kuresel isinmanin insancil yonleri

entry1 galeri0
    1.
  1. insanlık tarihinin başlangıcı daha doğrusu bildiğimiz insan tarihi buzullardaki insanlarla başlar

    Bu bilgi şunu gösteriyor ki küresel ısınmanın sonuçları kısmi” büyük felaket” olmaktan “armageddon” haline dönmediği sürece ,şu andaki haline kıyasla ne kadar anti insancıl olursa olsun ;yeryüzü ve insan (uygulanabilirliği açısından) neslini korumada diğer varlıklara kıyasla daha başarılı(atıl) bir pozisyondadır.

    Evrimsel sürecin ve seleksiyonların insan türünü geliştirmesinin ve daha dayanıklı nesilleri koruyup seçmesinin yanı sıra ;diğer canlılardan ayrı olarak geleceğimizi düşünüp -planlayıp – (değiştirme noktasında) diğer canlılardan üstünlüklerimiz var.

    kimi toplumbilimcilerin -hatta popüler diye söyleyelim Hitler’in de -görüşleri doğrultusunda doğanın uyguladığı “üstün nesil sürdürme politikası”na katkıda bulunma ve oyunu “doğanın kuralları ile oynama”nın insan neslinin devamı için daha makul olduğu gibi görüşler de vardır elbette ama bu nokta apayrı bir makale konusudur.

    Çeşitli görüşlerde olduğu üzere “büyükçene(küresel) bir organizma” olarak düşünüldüğünde veya “denge halini koruma içgüdüsüne sahip bir madde yığını” olarak dahi kabul edersek dünyanın kendi varlığını koruma doğrultusunda çeşitli mekanizmaları vardır. Lokal çapta etkileri kısa sürede ve etkin(gözlenebilecek bir halde) gözüken bu mekanizmaları küresel boyutta; (insan neslinin doğrudan algılayabileceğinin üzerinde) uzun zaman dilimlerinde gerçekleştirdiğini biliyoruz. Yani en azından şimdiye kadar öyleydi.

    Bunun ,insanın dünyaya etkilerinin, daha aktif olduğu ve teknoloji ile beraber hayati hatalar yapma yetisine kavuştuğumuz son yüzyılda ve önümüzdeki yıllarda dünya çapında büyük değişimleri ve hızlı bir şekilde gerçekleşen reaksiyonlar ı-bunu bir şans olarak da görüyorum – ne yazık ki görebileceğimizi zannediyorum.

    insanların kendi elleriyle, boyutça küçümsenebilecek hallerde olmalarına karşın, (etki kabiliyeti açısından)üstün bir varlıkmışçasına küre halinde dünyaya zarar verebileceklerini fark ettikleri bir çağda yaşıyoruz. Atmosferdeki karbondioksit gazlarının birikimi sonucunda güneş ışınlarının daha fazla tutulması, bunun sonucunda buzulların eriyerek su seviyelerinde değişiklikler oluşması hatta tüm bunların beraberinde kutuplardaki buzların erimesi ile kuvvetli olan ve geniş bir alanda olduğundan azımsanamayacak ölçüde önemli yanısıtıcı beyaz örtü yerine absorbe özelliği kuvvetli kahverengi toprağın alması ve yeryüzünün daha fazla enerji emmesi…. işte bu gibi sonuçları verecek nedenleri sergileyen insanoğlu dünyanın dengesinde oynamalara sebep olabilmiştir. Belki kaçınılmaz olan bir süreci hızlandırmaktan başka bir başarıya sahip olmayan insanoğlu için kısmen bir felakete neden olabilecek bu durum genel çerçevede insan neslinin sürdürülebilirliği için doğrudan bir engel teşkil etmeyecek hatta yeniden dengelenen nüfus için pozitif etkiler yaratacaktır.

    insan neslinin artışı ve yiyeceklerdeki artış kimi toplumbilimcilerin ve bilim adamlarının da üzerinde durduğu geometrik insan artışına rağmen aritmetik yiyecek artışının tezahürü şu an belirgin olmasa da en nihayetinde insan nesli de (en azından nicelik bakımından) bir doymuşluk sınırına ulaşacaktır.

    Hayvanlarda ve diğer canlılarda yapılan mikro deneylerden ayrı olarak makro boyutta ve büyük göstergeler olarak devletlerin ve ulusların gerçekleştirdiği savaşlar da bu olaylara güzel birer örnek gösterir. Elbette hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde olduğu gibi veya insanlık tarihinde de görüldüğü üzere bu dengesizlik halinden kurtuluş için savaştan ayrı olarak göç, doğum oranın azaltılması gibi düzenleyici faktörleri de unutmamak gerek. Elbette bu şekillerde veya başka yollarla insan nüfusunun dengelenecek olması mutlak bir gerçektir. Bu gerçekten yola çıkarak küresel ısınma sonucunda (bugünkü denge tanımına göre) bozulan dünyanın dengesi, daha geniş çerçevede bir “denge” haline geldiği vakit şüphesiz insan nesli bu hali ile uyum sağlayamayacaktır. Umulur ki tümü ile yok olmasın.bu temenninin yanında inancım da o yönde ki buzullarda yaşamaya adapte olabilmiş insanoğlu bu durumu da uyum sağlayacaktır. Yukarda bahsettiğim üzere bilinen insanlık tarihinin başlangıcında tahmin edilen koşullarda yaşayan insanları örnek göstererek daha farklı bir dünyada da -bugünkü insan neslinden çok küçük bir bölümü dahi olsa- insanların olacağı umudunu taşıyorum.

    Yukarıdaki insan olmanın verdiği özelliklerimizden dolayı duygularımıza hitap eden birkaç öncül hariç tutulursa kimi insanların veya benzer coğrafyada yaşayan insanların dolayısı ile nesillerinin yok olacağı aşikar.Bu aşamada önemli olan noktalardan biri de bu süreç sonunda hayatta kalabilen ve neslini sürdürebilen insanların seçilimidir.

    Bu önemli bir tartışma konusudur. Hatta devlet politikalarında dahi gizli veya aşikar yer etmesi gereken ve şu an dahi tartışılması zaruri bir konu bence. Yeni dünyada toprak su ve kullanılabilir kaynaklar, tarımsal alan ,şimdikinden farklı ve çok büyük olasılıkla daha az olacak. Kıtlıklar ve dolayısı ile savaşlar ve nihayet insan neslinde hızlı ve keskin nicelikçe düşüşler yaşanacaktır. Bu düşüşler sona erdiğinde kalacak nesil neye göre ayrılmış olacak. işte büyük soru bu bence. Savaşların galibi olan devletin vatandaşları mı, parası çok olan dünya ahalisi mi yoksa seçilmiş olduğunu iddia eden bir soy ve destekçileri mi. Bu bahsedilen olay çok uçuk ve uzakta gözükse dahi uzakta olmamakla beraber şu an dahi düşünülüp üzerinde çalışılması gereken ve bunun için zamanı gelmiş ve geçmekte olan bir olgudur. Dünya insanların da ihtiyacı olduğu üzere kendini dengeliyor. Muhtemelen insan neslini de kaynaklar açısından daha dengeli ve kabul edilebilir seviyeye çekecektir. Toplumsal olarak pozitif ama kısıtlı sürede yaşayan insan nüfusu açısından felaket kabul edilebilecek bir hediye vermeye yaklaşıyor dünyamız. Kansız devrim olmaz gibi zararlı bir düsturu kabul etmiş gibi gözüküyor bu düşünceyi taşıyanları barındıran dünya …
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük