konunun spesifik olmasından dolayı yerine göre haklı yerine göre haksız kadındır.
şöyle ki;
-eğer bir kadın kendi isteği dışında gebe kalmışsa, alçakca bir şekilde tecavüze uğramışsa ya da daha değişik nedenleri varsa bebeği aldırabilir, bu onun hakkıdır elinden alınamaz.
-eğer bir kadın kendi isteğiyle olan bir ilişki sonucu hamile kalmışsa gebeliğin ilk 4 haftası bebeği aldırabilir, bu onun hakkıdır.
-eğer bir kadın kendi isteğiyle hamile kalmış, gebeliği zamanında sonlandırmamış ve iş işten geçtikten sonra bebeği aldırmaya kalkmışsa bu onun hakkı değildir. çünkü bu durumda "insan" sıfatını en az senin benim gibi hakeden bir canlının hayatını sonlandırarak kasıtlı cinayet işleme durumu vardır.
işin içine siyaset karıştırıp aşağılık fikirleri salyalar saçarak etrafa saçmaya gerek yok. herşeyin bir usülü vardır. bu son tartışmalarda hem hükümet hem de muhalifler yerden göğe kadar haksızdırlar tartışmayı radikal boyutlara taşıdıkları için.
Avrupa insan Hakları Sözleşmesinde, insan Hakları Evrensel Bildirisinde yaşama hakkı doğum ile başlamaktadır. Ancak ana rahmine düşen bebekte doğacağına göre onu kürtaj ile öldürme bu bebeğin yaşama hakkına ihlal olmaz mı? Hayati tehlikeler dışında bir gebeliğin sonlandırılması, yaşayan bir insanın öldürülmesinden farkı yoktur. Çünkü ikisininde kalbi var atıyor ve yaşıyorlar. Sadece yaşadıkları çevre farklı. Bu bağlamda bakacak olursak anne karnındaki bebeği ucuz gerekçelerle aldırmak cinayetten başka bir şeye girmez. Ancak kürtaj konusunu siyasi bir araç olarak kullanmak toplumsal düzen bakımından olumlu bir davranış değildir.
Çünkü kürtaj yasağı geldiğinde günümüz toplumu evlilik dışı ilişkilerin fazlalaştığı ya da sosyal roller nedeniyle çocuğun istenmediği bir toplum olduğundan bebeğin yaşama hakkını bu şekilde verme insanları yasa dışı yollara itecektir. Buna nazaran sosyal çevre olanaklarını geliştirip, istenmeyen gebeliklerin azalması için bilinçlendirme çabaları yapılmalıdır.