yavuz sultan selim'in ridaniye seferine giderken hayrat olarak
muş'ta yaptırdığı çeşmenin üzerinde bulunan bir şiir.
sultan selim giderken yaptırdığı çeşmeyi dönüşte bitap
Vaziyette bulmuş bunun üzerinde aşağıdaki mısraları kendisi
kaleme aldırarak çeşmenin üzerine yazdırmıştır. Şiirin anlamı
1999'da Hasan Pulur'un bir yazısında dile getirilince çeşmenin
üstünde ki kitabe silinmiştir.
kürde fırsat verme ya rab
dehre sultan olmasın
ayağını çarık sıksın
karnı bile doymasın
vur sopayı al haracı
asla iflah olmasın.
vatandasından vazgecmiş bir devletin dogurdugu normal bir durum.
siz eger ite kopuga para yedirip, fazla yemekten asırı buyumus kıcınızı sıgdırabilmek için edinmeye calsıtıgınız bes on villa daha adına, bunyenizde barındırdıgınız koca bir ırkı, koca bir halkı -ustelik kendi tarihinize ihanet ederek- unutmaya calısırsanız yıllarca, sonra da bir baska kahrmanlık hikayesi yaratıp halkı uyutmak için amerika itinin besledigi azılı bi köpeği -ki pkk olarak gecer- baslarına bekçi diye , para saymaktan yeşile boyanmıs kendi ellerinizle koyarsanız; ve o halk orada yıllarca ölüm korkusu, açlık sefalet cekerse, eğitimden uzak buyurse olacagı budur kimse kusura bakmasın.
devlet bunu yaparken, bizim şimdi televizyonlara cıkıp "vay efendim biz soyle ugrastık boyle ugrastık" diyen sevgili aydınlarımız, suan ne yaptıklarını degil zamanında ne yaptıklarını sayarken, doguya uzanamıyorsa en azından batıdaki gençlige sahip cıkmazken, ve koca bir ulkenin halkı parcalara bolunurken, bugun burada ona buna oturdugu yerden bok atan, o cocuklardan rahatsız olan sizler de hiç bir sey yapmadınız. lafa gelince her sey ne ala. kurtler soyle boktan boyle kotu. kötu de olurlar katil de. onları bu hale getiren, evet belki yeri gelince insanlıktan cıkaran sizin o tepenize getirdiginiz it surusunden, dolayısıyla da sizlerden baska kimse degildir.
elbette engel olunmalı, elbette dogal oldugundan hakvermek gibi bi durum soz konusu olamaz.
ama seni de karına kızına tecavuzle tehditler ede ede buyutseler sen de oyle olursun. o bakımdan mutlu edememek falan diye cıkmasın kimse. sen ac kal bakalım, yıllarca egitilme ne kadar mutlu oldugunu gorelim.
sizi bıraksak ya oylece bakalım ne akdar insancıl oluyorsunuz.
Bizat Diyarbakır'da soruyorum insanlara bu soruyu. Barış istiyoruz haklarımızı istiyoruz. Tamam anlaşıldı bazı eksiklikler gerilikler var eywallah. Ama ne istiyorsunuz? Ne olursa bu bölge devletiyle barışacak? Cevap hep muallak.
Devlete öylesine küsmüşler veya küstürülmüşler ki artık devlet ağzıyla kuş tutsa , ki hiç de öyle bir çaba içinde değil, bölge insanını memnun edemez.
başlık altındaki bilimum entrylerden şerefszlerin ne kadar mutsuz olduğunu anladığımız tespit.
Lan şerefsizler dağları bombaladık, niye? evimize kadar girip boğazımızı kesmeyin diye,
köyleri boşalttık, niye? gözü dönmüş "yoldaş" kardeşleriniz ananızı bacınızı sizi öldürmekle tehdit ederek madur etmesinler diye.
Yok neymiş türkler nenesi yaşında kadına copla vurmuş, çocuklara işkence yapmış.
