saçmalamış sıçmış ama yinede cevap verme gereği duydum kürtler her devirde taşıdığı kanın özelliği yapmıştır işte onlardan bir kaçı.
Amiral Sir. F. Derobeck'in Lord Curzon'a yazdığı 26 Mart 1920 tarihli
gizli rapor:
- Kürdistan Türkiye'den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermenilerle
Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. istanbul'daki Kürt Kulübü Başkanı
Said Abdül Kadir ve Paris'teki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir...
(Kraliyet Belgeleri, sayfa 49, belge 33. ingiliz Belgelerinde Türkiye,
Erol Ulubelen, çağdaş Yay. s. 257)
Damat Ferit Paşanın Kürtleri Mustafa Kemal'e karşı kullanma planı
bugün yabancı yazarlarca da yazılmaktadır. (Kurtuluş Savaşı ile ilgili
ingiliz Belgeleri, Gotthard, Jaeschke, TTK Yay. s.145). Lozan Barış
Anlaşması görüşmeleri sırasında ingiliz Delegasyonu Başkanı Lord
Curzon'un bağımsız bir Kürt devletinin en ateşli savunucularından biri
olduğu tutanaklarla bellidir. (Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar ve
Belgeler, SBF Yay. s. 348 vd)
Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunu Ermeni ve Kürtlere bırakan
Sevr anlaşmasını Kürtler adına imzalayan da ingiliz Entelligence
Service'nin emrimizdedir dediği ingiliz maşası Şerif Paşadır.
Bugün üzerindeki gizlilik kalkan Kraliyet belgeleri ingiliz
hükümetinin Kurtuluş Savaşı öncesinde Doğu'da bir Kürt devleti kurmak
amacı ile Kürt ileri gelenleri ile ilişki kurduklarını, hiçbir yoruma gerek
bıraktırmayacak biçimde ortaya koymaktadır. 1919 Temmuz ayının 10.
günü istanbul'-dan 1437 no ile Lord Curzon'a çekilen gizli telgrafta,
Kürtlerin ingiliz mandası istedikleri, bölgeye gönderilen Binbaşı Noel'in
Kürt ajanları ile görüşeceği yazılmaktadır. (ingiliz Belgelerinde Atatürk,
Bilal Şimşir, TTK Yay. s. 39) ingiliz Kraliyet Orduları Karadeniz
Kuvvetleri Kurmay Başkanlığının yazdığı raporda da Kürt devletinden
söz edilmektedir. (Şimşir, s. 336)
Daha birçok ingiliz gizli belgesi ingiliz Kürt ilişkisine ışık
tutmaktadır.
ilginçtir; Koçgiri isyanı olarak bilinen ayrımcı ve eylemli kalkışma,
Mustafa Kemal önderliğindeki ulusal güçlerin emperyalist devletlere
karşı savaştığı 1921 yılında sahneye konmuştur. 1925 Şubatı'nda patlak
veren Şeyh Sait isyanı ise Türkiye ingiltere arasında Musul üzerinde
görüşmeler sürerken sahnelenmiştir. 1927-1930 yılları arasındaki Ağrı
ayaklanmasına öncülük eden Xwebun adlı ayrımcı örgütün Ermeni
desteği ile kurulduğu, bu ayrımcı güçlerin kendi yayınlarında açıkça
yazılmıştır. (Özgürlük Yolu, Nisan 1977, s. 30) 1936-38 arasındaki
Dersim Olayı da -ilginç bir rastlantı- Atatürk'ün Doğudaki toprak
ağalığını kaldırma amacıyla toprak reformu hazırlıklarına giriştiği
günlere denk düşmüştür.
