T’u-li’nin kardeşi Cie shê shuai(Kürşat), “Lang ciang” rütbesini almıştı. Cie shê shuai, kendi adamlarıyla suikast plânlayarak kendi adamları ve (ağabeyinin oğlu) He luo gu
ile birlikte imparatoru kuzeye kaçırmayı düşündü. Adamlarına:“duyduğuma göre Yükselen Han (unvanlı prens Li zhi),gece saati 1-3 arası saray dışına çıkacakmış, saray kapısı açılacakmış. Ben bu fırsatta sarayı basacağım” dedi. O gece şiddetli rüzgar estiği için Yükselen Han (unvanlı prens Li zhi) saraydan çıkmadı. Cie she shuai suikastının açığa çıkmasından endişe ederek merkezi otağa doğru ok atarak “öldürün” diye bağırdı. Muhafızlar peş peşe basıp geldiği için Cie she Shuai kaçmak için saray seyisini öldürüp, at kaçırıp, Wei nehrinden geçmek istedi. Ama peşinden gelenler ona yetişerek kellesini aldılar. He luo gu (imparator tarafından) affedilerek güney dağlarının dışına sürgün edildi. Bundan dolayı vezirler, Türklerin orta bölgede yerleşmelerinin hiç de doğru olmadığı görüşünü tartıştılar. Han da Türklerin baş belâsı olduğunu kabul etti. Yine de A shi na Si Mo’ya Yi mi ni shu si li bi Kağan unvanını lütf etti ve Li soyadını bağışladı. Kağan nehrin kuzeyinde otağ dikti. Bu olaydan sonra tüm Türk kabileleri asıl topraklarına gönderildi."
Çok güzel bir isim.
Görüyorum ki atam Kürşad'ın yaptıkları günümüz Türk düşmanlarını öylesine kudurtmuş ki 'Çinlilere hizmet ediyordu, amacı çin içindeki siyasi çıkarıydı vs.' diye ötmeler başlamış. Basit sözlük entryleriyle tarih tahribatı yaratamaya çalışmak da ne bileyim... En hafif tabirle ezikliktir.