Şerefsiz herif polisi taşlarken öne çocuğu koyup onları sömüren senmisin benmiyim? Çocuklara el bombasını verip sokağa salan senmisin benmiyim? Nenelerini bacılarını karı gibi kuyruğunuz kıstırp saklanırken atıp kaçtığın taşların ardından askerin polisin üzerine salan senmisin benmiyim? bu ülke'de en çok erkeklikten bahseden kesim olmanıza rağmen her olayda yaşlı kadın çocuk demeden karşınızdakiyse yaralayan öldüren tecavüz eden hergün haberlere çıkan, fikirdaşınızsa kullanan hapse yollayan eline sopa molotof v.s tutuşturup polisle çatıştıran sonra da insan hakları diye vızıldayan sen misin benmiyim?
Birde gelmiş burda ekonomik, kültürel sosyal olarak geri bırakılmadan bahsediyorsun. Bu millet bu devlet her türlü hizmeti ve hatta batı illerine verdiği hizmetin 10 katını doğuya verdi. 1990 yılından itibaren açın meclis tutanaklarına bakın açın kanunlara bakın açın uygulamalara bakın, kalkınma planlarına bakın kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelere karşı uygulanan tek bir negatif politika varmı?
Ama sizin kanınızda var nankörlük.
tarım desteklemesi al toprağını işleme parayı cebine koy gez çoluğum çocuğum aç de devlet suçlu olsun, okula göndermemek için çocuğunu türlü yılanlık yap devlet suçlu olsun, devletin gönderdiği bayan öğretmene tecavüz et bayrak direğine as kurşuna diz eğitilmedik kültürel olarak geri kaldık de devlet suçlu olsun. yediğin kaba pisle bu kap pis de devlet suçlu olsun. çocuğunu okula gönder diye kapına gelip yalvaran öğretmeni dövdevlet suçlu olsun.
daha bir ton örnek.
sen ve senin gibi şerefsiz pardon mutsuz kürtler bu nankörlüğü gösterebiliyor burada bu şekilde abuk sabuk hala yazabiliyorsa bilki o'da bu devlet sayesinde.
kürtlerin son zamanlarda taşkınlık yaptıgı yogun olarak hissedilmiştir,
şimdi devlet kürtlere gereken özeni gosteriyor demek yanlış olur, bu adamların karnı aç, iş imkanı yok.
karnı aç olan insanında canına tak ettiği yerde her yol mubah hale gelir.
devlet de cozumu terorle arayan kendi vatandaslarını katledebilen zihniyete arkasını doner boylece garip bi ucurum dogar.
bişey de varki türk - kürt sorunu aracıların işine gelen bi olay olmuştur, silah uyuşturucu kaçakcılığı vs vs.
kürtlere istediklerinin bir türlü verilmemesinden kaynaklanan mutsuzluk hadisesidir. Şimdiye kadar hiçbir devlet kurmamış/kuramamış olan bu ırk, artık birilerinin de gaz vermesiyle "bizim başımız kel mi? biz de devlet olmak istiyoruz" demektedirler. işin kötüsü kurmak istedikleri devlet misak-ı milli sınırları içinde kalmaktadır. Bu nedenle de tepki almaktadırlar.
Ben onların devlet kurmalarından yanayım. Dünya, sultan süleyman'a kalmadığı gibi ne bize ne de onlara kalacaktır. Şu üç günlük dünyada toprak kavgası yapmanın alemi nedir?
Hem devlet kurarlarsa belki büyük şehirlerimizden de giderler, bizi de rahat bırakırlar hiç olmazsa.
Çok mu faşist oldu?
italyan kadına yapılanı duyduğumdan beri aklım başımda değil.
- faruk abi hiç anlamıyorum, yıllar yılı ne yaptıysak kürtleri bir türlü mutlu edemedik neden be abi,neden!
+ allah allah! bir şey eksik kaldı galiba, dur baştan alalım şunu, dağlarını bombaladınız mı?
- evet abi
+ hım, köylerini boşaltıp ateşe verdiniz mi?
- ee evet
+ ee tek tek işkenceden geçirmediniz mi yoksa?
- onu da yaptık be abi
+ e ekonomik, kültürel ve sosyal olarak geri bırakıp,ucuz iş gücü olarak da kullanmuştık diye biliyorum ben?
- hı hı, onu en başında yapmıştık zaten
+ yuh amına koyiim harbi ne memnuniyetsiz teröristlermiş lan bunlar! ben bulamadım valla toparlan, gidip bir de reise soralım o bilir doğrusunu.
Ben Venüslü olsaydım, bana "ne mutlu Marslılara" sözünü söyletselerdi ve tüm hayatımı bu söz çerçevesinde şekillendirselerdi ben mutlu olurdum. Üstelik, "bak biz de aynı haklara sahibiz, biz de ne mutlu Marslılara" diyoruz deselerdi, mutluluktan havalara uçardım! Üstüne bir de eşit haklara sahip olmayı, Venüslülerinde Marslıların da "ne mutlu Marslıyım" diyebilmeleri olarak algılıyorlarsa, mutluluktan ölebilirim. Gerçi ben Güneş Sistemliyim ama misal yani Venüslü olsaydım.
memnun olmayanlar kürtler değil, kürdistan adlı bir ülkenin kurulmasını isteyen emperyalist köpekleridir. ırk adı vermek doğru değildir. asıl istedikleri türkiyeyi bölmek olduğu için ancak bunu başarırlarsa mutlu olurlar. yani hiçbir zaman mutlu olamayacaklar demektir.
türkler, tam bin yıl önce anadoluya, bu köpoğlanların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri yerlerden geldi. ve hala ordalar. aksini iddia eden ya kandırılmıştır ya da kandırmaya çalışıyordur yahult her ikisi de dir.
dikkat edilirse anlaşılacaktır ki, bu tür bölücü bilinçteki namussuz insanların kürtleri savunduklarını, kürtlerin aşğıalandıklarını ve haksızlıklara uğratıldığını iddia ettiklerini görüyoruz. burda sorgulamak istediğim birilerinin haksızlığa uğrayıp uğramadığı değil. eğer ortada bir sorun varsa bu sorunu çözmek için ülkeyi bölmek mi gerekir? bunu sormak istiyorum. eğer öyleyse bir kısım bölücü yandaşı insanın kendilerine benzettiği zencilerin amerikada yerli halkların egemen olduğu bir "imparatorluk" kurmaları gerekmez miydi? peki kendilerinden daha beter olmalarına rağmen -"resmen" köle olmalarına rağmen- haklarına kavuşmadılar mı?
babam iyi adamdır. yıllarca devlete hizmet etti. tam 25 koca sene, aldığı emekli ikramiyesi üstüne biraz birikmişliği olmasa değil ev yapmağa iyi bir daire almağa bile yetmeyecekti. velhasıl kelam inceden rakam da vererek devam edelim, cer çöp birleştirdik 50bin e bir arsa bulduk babama, çok sevindi canım babam. hem ucuzdu bulduğumuz yer hem iyiydi mevkisi.
bilmediğimiz çok şey varmış bu konu da ot parası bok parası, yapı-denetim, proje-mimar, mühendis, usta çırak derken bizim evin arsa haric maliyeti 90bin gün itibariyle. neden mi anlattım bunu?
hemen arka arsayı bir kürt almış. nerelisin dedik; van dedi. yermiyorum ama konuşmasını bilmiyor. dedik kaça aldın arsayı "80bin" dedi. babamın işini sordu sonra babam "ben emekliyim sen?" deyince, bizim ki de van da şeker fabrikasındanemekliyim dedi.
yani babamla eşit gibi abimin birikimi, ama yapacağı ev dükkanlı olacakmış örneğin +10bin maliyet, sonra arsayı bizden 30bin fazlaya almış.
yani bizim 90+50 olan maliyet bu adamda 110+80 şeklinde. yaşları da aynı aşşağı yukarı. kürtleri mutlu etmek nasıl bir şey bilmiyorum bizimle aynı haklara sahiplerken ve aşşağı yukarı aynı koşullarda yaşarlarken. bu van da şeker fabrikasından emekli babam bütün anadoluyu gezdi. daha ne istiyorlar?
ha bir de bodrumda karı kız kesebiliyonuz mu kardeş, - evet. e tamam o zaman.
her vatandaş gibi kürtlere de sağlık, eğitim hakkı sağlanıyormuş, cumhurbaşkanı oluyormus, korucu yapılıp para veriliyormuş, 20 yıldır bütçeden en büyük payı güneydoğu ya yapılan yatırımlar alıyormuş, kürtlerin serbest dolaşım hakkı varmış, mış, mış, mış, mış
şu çarpık, ezberci, kürt halkındam bir böcek gibi bahsedip görüldüğü yerde kafası ezilmesi gerektiğinden bahseden, olmamış savaşları kahramanlık destanı gibi anlatan eğitim sisteminden mi, kürtlerin kadavra olarak kullanıldığı, parası olmayanın tedavi göremediği sağlık sisteminden mi, tüm kültürel haklarından, kimliğinden, düşüncelerinden vazgeçip, asimile olursa mevkii-makam sahibi olabileceğinden mi, maaş, eroin ticareti, kaçakcılık, güç karşılığı sunulan koruculuk sisteminden mi, kimliğinde ki doğum yeri hanesinde yazan şehir dolayısıyla her trafik çevirmesinde aşşağılanan, küçük düşürülen kürt kökenki vatandaşların serbest dolaşım hakkından mı, neden bahsediyorsunuz?
sürekli yaptığınız yatırım geyiklerinden bahsetmeye gerek bile yok. ekonomik etmenler o insanların mutsuzluk nedenlerinden birisi ve belkide en masumu, siz sanıyorsuniz ki şuraya iki fabrika yapsak sorun çözülecek. ( onunda yapıldığı yok ya neyse ) her 100 metreye bi fabrika kurulsada bu sorun ve mutsuzluk var olacaktır onun için bu yatırım - matırım geyiklerini bırakın da sorunun özünü kavrayın öncelikle.
mutsuzluklarının giderilmesi için yapılması gerekenler oturulup tartışılır da, biz herşeyi yaptık onlar mutlu olmuyor, ne kadar doyumsuz insanlar gibisinden söylemler komik kaçıyor.
ha şunu belirtmemekte de fayda var: bu ülkede kürtlerin dışında mutsuz olan türk, laz, çerkez, rum, süryani, alevi, sunni bir çok ırktan, bir çok mezhepten insan var ve bu mutsuzlukların sebebi de bir olduğundan çözümüde ayrı ayrı düşünülemez. yani bölünerek değil, ancak ve ancak birleşerek çözülmesi mümkündür.
içlerinde emperyalist uşağı servet kod adlı hain gibiler bolca bulunduğundan neredeyse imkamsızdır. akrabaları ırak'ta abd ile işbirliği yaparak bir milyona yakın ıraklının katledilmesi suçuna ortak oldular, yüzbinlerce masum sivilin kanı ellerine bulaştı. artık geri dönüş yok. şimdi de emperyalizm asla doymayacak canavarın süslü yalanlarına kanarak abd'nin ortadoğu'da bekçi köpekliğini yapacak bir ülkenin hayalini kuruyorlar. ama ne izmir'den ne de istanbul'dan da vaçgeçmek istemezler. hep bana yine bana edebiyatının, şark kurnazlığının temsilciliğini yapıyorlar. istersen güneydoğu'da kullanılan yüzde 70'e varan kaçak elektiriği bedava yap, üniversitelerde kürt dili enstitüleri aç yine de doymayacaklar.
ırak'ta kdp-kyp, türkiye'de pkk ve dtp. hepsi aynı yolun yolcusu. onları destekleyen kitle de öyle..
yatırım yapma lafı tamamen afaki uydurulmuş, oltadan ibaret bi kavramdır. o kadar yatırım yapıyoruz ama mutlu edemiyoruzcularla, hayır yatırım falan yapmıyorsunuzcular kendilerine atılan bu yem üstünden egemenlerin istediği tartışmayı yapmakta, sisteme en ufak bi halel gelmemektedir. oysa tartışılacak şeyin kendisi yatırım yapma hadisesidir.
yatırım? ne demek lan bu.. diyelim ki işadamları oralarda fabrikalar falan açtılar. ne fabrikası olacak bunlar. başka yerlerde neden açmıyorlar? madem bu kadar sanayileşme yolunda adımlarımız var neden ülkenin batısı fabrikalarla dolu değil? uydurma kavram no bir.
hadi fabrikalar, iş alanları kuruldu diyelim. hangi işadamının birinci motivasyonu kar değil de istihdamdır? yani oraya yatırım niyetine kurulacak zamazingoların tek işlevi herkese iş sağlamak mı olacaktır? kapitalizm, yedek işsiz ordusu olmadan yürüyemez lafı yalan mıdır? e yine neden ülkenin batısında işsizlik var o zaman diye soramaz mıyız? işadamı maksimum kar elde etmek için minimum sayıda insan çalıştırmak istemeyecek midir? işsizliğe en ufak bi çözüm nasıl gelecektir iş adamı oraya yatırım yaptığında.. uydurma kavram no iki.
ayrıca tamamen vasıfsız işçi dolu oralar. tahsil yok, bilgi yok, kültür yok. nasıl istihdam edeceksiniz ki bu insanları. hadi özel sektör oraya yatırım yapsın gibisinden tarihin en absürd ve salak lafını atabildiğimizi ve yatırımı direkt sosyal devletten beklediğimizi farzedelim, ee, yine de tek amacı istihdam olan bi devlet bile bu insanları nasıl istihdam edecek ki.. üç.
ayrıca hala ve hala insanların sadece ekonomik sıkıntılar yüzünden sadece isyan ettikleri önyargısından da kurtulamadık. tamam illa ki önemli bi etken ama tek etken değil ki.. batı tarafındaki insanlarımız neden isyan etmiyorlarmış.. e iyi de bi yanlışı başka bi yanlışla savunmak olmuyor mu bu? etsinler kardeşim, şu sisteme isyan etmemek, boyun eğmek ne zamandan beri savunulur bi fikir oldu. ha elbette ki batıda yaşayanın etnik bi terör örgütü kuracağı yok -zaten kendisini türk addediyor, nasıl kursun böyle bi örgüt- ama sol fikirleri benimseyip sistemi daha adilleştirmek, sömürülmeye karşı gelebilmek için sisteme karşı mücadele etmek gibi pratikler geliştirebilir (aman mücadele dedim diye bunu hemen terör eylemleriyle özdeşleştirmeyin, kimse gidip bi yerlerde bomba patlatsın demiyoruz, bin türlü mücadele şekli var) ama batıdaki insanlarımız sol fikirlere tükürüğünü bile harcamayıp sömürülmeye hiç karşı çıkmıyorlar diye kürtlere onları örnek göstermek de saçmalığın daniskasıdır.
kürt nüfus da sol fikirlere düşman genellikle. ama yaşadıkları sıkıntıların kökeninin etnik temelleri olduğuna inandırılmaları ve milliyetçi fikirler benimsetilip terör örgütüne kazandırılmaları nispeten kolay oluyor. neyse bu uzun konudur kesiyorum.
sonuç, kürtleri gerçekten memnun mu etmek istiyorsunuz. yatırım falan değildir ilk dert, demokratikleşmedir. kaldı ki bunu becerebildiğimiz gün sadece kürtler mi memnun olacak.. bütün türkiye nüfusu memnun kalacaktır emin olun.
kürtleri memnun etmek için sadece diyarbakır'a yatırım yapmanın yeterli olmadığının göstergesidir. diğer iller de diyarbakır kadar yatırım alsa istanbulumuz izmirimiz ankaramız da geriye dönüş ile rahatlayacaktır halbuki.
evet gerçekten böyle bir konu üzerinde konuşmak gerekmektedir zira yıllardır süre gelen bir "devlet yapsın" mantığı vardır ki fıkralara bile konu olmuştur.
hoş iktidar yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte "bedava elektrik" gibi fikirler öne sürmektedir lakin yine mutlu olmayacaklardır, en çok kaçak elektriği kullanan bölgedir en nihayetinde güneydoğu anadolu bölgesi.
ayrıca kürtler gibi genellemeler kullanmakta yanlıştır, elbet ülkesini seven; olduğu gibi kabul eden vatansever kürtlerde mevcuttur; en azından olmalıdır.
