prezervatif kullanmayı akıl edemeyenlerin, kalitesiz prezervatif kullananların işlemek zorunda kaldıkları bir çeşit cinayet. Çok erken evrede daha hücre iken yapılırsa değildir.
edit: hücre değil zigot. aklıma şimdi geldi.
dünyada her gün binlerce insan devletlerin, çıkarları için ölüyor önce bunu durdurun kürtaja destek verilsin demiyoruz ama insanı yaşat. dünyaya gelecek insanın hiç bir güvencesi yok sorun burda.
Koskoca 300 milyonluk dunyanin en guclu ulkesnin baskanin/baskanlarinin dilinden dusurmedigi onemli bir konu. Amerikada abortion uzun yillardan beri hep tartisilan bir konudur. Republican olanlar kurtaja karsidir, hattta gecen sene Ohio yadan gelen bir musteri benzin istasyonuna "Do you sell condoms?" diyerek sasirtmistir. Akabinde, ben prezervatif satan insanlarla is yapmiyorum diyerek beni sasirtti. Sonuc olarak bu konular konusulacak tartisilacak konuslar. Ey Turkiyede yasayan Turk insani kafanizi kumdan cikartin. Herkez ayni fikirde olmaz. Bu bu kadar basit! Basbakan farkli dusunuyorsa, sizin farkli dusunmeniz normal. Hepimiz ayni degiliz. Birakin artik insanlari dusunceleri ile yargilamayi. Empati yapin,dost olun dusman olmayin.
beyinlerine kürtaj yapanların yasaklamaya çalıştığı bir kadın hakkıdır.Kadınları ilgilendiren bir konu için alınan kararları erkeklerin vermesi de ironi bir durumdur.spontane gelişen bu durum bir gündemi değiştirme stratejisi olmakla birlikte , imam ve ordusunun gücünün ne kadar arttığını da göstermiştir.Artık bu ülke yaşanılmaz olmuştur.Ha diyeceksiniz ki siktir git , merak etmeyin sikip gideceğiz.
açıkçası iğrenç bir şeydir. siyasi görüşten bağımsız bakacaksın olaya.
o kadar çok doğum kontrol yöntemi var, az değil abi. haplar var, prezervatifler var, spiraller var, fitiller var en kötü ihtimal takvim yöntemi var. bu kadar şey varken, sen nasıl korunamıyorsun? üşenmekten mi? nedir yani olayın? korunmasız ilişkiye girdikten sonra aga bu davetsiz misafir diyemezsin. belli ki davet etmişsin sen.
yasaklanmasın. yasaklanırsa iyice boku çıkar, merdiven altlarında zaten yapılırdı şimdi daha da artar. ama iğrenç bir şey hakikaten. vicdan sahibi kimse yaptırmaz.
Dr. Bernard N. Natonson kürtajın uygulanış safhalarını bir filme çektirip yorumladı: ” Kürtajın yapılma safhaları hassas aletler ve
ultrasonla filme çekildi. Kürtajı yapan evli olmayan genç bir doktordu. iki ayrı kürtaj kliniğinde çalışıyordu ve 10.000 ‘e yakın kürtaj yapmıştı.
Kendisinden filmin editörü olmasını istedik.kabul etti. Filmi seyretti, editör oldu ama odadan çıktıktan sonra bir daha kürtaj yapmadı . Kamerayla çekim yapacak kadın da özel olarak seçilmişti. Bu kadın kürtajı şiddetle savunan bir feministti.
Ancak kendi eliyle görüntüldiği filmi seyrettikten sonra kürtajla ilgili konularda hiçbir tartışmaya katılmadı. filmde önce bebek ana rahminde rahatça hareket ederken görüntüleniyor.Kürtajı yapan kişi rahme müdahele ettiği zaman çocuk bir an dona kalıyor.
