kürt açılımında son durum

entry6 galeri0
    ?.
  1. Açılım, açılım ne açılımmış be. Akan kana dur diyecek açılım. Anaların gözyaşlarını dindirecek açılım. Halkları kardeşliğe eriştirecek açılım. Hiçbirini yapabildi mi açılım. Açılım lafı geçtiğinden beri, uygulamalar yapıldığından beri türkler ve türklerin arasındaki mesafe şimdiye kadar olmadığı kadar açıldı. Gerildikçe gerildi. Gözlerimizin önünde çok kötü yaşanabilecek günlerin kuluçka evresi yaşanıyor ama kaçımız farkındayız.

    Bu ülkede 100'er şehitler verildiği günlerde bile kürtler-ötekiler diye bir ayrım yapılmadı, meclise hadep-hep v.b. geldiğinde bile konvoylar taşlanmadı. Öteki taraftan bakılınca... Gösteriler oldu. Ama hiç bir zaman üzerine pkk'lı elbisesi giydirilip parti konvoylarına çocuklar alınıp insanlar kışkırtılmadı, otobüsler zaman zaman yakıldı; ama içinde 17 yaşında bir kız bırakılıp ardından yanışı seyredilmedi. Karakollara saldırıldı, ama şehrin ortasındakilere değil. Molotof kokteylleri ve havai fişeklerle değil.

    Hiç bir zaman insanlar "Hele siz bizim oraya gelin, biz sizin ananızı belliyeceğiz" diye tehdit edilmedi parti ileri gelenlerince. Ne oluyor ki? Sözde açılım yapılıyor. Birbiri ardınca şimdiye kadar adı bile anılmamış, yapılması hayallerde ve belki de kabuslarda olabilecek açılımlar yapılıyor. ismi değiştirilen yerlerin eski isimlerine geri dönmesi kararlaştırılıyor, PKK militanlarının dağlardan inmesi için af hazırlanıyor, dağlarda taşlarda yazılı "türk" kelimelerinin silinmesine, okul girişlerinde söylenen "andımız" da "türk'üm" kelimesi geçtiği için söylenmemesine karar veriliyor. Devlet kürtçe tv kanalı açarken, özel yayın yapabilecek kürtçe tv ve radyolara da serbestlik tanıyacağını açıklıyor. PKK militanları dağlardan inip ülkede kahramanlar gibi karşılanıyor, miting alanlarında eller sallanıyor, "ankara'ya da istanbul'a da gideceğiz " demeçleri veriliyor basın toplantılarında. Bütün bunlar şimdiye kadar horlandığını iddia eden, ezildiğini söyleyen, dışlandığını savunan (haklı oldukları alanlar da vardır) kesimin mutlu olmasını sağlayacak gelişmeler iken her geçen gün bir başka gerginliğe sahne oluyor türkiye. PKK'nın ilk silahlı eylemi için festivaller düzenlenirken, örgütün kuruluş tarihine de ayrı bir eğlence tertipleniyor.
    Apo'nun suriye'den çıkış tarihi, apo'nun yakalanış tarihi, apo'nun imralı'ya gittiği tarih eylemlere sebep oluyor ki bu abartılı tarihler önceleri yoktu.

    Haberlerde neler görüyoruz... Birbiriyle kucaklaşan insanlar mı? Kürtler ve türkler arasındaki ilişkiler en gergin günlerini yaşıyorlar belki de. Karakollara molotof kokteylli saldırılar düzenleniyor. Belediye otobüsleri yakılıyor, polis araçları taşlanıyor, polisler taşlanıyor. Halka ekmek vermek için kurulan büfe bile yakılıyor. Yok etme, zarar verme üzerine kurulmuş bir eylem. Polis havaya ateş açıyor. Göz yaşartıcı gazlar ve sıkılan tazyikli sular. Ama günün birinde bu cenderenin içinde birisi belindeki silahı ateşleyecek. Belki de atılan molotoflardan biri üzerine düşecek ya da yakınına, bir arkadaşına, halktan birine zarar verecek belki. Önemli değil. o silah kılıfından çıkıp tetik çekildiğinde ve çıkan kurşun ilk canını aldığı zaman yeni bir dönem başlayacak belki de... Bu ülkede dur ihtarına uymadığı için bile 50'ye yakın insanın vurulduğu, bir kısmının öldürüldüğü unutulup bu ırkçılıkla bağdaşlaştırılacak. Şimdiye kadar temsil ettiği kesime " eylemlerde sakin olun" demeyen parti ileri gelenleri bu sefer daha da kışkırtacaklar. Öyle ya, bu kanın dökülmesi için az mı uğraştılar... Az mı kullandılar molotofları sallayan adamların önünde ufacık ufacık çocukları ? Beklenen an zaten bu andı. Belki polisi tutuklanacak, belki olmayacak ama bu olay bilinçli bir saldırı olarak nitelendirilip daha beter eylemlerde bulunulacak. Bir gün, başka masum insanlarının da canının yandığı bir gün, birilerinin canına tak diyecek ve sonunda halklar birbirine girecek.