önce dilini yasakla, sonra kültürünü engelle bunlar yetmezmiş gibi köyleri yak. doğuya yatırım yapılmasını engelle bunun yanısıra oradaki fabrikaları kapat. birde utanmadan kürtleri mutlu edilmiyor diye boş boş konuş. sen kendini ne sanıyorsun ki kürtleri mutlu edemiyorum diye konuşuyorsun diye sorarlar adama. çok sinirlendim lan sözlük. neden bizi bir formata bağlayıp sınırlıyorsun ki. neyse benim gibi düşünenler zaten beni anladılar daha fazla uzatmaya gerek yok.
elden gelen herşeyi yapıp onların mutlu olmaması veya asla mutlu olmayacakları kabul edememe durumudur.
onları mutlu etmek için yapılacak en önemli şey; amerikanın ve aponun defalarca dediği gibi kürtlerle masaya oturmaktır. tabii ki yüce başbakan tayyip zamanında silahı bırak masaya gel çağrısını dillendirmiştir/yapmıştır kendilerine.
memnun olmadıklarını gördükçe yazmak istiyorum. kürtlerle sınırlanmadan, bir insan mutsuz ise bunun için kendinde pay aramalıdır. elindekiyle yetinmeyi bilirsen, eğer sana yetiyor da artıyorsa bencilliği bırakıp etrafını da düşünürsen, emanete hıyanet etmezsen, nankör davranmazsan senden mutlusu olmaz. sadece sen değil, etrafındakiler de mutlu olur.
özele indirip, döndürüp dolaştırıp yine işi kürt sorununa getirirsek, doğu ve güneydoğu'nun yanına mecburen büyükşehirlerin varoşlarını da eklemek mecburiyetindeyiz. fakat, bu bölgelere baktığımızda sadece kürt olarak görürsek, "onların" istediğini vermiş oluruz, bilinçaltına "kürdistan" kazınır ve kendini bilinçlendirmiş olan gençlerimiz dahi bu yalana inanır. ( mesela, rusya, baskıcı dönemde türkistan'a "orta asya" diyordu ve türkistan gibi kelimeleri yasaklıyordu. ilk başta tek bir ülke, tek bir bölge olan türkistan, çin baskısındaki doğu türkistan'la birlikte, altı farklı bölgeye ayrıldı. özbekistan türkleri bile sürgündeki ahıska türklerini istemedi. tabii bu istememezlik, "küresel çeteyi" de ilgilendiren derin bir mevzu.)
kürtlere geri dönecek olursak, bu mutsuzluğun temellerini, şeyh sait'te, said-i kürdi'de, apo'da, zana'da..vs. aramalıdır. neresinden bakarsanız bakın, bu kürt liderlerinin (!) emperyalizme hizmet ettiği bilinen gerçeklerdir. bugün, sınırın öteki tarafında, abd gölgesinde, kürtler'in türkmenlere yaptığı resmi soykırım ve zulüm bunun bir diğer kanıtıdır. ermeni tehcirinde, kürt aşiretlerinin, topraklarında yabancı istemeyip de yaptıkları ve bunun açtığı güncel uluslararası sorunlar bunun bir diğer kanıtıdır.
yakın tarihteki göçler sonrası varoşlarda kürtlerin, kürt mahallelerinde birbirine destek vererek "dağdan gelip bağdakini kovması", kürt mafyasının oluşması ** bunun büyükşehirlerdeki kanıtlarıdır.
klasik bir örnek vermek gerekirse, "sizi cumhurbaşkanı bile yaptık, daha niye mutsuzsunuz?"* bahsi geçen kişi de, sorunun bir diğer kanıtıdır, o ayrı.
kürtçülüğe verilen tavizler, onlarla el sıkışmaya, hatta masaya oturmaya kadar vardı. bu tavizler, çoğunluğu kırmızı-sarı-yeşil renkler giyip miting yapan, nevruz bayramımızda sevgi pıtırcığı olan, topstar apo posteri açan, çatapat oynayan kürtlere ulaşmamışsa sorun kimdedir?
ben de güneydoğuluyum. ben de mutsuzum lan. ben de mutsuzum. benimle hep alay ettiler "doğulu" diye, ben yine de utanmadım toprağımdan. merhemimiz olsa başımızdakilere süreceğiz de merhem alacak param bile yok. ben kendime yardım edemiyorum. sana nasıl yardım edeyim? deli etme adamı. akıllı ol, smeagol, akıllı!
