Kürşat Tüzmen'i biliyorsunuz, AKPli eski bakandır ve bakanlıktan alındıktan sonra partisinden ayrılacağı iddia edilmişti. işte o süreçte hatırlayacaksınız Kürşat Tüzmen bu haberler üzerine şu demeci vermişti: " Başbakan atla desin, uçurumdan atlarım ..." Doğrusu bu ya, Milli Görüş orijinli olmayan Tüzmen'in Tayyip Erdoğan'a olan bu müthiş bağlılığı ilgi uyandırmış ve gerekçesi ile alakalı olarak türlü spekülasyonlar yapılmıştı ... Derken dün yeni bir haber medyaya düştü ... Meğer Kürşat Bey, yüzlerce bin(milyar) liralık iki lüks makam aracını bakanlıktan almasına ve aradan değil aylar, yıl geçmesine rağmen iade etmemişmiş ... Evet Tüzmen, yasa ve kural dışı olarak makam araçlarını kullanmaya devam ediyormuş. Dahası yine medyaya yansıyan haberlere göre devlet, Tüzmen için her ay 4 bin(milyar) lira benzin parası ödüyormuş! ... Bunlar doğruysa demek ki Tüzmen uçurumdan boşuna atlamıyormuş! ... Son bir şey; Sayın Tüzmen acaba siyasete girdiğinden bugüne olan servetini açıklayabilir mi ? Bana gönderirse yayınlayacağım.
ankara'da bulunduğum yıllarda, haftanın belirli günleri ve sabahın ilk ışıklarında, istanbul'a doğru yola çıkıyor ve aynı günün akşamı tekrar eve dönüyordum. benim için yorucu bir dönemdi ancak araba kullanmaktan zevk aldığım için bu seyahatler hoşuma da gidiyordu. hoşuma gitmeyen şeyler de oluyordu. işte bunlardan birisi de kürşad tüzmen ile paylaştığım anlardır.
sabahın ilk ışıkları, arabada seyir halindeyim. sigaram elimde ve müziğin seyrine uyarak cafer usta'ya doğru yol alıyorum. hem yol boş hem de zaten süratliyim. işte tam bu sıralarda, dikiz aynasında parlak ışıklar görmem ve polis sirenlerini duymam arasında belki de saniyeler oynuyor ve yanımdan iki eskort aracı ile beraber bir makam aracının rüzgar gibi geçmesine şahit oluyorum. iyi bir şoförüm, daha önce makam aracı da kullandım ve takribi süratım 240 km sanırım ama buna rağmen bu eskort konvoyunun rüzgarını hissedebiliyorum.
yine böyle bir seyahat halinde iken, birden yaklaşan bir ışık demetini yan aynadan görüp, sağa yanaşmaya kalmadan yanımdan rüzgar gibi geçmelerine şahit oldum. bu defa, yol üstünde bir petrolde mola verdiler. petrolde eskort araçlarını görünce bende aynı petrole daldım. eskort araçları bir köşede bekliyor, makam aracına yakıt alınıyordu ve ortada makam sahibi yoktu. kim olduğunu merak edip, makam şoförü olduğunu düşündüğüm ve gözüme kestirdiğim adamın yanına yaklaştım.
aramızdaki diyalog aynen aşağıdaki gibidir.
- merhaba patron
+ merhaba
- bu kimin makam aracı? kaç seferdir denk geliyorum.
+ bakan kürşad tüzmen'in.
- hadi ya, kaçtır denk geliyorum. hayırdır böyle?
+ bakanımız kürşad bey, hafta içi fırsatını buldukça her sabah 06:00 gibi kalkar.
+ spor ve sabah kahvaltısı için sapanca gölü'ne gider geliriz.
- hadi canım şaka yapıyor olmalısın.
+ yoo neden şaka yapayım? (imalı bakışlar)
- her sabah sadece bakan spor ve kahvaltısını yapsın diye ankara'dan sapanca'ya gidip geliyor musunuz?
+ bakanımızın başka bir planı yoksa evet. bakan oğlum o sağlıklı kalması gerekiyor.
- vatandaş peki?
+ onu bakana soracaksın. bende senin gibi vatandaşım.
- ne kadar yakıyor gidiş gelişte bu araçlar?
+ bir depo gidiş bir depo geliş. makine oğlum bunlar zaten standartın iki katı hızla gidiyoruz.