    Adım adım buraya doğru çekiliyoruz. bir iç savaşa doğru. Birbiri ile toslaşmaya hazırlanan koçlar gibiyiz... Oysa etrafımızda kurttan aslan, ayıdan çakala kadar tüm etoburlardan oluşan bir çember ağzından salyalar akıta akıta seyrediyor artan gerilimi. Yumurta çürük belli. Ama hayır, bunu anlamamız için illa ki yememiz lazım...
    3 ...
  2. ?.
  3. Aradan geçen süre zarfında neler oldu:
    - Öcalan'ın hücresi 12 metrekareden 6 metrekareye indi diye yapılan gösteriler tavan yaptı. Polis arabaları yakıldı, içinde yolcu bulunan belediye otobüsleri taşlandı. Dükkanlar yağmalandı, camları kırıldı.
    - Adalet bakanlığı öcalan'ın hücresinin resimlerini basına dağıtmak zorunda kaldı. Anlaşıldı ki hücre 12 metrekareden 6 metrekareye inmemiş. 11,98 metrekareden 11,80 metrekareye inmiş. Ama DTP'liler resimleri dağıtılan hücrenin Öcalan'ın hücresi olduğunu nereden bilelim diye buna da itiraz ettiler. Hükümetten ya da meclisten hiç kimse "Avukatlarına sorun" diyemedi. Kafaları çok karışık olmalı.
    - Diyarbakır Belediye başkanı da Apo'nun hücresini protesto edenlere ve hükümeti tehdit edenlere katıldı. Bir belediye başkanının görevi bir terör örgütü liderinin hapishane koşullarını mı değiştirmektir. Buna da kimse bir şey demedi. Çünkü artık DTP'li her ismin PKK'yla özdeş hale geldiğine inanılıyor.
    - DTP'den birileri "Biz Türk'lerin istiklal marşı'nı söylemek istemiyoruz" da dedi. Nihayet bu da oldu. neredeyse kendi topraklarımızda işgalci konumuna gireceğiz. Sanki başka bir ülkeyi işgal etmiş gibiyiz. içinde etnik kökene ait tek bir dize dahi bulunmayan istiklal marşı bile eleştirildi ve istenmedi.
    - Ve nihayet yapılan eylemlerde ilk "can kaybı" yaşandı. Diyarbakır'daki eylemlerde Dicle Üniversitesi öğrencisi 23 yaşındaki Aydın erdem'in ateşli silahla vurularak öldüğü belirtildi.
    - DTP van milletvekili Fatma Kurtalan da hükümeti yarı tehdit edip uyararak " Demokratik bir süreçten bahsediyorsanız her şeyden önce onunla görüşeceksiniz demiştik. Her şeyden önce şunu anlamaları gerekir. Kendileri de bir ara söylemişti. 29. isyan demişti. O zaman 29. isyanın lideri kimse onunla görüşmek zorundalar. 29. isyanın lideri sayın Öcalan'dır." dedi. Hükümetten bu sözlere de belirgin bir tepki gelmedi.
    - Anayasa mahkemesi yaşanan tüm gelişmelerin ardından DTP hakkında kapatma davası açtı. DTP'li vekiller partilerinin kapatılması halinde sine-i millete dönecekleri yönünde yeni bir tehditte bulundular. Bu sayıda vekilin istifa etmesi yeni bir seçim kararını da beraberinde getirir. Akparti hükümetinin ülkede iç savaş çıkma arifesinde hala askerlere ve ergenekona takmalarının ardından umudumuz da bu yönde. DTP kapatılsın, vekiller istifa etsin ve erken seçim olsun!
    - Tüm bu gelişmelerin içinde sesi çıkmayan en dikkat çekici kurum Türk Silahlı Kuvvetleri. Haklarında cuntacı, darbeci davalarının gırla sürdüğü ortamda sessiz sessiz duruyorlar. Korktular da mı sindiler, yoksa fırtına öncesi sessizlik mi anlaşılmıyor.
    - Ve son dakika... Belediye otobüsünün içinde iken molotoflu saldırıya maruz kalan 17 yaşındaki Serap eser hastanede hayatını kaybetti. insanların türk bayraklarını açmaları faşistlik ama gencecik bir kızın bindiği otobüsün içinde yakılması demokratik hak arama özgürlüğü bu ülkede. Mazlum kim, faşist kim? herşey çok karışık.
    Adım adım iç savaşa gidiyorduk. Artık koşar adım gidiyoruz. Önümüzde sudan örneği varken bu nasıl salaklıktır anlamak mümkün değil.
    2 ...
  4. ?.
  5. bir kilo altın, bir tabanca ve bir kaç şarjör mermi alıp kimsenin bilmediği zula bir yere gömme vaktinin yaklaştığını gösteren
    durumdur.