Koçkiri isyanı olarak bilinen ayrımcı kalkışma Mustafa Kemalin
kapitalist emperyalizme karşı örgütlü halk gücüyle savaş verdiği 1921
yılında sahnelenmiştir. Amaç Kuvvayı Milliyeyi sırtından
hançerlemektir. 1925 Şubatında başlatılan Şeyh Sait isyanı Türkiye
ile ingiltere arasında Musul sorunu hakkında görüşmelerin sürdüğü
günlere denk düşürülmüştür. Amaç Musulun Türkiyeden koparılıp
alınmasıdır. 192730 yılları arasındaki Ağrı ayaklanmasına öncülük eden,
Xwebudun örgütü Ermenilerce desteklenmektedir. 1936-38 yılları
arasındaki Dersim isyanı Atatürkün Doğu ve Güneydoğu Anadoluda
toprak ağalığını kaldırmak için hazırlıklar yaptığı günlere rastlamaktadır.
Amaç Doğu ve Güneydoğudaki feodal ayrıcalıkları korumaktır.
içişleri Bakanı Şükrü Kaya, Mecliste yaptığı
konuşmada bu eylemlerden ötürü Fransayı açıkça suçlamış ve çetelerin
nasıl hazırlandıkları konusunda uluslararası bir inceleme yapılmasını
istemiştir.
Aynı günlerde hükümet, Tuncelide ıslahat programı uygulamaya
karar vermişti. Bayındırlık hizmetleri sırasında, bölgeye okullar ve yollar
yapılıyordu. Ayaklanma bu sırada altı aşiret tarafından başlatıldı.
Ayaklanmada din duyguları yine ön plandaydı.
Laiklik ilkesinin siyaset sahnesinde bu olaylar yaşanırken
benimsenmiş olması, herhalde bir rastlantı değildi.
ingiliz Dışişleri Bakanlığı Arşivinden 30 Haziran 1930 gün ve 298
sayılı gizli belgeye kısaca göz atalım:
Bu gizli yazı, irandan Sir. Oliveden A. Handersona gönderilmiş.
Yazıda, Ruben Paşa adındaki bir Ermeninin Kürtlere silah sağladığı
bildiriliyor. (F.O. 424/273, P: 7, No: 11)
Aynı yazıda, irannın Kürt ayaklanmacılarına yardım sağladığı da
yazılıyor.
Cumhuriyet döneminde 1924 yılındaki Nasturi ve 1925 yılındaki
Şeyh Said isyanından 1937-38 yılları arasındaki Dersim isyanına
kadar on sekiz tane isyan yaşanmış.
Bunlar sırasıyla: 1924 Nasturi... 1925 Şeyh Said... 1925 Reçkotan...
1925-37 Sason... 1926 1. Ağrı... 1926 Koçuşağı... 1927 Mutki... 1927 2.
Ağrı... 1927 Bicar... 1929 Asi Resul... 1929 Tendürük... 1930 Savur...
1930 Zeylan... 1930 Oramar... 1930 3. Ağrı... 1930 Pülümür
osmanlı-safevi savaşında osmanlılar sahip olduğu toplar sayesinde savaşı rahatlıkla kazanmıştır. ayrıca sayısal olarak üstünlüğü sabittir. çaldıran muharebesinden önce osmanlı sınırları içerisinde kürtler yaşamıyordu. dünya savaşı sırasında doğu cephesinde osmanlı ordusu savaşmıştır. ekim devrimi olmasa savaş rusların lehine geçmişti. kürtler ise cephenin daha güneyinde yaşamaktaydı. ermeni sürgünü sonrası boşalan van, ığdır, kars, ağrı ve ardahan taraflarına kürtler yerleşmiştir.
ırkçıların cevap veremediği ve bu yüzden kudurduğu gerçeklerdir.bilgisi olmayan fikri varmış gibi davrananların yanıt veremediği hakikattir.zaten hakikat karşısında inkar edip kendini rezil etmek yerine susmak daha mantıklıdır.
Çaldıran savaşında Osmanlı güçleri Safevilerin 3 katıydı ve osmanlı savaşı götüyle kazandı.
Doğu cephesi dediğin Kafkasya cephesindeyse Ruslar zaten sarıkamıştan sonra kesin zaferi ellerinde tutuyordu. Kürtler Ruslar'ı falan tuttu zannediyorsan git tedavi ol.