(aklımda kalan diyalog bu şekilde, eksiği var fazlası yok)
aramızdaki bu diyaloğun hemen ardından, kürşad tüzmen içeriden çıktı ve tüm herkes ciddi bir şekilde araçlarındaki yerini alarak petrolden ayrıldılar.
arkadaşlar, burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. lütfen, bakanımızın her sabah spor ve kahvaltısını yaparak sağlığını koruması için, 1 mercedes, 2 ford focus ve 1 adet passat'tan oluşan konvoyun, 9 tane devlet memuru ile beraber, ankara'dan sapanca'ya gittiğini ve tekrar geri döndüğünü düşünün.
aklınızda bir şeyler canlandı mı? işte benim aklımda da kürşad tüzmen bundan ibarettir. hiç aklımdan çıkaramıyorum.
kılıçdaroğlu'dan epey uzun olan ve pehlivan gibi olduğundan ötürü birden çarkçı kemal bey in karşısına çıkınca onu tırstıran,akabinde kendine dair ettiği yolsuzluk iftirasını korkutarak yediren zattır.
olayın devamı da gelecektir;çünkü kemal bey komedi filminde korkup kaçan,ardından da dövdüm edebiyatı yapan karakterler gibi arkasından konuşmuş,"bana sığındı,benden yolsuzluk yapmadı demem için yalvardı" demiştir. halbuki kameralar önünde cereyan eden olayda kürşad tüzmen her delikanlı insanın yapacağı gibi kendine laf eden kişiyi görünce "sen ne konuşuyon etrafta,haydi yüzüme de konuş" diye hesap sormuştur. kemal bey de lafım sana değil,sen dürüstsün demiştir. lakin akabinde gene çark etmiş ve aklı sıra yaptığı korkaklığı etik olmayan bir şekilde "bana sığındı,yalvardı vıdı vıdı" diyerek örtmeye çabalamıştır. bakalım hitabeti ve vücüdu güçlü olan kürşad bey bu son terbiyesizliğe nasıl karşılık verecek?
AKP Mersin Milletvekilidir. Uzun süre devlet bakanlığı yapmıştır. Ama Haziran'daki seçimlerde aday dahi gösterilmemiştir. Bundan dolayı davet aldığı iki şehire gidebilmek için izmirli iki işadamından uçak istemiş ama red cevabı almıştır. Bir siyasetçinin bir işadamından uçak tahsis etmesi ne kadar etik acaba?
Bunun dışında Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik "Kendisini ana rahmine kadar kovalayacağım" demiş olan değerli devlet büyüğümüzdür. Ne yazık ki "Bizim için ana kutsaldır" diyen AKP lideri ve sayın başbakanımız onun bu söylediğini duymazdan gelmiş, tepki vermemiştir. Ya o lafın aslının ne olduğunu bizim kadar bilmiyor ya da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun anası kutsal değil...
modası geçmiş, gözden düşmüş kimsenin sallamadığı politikacı. şimdilerde ana rahmine kovalama çabalarına düşmüş kişi. böylece akp'nin "ana" ile olan yakın münasebetini de tekrar vurgulamış kişi (bkz: ananı da al git). yalnız bu gündeme gelme çabaları bana sözde sanatçıların yeni kaset dönemlerinde (yok aklın oraya gitmesin bu müzik kaseti) program program gezip kendilerini rezil etmelerini anımsatıyor. bir yılmaz morgül vardı bilir misin?
sonuç itibariyle sonunun yılmaz morgül gibi olmamasını dilediğim ex-millet vekili.
hakkında sallayanlar aslında bilmezler ki zat-ı muhterem ülkemize serbest bölge yapısını oturtan insanlar başında gelir. ve bu serbest bölgeler hala ülkemize çok büyük rakamlarda para kazandırmaktadır dış ticaret adına.
adını anarken bile allah razı olsun denilecek adam sırf siyasi görüşü ve siyasi kimliği için bu kadar yargılanıyorsa , bu ülkede gerçekten taş üstüne taş koymanın mantığı yoktur. insanları yaptıkları işlerle yargılamak gerekir siyasi bakış açısıyla değil.
59. ve 60. hükümetlerde dış ticaret ve gümrüklerden sorumlu devlet bakanı ve tbmm 22. dönem adalet ve kalkınma partisi gaziantep ve tbmm 23. dönem adalet ve kalkınma partisi mersin milletvekilidir.
türkiye futbol federasyonu başkan adaylığının sürpriz ismidir.
tff başkanlığına adaylığını koyması ile önceki entrylerimi bana yutturmuş eski akp milletvekili. hayır demirören gelmesin, yazıklar olsun diyordum ama tff'nin akp'leşmesi fikri beni daha çok rahatsız etti.
anti-akp'li falan değilim ama bu denli tek güç olma fikri beni korkutuyor açıkçası. o nedenler nasıl bir fikre sahip olmam gerektiğini bilmiyorum şu an.
kim tff başkanı olacak, bizi nasıl günler bekliyor bunu zamanla göreceğiz herhalde.