    (bkz: nolur nolmaz)
    0 ...
  6. ?.
  7. Açılım tam gaz gidiyor. Son entry'den beri neler neler oldu. hiç biri iyi gelişmeler değil ne yazık ki.
    Tokat reşadiye'de Pkk tarafından atılan pusu sonucu 7 askerimiz şehit düştü. iktidar önceleri bunun açılım sürecini sabote etmek için yapılmış bir eylem olduğunu iddia etti. Ahmet Türk ise partisinin kapatılma davası aşamasında şiddetin hiç bir şeklini tasvip etmediklerini ve bunu yapanları kim olursa olsun kınadıklarını belirten bir demeç verdi. Olaydan 2 gün sonra 1o.12.2009'da olayı PKK üstlendi ve olayın vuku bulduğu yöredeki bir grubun kendi insiyatifleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini kamuoyuna duyurdu. Eyleme gerekçe olarak da son günlerde yaşanan gerilimli günleri, Diyarbakır'da ölen üniversiteli eylemciyi ve elbette olmazsa olmaz Apo'nun hapishane koşullarının iyileştirilmemesini gösterdi. Ahmet Altan'dan olaydan yana yaşadığı hayalkırıklığını belli eden güzel bir yazı geldi. Benzerlerinin de gelmesi muhtemeldir.

    11.12.2009'da Anayasa Mahkemesi tarafından DTP kapatıldı. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un milletvekilleri düşürülürken DTP içindeki en sivri isim olan Emine Ayna'ya dokunulamadı. Zira bir DTP'den bir milletvekilinin daha vekilliği düşürülecek olan araseçime gidilme ihtimali olacaktı. DTP'nin kapatılması olayları dindirecek mi dindirmeyecek mi belirsiz ama onlara tanınan insiyatif ülke üzerinde ne birey olarak, ne de kurum olarak hiç bir kimseye tanınmadı. Ahmet Türk'ün "PKK'ya terörist örgüt diyemeyiz.", "PKK'yı kınarsak etkimiz kalmaz." ve ilan edilen yalancı ateşkes için örgüte teşekkür ettiğinden; Aysel Tuğluk'un öcalan'dan sayın diye bahsetmesi, "Halen dağlarda kardeşlerimiz yaşamlarını kaybediyor" demesinden; Nurettin Demirtaş gibi örgüt yöneticiliği yapmış birinin DTP'nin başkanı olması, genel başkan yardımcısı Sedat Yurttaş'ın roj tv'de bir programa çıkarak Apo'yu övmesi, Siirt eski belediye başkanı Murat Avcı'nın "Bu ordu bu ülkede Kürdistan'da döktüğü kanın hesabını vermek zorundadır." , Ceylanpınar ilçe yönetim kurulu üyesi Abdülkadir Fırat'In PKk talimatıyla halkı kepenk kapatmaya zorlamak, Yine Ceylanpınar'da DTP ilçe başkanı Mehmet Salih Sağlam'ın kepenk kapatmayan halkı tehdit etmesi; DTP Van il yöneticisi Hatice Adıbelli'nin PKK'ya eleman gönderirken yakalanması, Yine Van ili yönetici ibrahim Sungur'un "TC bilsin ki yüzlerce, binlerce şehit versek de bu yoldan dönmeyeceğiz" demesi, DTP Şırnak il başkanı izzet Belge'Nin "Liderimizi sapasağlam görmedikçe bu eylemler devam edecek" demesi gibi çıkışları; kısacası Pkk ile aralarına hiç bir çizgi çekmemeleri, çekmek bir yana net bir şekilde onların siyasi kolu gibi davranmaları sonucu anayasa mahkemesi partiyi kapatma kararı aldı.

    DTP yetkilileri adeta parti kapansın diye normalin çok üstünde bir efor sarfettiler. Bu çabaları karşılıksız kalmadı. Türkiye, üzerinde akışı gerçekleşen bir pembe dizi'nin hem oyuncu hem de seyirci bölümünde yer aldı. Artık tarih bu açılımı, "Açılım fiyaskosu" diye yadedecek.

    Anayasa mahkemesi'nin aldığı kapatma kararının ardından tüm dtp milletvekilleri parlamento çekildiğini açıklayıp, sine i millete dönmenin hazırlıklarını yapmaya başladı. Ama bu kararı alsalar bile milletvekilliklerinin düşürülmesi yine de AKP ve CHP'li vekillerin onaylanması sonucu netlik kazanacak.

