tipleme değil tiptir o. ayrıca madem kendini kitap eleştirisi yapabilecek yücelikte hissediyorsun. o zaman tiyatroyu ve görsel sanatları da yalamış yutmuşsundur sen şimdi. "tipleme"nin edebiyatın değil, görsel sanatların bir unsuru olduğu ilahisini çoktan okumuşssundur. o yüce klavyenle ancak kendi gönlünün peygamberi olursun. sabahattin ali ise uğruna hayatını verdiği eserlerlden bri olan kürk mantolu madonna ile hayal bile edemeyeceğin cümlelerle resim yapıp insanlara gösterebilir. bir eskiz eksiği gibi sözlükten aşağıya süzülmeye mahkum yüceliğinle kaybolup giderken kürk mantolu madonna hiç bilmediğin, hissedemeyeceğin "tip"lerce okunmaya devam eder.
popüler kültürün kurbanı olmuş kişidir. şimdi ben kürk mantolu madonna kitabını küçük görsem, bir silmarillion ile kıyaslayıp "bu ne ak" desem ki diyorum, gelen eksilerin haddi hesabı olmaz. alın kinyas ve kayra'ya da giydireyim: çok boktan bir kitap. şimdi düşünmeli ben burada ne gibi bir yanlış, ne gibi bir kötülük yaptım? ırkçılık yapmadım. siyaset yapmadım. din tartışmadım. sadece silmarillion gibi üst düzey kitaplar varken kürk mantolu madonna gibi popüler kültür oyuncağı alt düzey aşk romanlarını küçümsedim. bu yüzden başka sözlüklerde akıl kelimesiyle bile yanyana kullanmanın akla hakaret olacağı biri bile oldum. popüler kültür işte. dünyanın en tehlikeli silahı. dinden de, siyasetten de tehlikeli, bilen yok.