Müdahelenin aksi istikametine, rahmin diğer tarafına doğru kaçmaya çalışıyor.Kalp atışları 140′tan 200′e çıkıyor.Kürtaj yapan kişi çocuğu ararken çocuğun dehşetle ağzını açtığını görüyorsunuz. Sonra kürtaj yapan el ona doğru uzanıyor, çocuğun ağzı öylesine açılıyor ki , çığlık atışını filmde görebiliyorsunuz.
Kürtaj yapan kişi onu başından tutuyor ve başını vücudundan ayırıyor. 12 haftalık bebekten geriye birkaç doku artığı kalıyor.
Bu değişiklik kürtaj çeşitlerinden sadece birisidir.Kürtaj yapanlar anestezi uzmanı arasında gizli bir dil vardır.
Baş bir numara olmak üzere çocuğun vücudu numaralandırılıyor. Anestezi uzmanı kürtajı yapana soruyor:’1 numara çıktı mı?Bitirdik mi?’ Kürtajı yapan ya da olmayı kabul eden insanlar acaba bir hayatı katlettiklerinin farkındalar mı?”
Kürtajı hikayesinin satırlarını bile okurken insan ürperdiği halde nasıl olur da hissettiği , yaşadığı bir şeyden dehşete kapılmıyor ve korkmuyor?Aslında iş bununla da kalmıyor, insanoğlu vahşetini bir kürtajdan arta kalan ceninlerin kullnaımıyla sergiliyor. Nitekim kozmetik firmalarının ürünlerine kürtajla alınmış bebeklerin ceninleri kullanılıyor. Başta Fransa’da kullanılmak üzere birçok 3. dünya üleksinden getirilen kürtajla alınmış bebeklerin kozmetik firmlarına satıldığı bildirliyor. bunun delili olarak da ABD ve Avrupa’da kamyonlar dolusu ceninin ele geçirilmesi gösteriliyor.
kozmetik sanayinin imparatoriçesi yahudi asıllı Helena Rubinstein’in ürünlerinin reklamlarında ”cildin gen ve yaşayan hücrelelerle” güzelleştiği belirtliyor.Gel gör ki , bu ürünlerin yapımında kullanılan COLLOGEN adlı maddenin ceninden elde edildiği ya bilinmiyor ya da bilinmezlikten geliniyor ve zavallı güzellik düşkünü insanlarda ciltlerinin güzelliği için kullandıkları kozmetik ürünlerinin mayasında , katledilen bir hayatın var olduğunun farkında bile değiller. yoksa aksi olarak ”Vahşetle güzellik olmaz”düsturundan çok mu uzaklar?
Dünya bu vahşette yüzerken Türkiye geri kalır mı? Araştırmalar Türkiye’nin gizli cenin cenneti olduğunu ortaya koymuştur.Nitekim Türkiye’nin en büyük doğum hastanesi olan ismi bizde saklı kadın hastanesinde çalışan üst düzey bir yetkili kürtajla alınan ceninlerin kozmetik firmalarına satıldığını söylüyor. Adının açıklanmasınıistemeyen yetkili kozmetik firmalarının kürtaj yapılan bütün hastanlere eleman gönderdiğine dikkat çekerek bu elemanların ceninleri satın alma işlemini son derece gizli yürüttüklerini ve bu ticaretten hastanelrden hayli yüklü gelir de elde ettiğini kaydediyor
bazı zekası düşük insanlar tarafından " yasaklanmayaak yia sadeçe süreyi kısaltaçaklar" diye savunulmaya çalışılır. zaten hamilelik 4 haftadan önçe öğrenilmiyor.