    98 DTP'li belediye başkanı bir araya gelerek Öcalan'ın cezasını evde çekmesi yönünde görüş bildirdiler.
    1 ...
  8. ?.
  9. oyuna gelmeyeceğiz diye oyuna gelmeye devam ediyoruz.
    istanbul'da DTP'li 200 kişilik bir grup partinin kapatılmasını protesto eden bir açıklamanın ardından etrafa molotof kokteylleri atarak protestoya başladılar. Yollardaki öp konteynerlarını devirdi. Sokak üzerinde penceresinde Türk bayrağı olan Kemalpaşalılar kahvehanesinin bütün camlarını indiren grup, sokaktaki park halindeki 8 araca da büyük hasar verdi. Çevreye ve mallarına zarar verildiğini gören sokak sakinleri grubu da ellerine geçirdikleri balta, beyzbol sopası ve satırlarla bu grubu kovalamaya başladı. Göstericileri kovalayan grubun içinde ellerinde tabanca olup bunu göstericilere yöneltenler olduğu görüldü. Kimsenin burnu kanamadı. Bu sefer... Ama olaylar bu hızda gelişmeye devam ederse o beyzbol sopaları birinin kafasında kırılacak, o balta ya da satır birilerinin bir yerlerini koparacak. Bunun kim olduğu ve hangi tarafta olduğu önemli değil. Çünkü kan yeniden akarsa son olmayacak. Ne yazık ki emniyet kuvvetleri belli ki başlarındakilerin emirleri doğrultusunda olaylara müdehale etmekte oldukça yetersiz kalıyorlar. Onların bu yetersizlikleri PKK taraftarlarını yaptıklarının daha fazlasını yapmaları konusunda cesaretlendirmekten başka bir işe yaramadı şimdiye kadar.

    Avrupa Birliği'ne şirin görüneceğiz diye evlerine ülkesinin bayrağını asanların bu ülkeye düşman olanlarca cezalandırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Ya malı ya canı tehlikeye giriyor.

    Bu gibi eylemleri düzenleyen DTP neden kapatıldığı konusunda azıcık ta olsa özeleştiri yapıyor mu acaba merak ediyorum. Bugün istanbul ili esbaşkanı Mustafa Avcı önderliğinde açılan eylem sonrası yaralanan hatta ölen olsa vicdanı rahat olacak mıydı? Bu olaylardan sonra kendileri hariç herkesi suçlamaya devam mı edeceklerdi? Ama hepsinden önemlisi, DTP ve bunların kuyruğuna takılanlar, bu eylemler, bu taşkınlıklar, bu zarar verme olaylarından sonra yaptıkları mücadeleye nasıl bir fayda kattıklarını düşünüyorlar acaba? Sıradan birinin arabasını taşlayarak, sokaklardaki kamu mallarına zarar vererek neyi düzeltiyorlar ? Yazık gerçekten...

    Görünen o ki, DTP kapatılmasına rağmen PKK ile aynı çizgide yürümekten kendini alıkoyamayacak. Bizim için yazılan rolü oynamaya devam ediyoruz. Hükümetimiz TSK ile olan kan davasını sürdüredursun ülkede iç savaş çıkma alametleri görünüyor kimsenin umurunda değil.
    1 ...
  10. ?.
  11. Şu başlık altına gönül ister ki 15 günde bir entry girelim ama bu kadar berbat bir durumda mümkün değil artık.
    Muş'un Bulanık ilçesinde tabii ki yine DTP'nin ilçe binası önünde basın açıklaması yapacağını söyleyen grup çevredeki araçlara ve işyerlerine karşı taşlı saldırı başlattı. Polisin olayların büyümesini engellemek için kayıtsız kalması ise bu sefer olayların tamamen büyümesine neden oldu. Dükkanının ve aracının tahrip edildiğini gören bir kişi kaleşnikof silahı ile göstericilerin üzerine ateş açar ve iki kişi ölür, 7 kişi yaralanır. iyi de bunun böyle olacağı belli değil mi? kardeşlik, demokratik hak arama özgürlüğü bir diğerinin iş yerine ya da aracına zarar vermekle mi başlar? insanları dolduruşa getirerek bu olaylara neden olanlar ne düşünüyorlar şimdi peki. Son derece mutludurlar emin olun. Çünkü artık bu olaylar tırmanır. Dinmez ve ülke yeni bir kaosa sürüklenir. Bu tiplerde zaten bu ortamda beslenen asalaklardır. Onlar için kimin öldürdüğü, kimin öldüğü önemli değildir. Nitekim, Mardin'de de bir canlı bomba kendini patlatamadan yakalanıyor. Ama patlattığı da olacaktır. Acilen olağanüstü hal ilan edilip olayların daha da büyüyüp Türk - Kürt savaşına dönüşmesine izin vermemek gerekir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük