efenim siyaset adamı değilim; ama bir kaç söz söylemek isterim. bu siyaset olgusu çok lanet birşeydir. medyaya hakim kimse kazanan o'dur. televizyonlarda, gazetelerde siyasi bir olguyu veya siyasetçiyi ilgilendiren bir haber varsa doğruluk payı çok düşüktür. siyaset olayının kompleksliğini anlamak öyle herkesin yapabileceği iş değildir durumuna gelmiştir.
ki kaldıki türkiye şartlarında kim ne derse desin siyasetçi olmak demek namus, şeref, haysiyet, onur, vs. vs. gibi duyguları olmayan adama denir.
(bkz: avrupada siyaset)
örnek vermek gerekirse : şahıslar ve yer olarak net hatırlayamadığım bir hadise.
yer almanyada bir şehir, 2 saatlik elektrik kesintisi olduğu bir günde belediye başkanı çıkıp ben buraya iyi hizmet vermiyorum diyerekten istifayı basmıştır.
böyle birşeyin türkiye'de yaşanırmısını geç bir yerlerde başa gelen adam "bu milleti daha çok nasıl sikerim" diyor.
vel hasıl-i kelam yukarıda her gördüğümüze her duyduğumuza inanmamamız gerektiği vede siyasetçi diye peşinden koşulan her adamın birer oruspu evladı vurgulanmaktadır. akabinde bahsi geçen başlığa gelecek olursak. akp'nin kürtler arasında veyahut başka bir deyişle doğuda tutulmasının sebebi bölgedeki insanların gözünde kötünün iyisi olmasıdır. bu tür bir tespiti kendim bu meselenin göbeği denecek yerde yani diyarbakırda doğmuş çok fazla olmasada orda yaşamış biri olarak söylüyorum. her zaman için objektif olmak gerekir, dışardan üçüncü bir şahıs edasıyla sahip olunan fikir yetmez, birde kendini orda olsaydım, benim başıma gelseydi şeklinde düşünürek olayları yorumlamak gerekir.
vede son söz : gelişmek istiyorsanız değişime inanın efenim. duygularınızla hareket ediniz. halk devlete sahip olmalıdır devlet halka değil.
Vesselam.