Rahimdeki doktorların tabiriyle hücre yığınının kafası kolları ve ayaklarını kesip sonra bu parçaları tek tek çıkartılması olayıdır. bence tecavüz dışındaki olaylarda yapılmaması gerekir. Çünkü ALLAH CC çocuğu rızkı ile gönderirmiş.
hükümetin acilen elini eteğini çekmesi gereken mayın tarlası. bir cinayettir kürtaj. serbest bırakılsa da yasaklansa da eninde sonunda isteyen anne adayının rahatlıkla yapabileceğini devlet büyüklerine birilerinin acilen anlatması gerekiyor. bu işlemin sağlıksız bir ortamda gerçekleştirilmesinin ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağını da...
kürtaj yaptırmanın önemi ve ehemmiyeti ile ilgilenmiyorum bu durum ak partiye ciddi oy kaybettirir.
kürtajın savunulması zaten düşünülemez. sadece zorunlu durumlarda önünde durmamak vardır ki mantıklı olan budur.
hükümetin koz olarak kullanmasının yanlış olduğu, yasaklanması durumunda anne adayının merdiven altı, sağlıksız yollara başvurması kaçınılmaz olacak dahası parası olan yurt dışında kürtaj yaptırırken maddi durumu olmayan kadınların intihar etmeleri, ailesi tarafından infaz edilmesi olasıdır.
tecavüz durumları vardır ki ülkenin bakanının çıkıp '' tecavüze uğrayan doğursun devlet bakar'' söyleminden sonra içimizi rahatlatmıştır.
kürtaj bazı hallerde bir zorunluluktur. bu haller , sadece tecavüz ya da anne sağlığını tehdit etmesinden ibaret değildir. bunlara , gebe olduğu öğrenildiği anda töre kurbanı adayı olacak olan gencecik kızları da dahil etmek gerekir. bilinci , duyguları , anıları , sevdikleri , hayalleri olan yetişkin bir insanı öldürmek , süründürmek , intihara sürüklemek canice değil midir ? en katı şeriat kanunlarını bile getirseniz , dindar bir nesil de yetiştirseniz , gayri meşru ilişkileri önleyemezsiniz. önlenilmesi de gerekmiyor zaten. o ayrı konu . istenmeyen gebelikleri kesinlikle önleyemezsiniz . eşyanın tabiatı gibi bişeydir bu .
burda kürtaj insanlık dışıdır, cinayettir diye öttürüp duranlar, doğacak bebeğe "gayri meşru" , "veled i zina" , "piç" derler. o "piç"in anasına da takmadıkları lakap, etmedikleri küfür kalmaz. hayatı hem o çocuğa hem anasına zehir zıkkım ederler. o çok hassas vijdanları bebek doğduktan sonra işlemez. desteği geçtim, köstek olmak için adeta yarışırlar.
çoğu kadın kendisinden ziyade, bebeğini düşündüğü için bunu yapar. onun geleceğini mahvetmek istemez.
her şeyden önce işin bu kısmına dikkat edilmesi gerekir; her birey gibi kadın da kendi bedeni üzerinde koşulsuz hak sahibidir ve istenmeyen bir gebelik durumunda yasal sınırlarla belirlenmiş süre dahilinde her kadın bu hakkını kullanabilmelidir.
elbette ki bu kadınların bilinçsiz cinsel ilişkiler neticesinde defalarca hamile kalıp defalarca kürtaj yaptırması demek değil. zaten kürtaj denen olgunun kadın üstünde nasıl bir fiziksel ve psikolojik yıkıma yol açtığı ortada. herhangi bir kadın bireyin bu seçeneği gerçekten mecbur kalmadıkça tercih edeceğini düşünmek en basit tabiriyle haksızlık olur.
kadınlara yasalarla tanınmış olan, ve uğrunda savaşılması gereken bir haktır.
evlenmeden sevişmek gunah, evlenmeden elele tutuşmak da gunah, içki içmek günah, komşun aç açıkken yemekleri hüpletmek zaten dinden çıkma sebebi, sigara içmek mekruh, milletin karısına kızına hallenmek günah, faiz haram... bu gunahların enaz birini hergün mutlaka işleyen yurdum erkeğinin yine suçu kadınlara atmak için geliştirdiği kurtaj cinayettir söylemine konu olan başlık.
önce uçkuruna sahip çık sonra kurtajı zorunlu olarak yaptıran kadını suçla derler adama!
