devletin ceberutluğu ile alakalı olan baskıcılıktır.
öncelikle kürtaj ile başlayalım, zira bu aralar pek revaçta. kürtaj, aslında sinir sistemi ve nöronları oturmadığı için teknik olarak yaşayan bir organizma sayılamayacak bir yumurta-sperm birleşiminin canlılık özelliği kazanmadan vücuttan atılmasıdır. bu konuya cinayet diyen kişiler vakti zamanında recm ettikleri kadınları ya da idama mahkum ettikleri insanları varlıktan saymıyorlar sanırım. artı olarak, iyi peki, bu fetüsler ve embriyolar canlı olsun, neden bunlar nüfus sayımında sayılmaz?
cevabı gayet basit, 10 haftalık; varlığı tıp bilimi olmasa belirlenmesi çok zor olan bir organizma canlı değildir de o yüzden.
canlılık belirtisi olmadığı için de nüfusta sayılmaması normaldir. peki, kürtaj neden yasaklanmamalıdır? birincisi, kadının kendi bedeninden henüz ayrılmadığı için kadın bedeninin bir parçasıdır ve bir kadının böbreğini satması nasıl sikinizde değilse, bu da sikinizde olmamalı. yani, bu tamamen kadına ait bir karardır.
en kötü sonuca gelince, kürtajı yasaklayan bir devlet aygıtı militarist ve baskıcı yönleri kendisine yol gösterici seçen bir aygıtıdır, çavuşesku romanyası gibi beyin gücüne ya da kol gücüne dayalı bir halk oluşturmaktır amacı, geleceğin einstein'ı falan hikaye anlayacağınız. ortaya çıkacaklar, geleceğin kalifiye köleleri ve askerleri olacağı için bu en çok şişko kapitalistlerin ve devletin işine yarayacaktır. bir devlette kendi varlığını insanların ve bireyin varlığından üstün tuttuğu için bu hiç kimsenin işine gelemez, gelmemeli. eğer geliyor ise zaten işimiz bitmiş demektir. zira zaten ceberut bir aygıt olan devlet bu sayede doğmamış fetüs üzerinde bile kontrol sağlayarak totaliterliğin yolunu iyice açacaktır.
yani anlayacağınız dille, bastırılacağız ve sindirileceğiz.
