ankara üniversitesi hukuk fakültesinde insan hakları dersi veren prof. dr. anıl çeçen isimli beyefendinin kürt sorunu ile ilgili naçizane(!) önerileri. profesörümüz diyorki;
- kürtlere doğum kontrolü getirilsin.
- gösterilere füze atılsın.
ya arkadaş her boku anladım da niye 1945 lerden kalma demeçler veriyor yurdum insanı anlamış değilim.tamam sevmiyorsun anladık karşısın anladık ta niye siklenmeyen demeçler veriliyor.bu adamlara böyle demeçler versin diye para mı veriliyor anlamış değilim.
gayet yerinde tespitler yapmış profesördür, helal olsundur. yazının başlığını değilde tamamını okuyanlar, ne demek istedimi daha iyi anlayacaklardır. şimdi profesör ne demiş ona bir bakalım; "neden bugün türklere yönelik bir doğum kontrolü yapılırken doğu anadolu'da yoksul kürtlerin 10 tane çocuğu var? ben araştırdım. baktım ki, dünya bankası fonlarından bunlara para yardımı yapılıyor. burada bir plan var" adam haksız mı? normal hayat standartlarında yaşayan bir insan en fazla 3-4 hadi bilemedin 5 çocuğa bakabilir. güneydoğu'da adamın hem geliri yok, hem 20 tane çocuk yapıyor, sonra da diyor ki devlet bize bakmıyor. yahu kardeşim senin etin ne budun ne, neden 20 tane çocuk yapıyorsun? ama bunu kimse sorgulamıyor. sonra o çocukların bir kısmı pkk'ya gidiyor, bir kısmı kapkaçcı, gaspçı yada tecavüzcü olup büyük şehirlerde masum insanların canına kastediyor. o çocuklar masum, fakat onları doğuran anaya babayı eğitmezsen, doğum kontrolü uygulamassan, bu ülkenin şimdi olduğu gibi vidası gevşer.
başka birşeyler daha söylüyor profesör, aynen metinden alıyorum; "güneydoğu'da yaşanan teröre biz artık normal koşullarda insan hakları açısından bakamayız. sürekli silahlı çatışmalar, sürekli zarar var. bu çerçevede de biz artık insan hakları sözleşmesi'nin getirdiği temel haklar çerçevesinde konuyu değerlendirme noktasında değiliz. 'vur gerilla vur' sözlerinin arttığını görüyoruz. diğer yandan bölgedeki belediyelerin bir araya gelerek bölgesel belediyeler birliği yapılanmasına gittiğini görüyoruz. eğer türkiye cumhuriyeti devleti devletse, devlet olduğunu bilecek. çünkü bir devlet ya vardır ya yoktur. varsa egemenliğini kullanır, yoksa başka devlet modelleri devreye girer. güneydoğu'da yaşanan terörü o zaman bir savaş öncesi dönem olarak görmek ve bu çerçevede, savaş hukukunun yani cenevre'de imzalanan protokolleri gündeme getirmek zorundayız. yani bölgeyle ilgili olarak yapılmayan bir şeyi öneriyorum." profesör aslında diyor ki; güneydoğu'da pkk senin askerini, doktorunu, öğretmenini, kundaktaki bebeklerini 30 yıldır katlediyor; sen 30 senedir devlet olarak uyuyorsan, siyasilerin bu sorunu çözmek yerine sorundan oy anlamında kazanç sağlamak içini sorunu çözmüyorsa, afedersin ama ben böyle devlete tükürürüm arkadaş. adamlar canları isteyince senin şehirlerinin göbeğinde masum insanları öldürüyorlar, köşeye sıkışınca demokrasi, insan hakkı gibi kavramlarla seni uyutuyorlar, meclisine giriyorlar. bir devlet ya vardır ya yoktur diyor profesör. şimdi soruyorum size, güneydoğu'da tam anlamıyla devlet otoritesi var mı yok mu? eğer var diyorsan, seni vicdanınla baş başa bırakıyorum. ama yok diyorsan, orada başka bir şey var demektir. işte t.c nin topraklarında devletin olmadığı yerde başka bir kuruluş yada örgüt varsa, ve sen devlet olarak, türkiye cumhuriyeti anayasasına göre devletin karış karış her toprağını korumakla ve vatandaşlarının can güvenliğini sağlamakla görevliysen, güneydoğu'da artık gerekeni yapmak zorundasın, oradaki insanların ve dolayısıyla tüm türkiye'nin can güvenliği için, profesör'ün de dediği gibi savaş hukuku kuralları çerçevesinde olayı çözmek zorundasın.