"oysa bak onlara kendi adımızı bile verdik, en ufak bi bencillik duygusu gütmeden dilimizi kullanmaları için teşvik ettik, başıbozuk yaşamamaları için başlarındaki ağalara destek verdik, mülkiyet hisleri kuvvetlenip de birbirleriyle çatışmasınlar diye toprakları ağalara tahsis ettik, toprak reformu gibisinden bozguncu fikirlerin başını ezdik, köy enstitülerine girip gomünüst çıkmalarını engelledik, evlerinden kovup büyük şehirlere yolladık ki bakış açıları gelişsin dedik, herhangi bi tazminat da vermedik ki büyük şehirlerde sıfırdan hayatlarını kazanmaya çalışıp olgunlaşsınlar dedik ama yine de yaranamadık" diye devam edebilecek cümle.
terör varken -ki hala var- devlete ihanetin bedeli on beş gün gözaltı, teröriste ise ölümdür. bu yüzden orada bu korkuyu yaşamış onca kürt dostumun gözlerinin içine bakıp "vatana millete karşı olacağına şerefinle öl" diyen ben, sadece "taraf" olmadıklarını bilsem ve elimde bunu durduracak kudret bulunsa, bırak kürdü-türkü lazı-çerkezi; insanları en büyük ortak paydada toplar, en büyük kümeye dahil ederdim sınıf ayrımcılığı olmadan. ama böyle bir küme yok. islam vardı, osmanlı uyguladı; başarılı oldu. şimdi ise öcü...
mesele sadece kürt sorunu olsaydı bir hal çaresine bakılır mıydı?
en alasından.
istedikleri olursa kimin işine gelir?
bizim gelmez, onların da gelmez. doğuda hyde park ilan etmek hayal.
(#3225349)
tanım: bir yüzyıllık kürt mutsuzluğu sorunu. çikolatayla alakası yok. hayır...
kürtlerin tarihine bakılacak olursa hep başka ırkların kurdukları devletlerde azınlık olarak yaşamışlardır. başkalarının egemenliğini kabul ederek kendi varlıklarını egemenliklerini kabul ettiği devletten aldıklarıyla sürdürmüşlerdir. (türkiye cumhuriyeti için düşünürsek) bu kişileri mutlu edememekten yakınıyoruz. yakınmamalıyız. suç tamamiyle bizde ve son 30 yıllık siyasilerimizdedir.
pkk'nın çıkış yıllarında yurt geneline bir göz gezdirirseniz karadenizin,içanadolunun, akdenizin ilçe ve köylerinin doğu ve güneydoğu'nun ilçe ve köylerinden çok da fazla gelişmiş olmadığını gözlemlersiniz. bugün en gelişmemiş illeri istanbula verdikleri göçle değerlendirecek olursak bunun başını içanadolu ve karadeniz bölgesi çeker. gerek içanadolu gerekse karadeniz bölgesinin insanları varlıklarını idame ettirebilmek için devletten birşeyler bekleme yerine kendileri birşey yapma yolunu tercih etmişlerdir. asla felsefeleri "devlet versin" olmamıştır. devlet vermeyince devlete isyan etme yoluna da gidilmemiştir.
şimdi diyorlar ki doğu geri kalmış. doğu geri kalmışsa bunun en büyük sorumlusu pkk'dır. sen o yıllarda pkk diye bir örgüte destek vermeseydin, devletin atadığı öğretmenleri öldürmeseydin, doktorları ilçende huzurla yaşatsaydın, yollara mayın döşemeseydin, devletin gündüz diktiği odun telefon direklerini gece ateşe vermeseydin...vs bugün doğu ve güneydoğu ne bir memur için sürgün yeri, ne de zorunlu hizmet alanı olacaktı.
ayrıca son 20 yılda verilen tavizler göstermiştir ki bunun arkası kesilmiyor. ne verdiğinle memnun edebiliyorsun ne de sukuneti sağlayabiliyorsun. başbakan çıktı kuzey ırak sınırötesi operasyonundan sonra güneydoğuya bilmem kaç milyar ödenek ayırıyoruz diye paket açıkladı. ondan kısa bir süre sonra ne oldu? nevruzda türk bayrağı indirildi, apo'nun doğum gününde vilayetler savaş alanına çevrildi. demek ki vermekle olmuyormuş. mutluluk ayrı bir kavram. mutluluk snırsız isteklerde değil, yetinebilmeyi başarabilmekte yatıyormuş.