gönderdiğimiz öğretmenleri katlettiler diye kızdık... halbuki katletsinlerdi, ne vardı sanki? ölen ana baba evladıymış, canmış, gencecikmiş ne farkeder ki? yeter ki kürtler kırılmasın.
gönderdiğimiz iş makinelerini yaktılar diye kızdık... halbki yaksalar ne olacaktı ki? devlet malı nasılsa, haftada altı gün 12 saat çalışıp asgari ücret alanın maaşından kesilen vergiyle alınmış altı üstü. yeter ki kırılmasın kürtler.
yaptırdığımız okullara molotof attılar diye kızdık... atsınlar oysa, nedir ki yani?
askere, polise, memura, insan olan ne varsa hepsine saldırdılar diye, gündüz vatandaş olan gece terörist oluyor diye sinirlendik onlara. günahlarına girmişiz meğer.
ben mesela... urfa'da askerlik yapan kardeşim terörist başının doğum gününde görevdeydi; televizyondan izledim olanları. koca kaldırım taşını söküp kafalarına fırlattılar kardeşimin de içinde olduğu askerlerin. oysa ne olurdu ki kardeşim ölseydi orada, bir kaç kürt stres atarken? hiç işte... canımdan can koparmaya çalışırlarken, ağladım tv karşısında elimden bişey gelmezken. oysa bir tanesi yeter deyip bassaydı tetiğe, insanlıktan bahsede bahsede ağlardı hepsi yıllarca.
ihmal ettik hepsini gerçekten. pkk'ya destek destek veren kürtlere, her fırsatta avazları çıktığınca isyan çıkaranlara sözüm... mağara devrinden beri ihmal edildiğiniz için evcilleşemediniz.
devlet isteyeceksiniz aha dağlar orada, siktir olup gidin. ama adam akıllı birşeyler ile gelecekseniz, tüm dünyanın bildiği misafirperverliğimizi hiç çekinmeden gösteririz.