1 ocak günü istanbul'da neredeyse t-shirt ile gezecektim. inanılır gibi değil! normalde şu anda buz gibi bir soğuk ve bembeyaz bir istanbul yaşamamız gerekirdi.
2020 yılı dünyada bütün zamanların (son 140 yıl kayıt altında) en sıcak 2. Yılı oldu (1. 2016). işin daha korkunç tarafı en sıcak 10 yılın da son 16 yıl içerisinde olması ve son 6 yılın tamamının da ilk 10'da olması.
Ocak ayı gibi kış ortası bir ayda istanbul'da baraj doluluk oranları %19'lara kadar indi (geçmiş yılların üçte biri)
Sivas'ta bütün zamanların (son 91 yıl kayıt altında) en yüksek Ocak ayı sıcaklığı kaydedildi. Daha önce 14.6 derece olan rekor 12 ocak günü 18.4 ile 1-2 derece de değil, tam 3.8 derece yükselmiş oldu.
Konya ve ısparta sınırlarındaki Beyşehir gölü'nün kışın ortasında, daha birkaç gün önce 50 metre çekildiği bildirildi.
bununla ilgili haberlerde sembol haline gelmiş olan daracık bir buz parçasının üzerindeki kutup ayısı dile gelse "bu sadece benim değil, sizin de meseleniz" diyecektir.
senelerce öğretmenler derste anlattı anlattı. önlem almaya çalışalım dedik. ama işte geldi o günler. kişisel değil toplumsal bilinçle bir şeyler yapmak lazımdı. sadece benim deodorant kullanmayı bırakmamın faydası olmaz. büyük bir plan yapılmalı hayata geçirmek zorunlu olmalı.
Tüm insanlık olarak el ele tabiatın doğanın sonunda içine ettik dünya kaynakları artık insan oğlu için yetersiz çünkü dünya nüfusu hayvan gibi artmakta egzoz salınımları sanayi atıkları ve daha birçok faktör bizleri bu günlere getirdi başta fransa amerika çin almanya gibi ülkelerin bunda rolü çok büyük siz zannediyormusunuzki bu ülkelerin sanayi vs gibi atıkları yada benzeri şeyleri doğaya bırakmama üzerine bazı projelere kafa yorduğunu umurlarında bile değil emin olun ama tabii tabiatın bu umursamazlığa’da yanıtı çok sert olucaktır en basit istanbul’un iklimi gitgide bildiğin tropikalleşiyor yakın bir gelicekte belki mevsimsel olarak ne anormalliklere tanıklık edicez hele hele bu yaz ben baraj doluluk oranlarınıda düşününce cümbüşü hayal bile edemiyorum insanoğlu gerçekten bir kanser türü hayvanlar kadar bile doğaya tabiata sahip çıkamadık . Sonuç olarak doğanın insanlığa ihtiyacı olmayabilir fakat insanlığın doğaya ihtiyacı var.
Yaparsa danimarkalılar yapar bu kadar yeşilci başka bir toplum var mıdır bilmiyorum.
Karbon atıklarının petrol sahalarına taşınmasının yanı sıra dünyayı daha da yeşillendirmek, elektrikli araçların sayısını arttırmak, yenilebilir enerji kaynaklarını ağırlık vermek, bahsedilen projeden daha basit ve sonuç elde etmenin daha kolay olacağını düşünüyorum.
yaşadığımız dönemde bizler için ciddi bir zararı yoktur. sanki şu anki dünyayı güzel bir şekilde teslim almışız gibi bırakacağımız dünyayı mı dert edeceğiz, gelecek nesil düşünsün bize ne?
Kuzey Kutbu küresel ortalamadan 3, 4 kat daha hızlı ısınıyor.
Norveç Kutup Enstitüsü'nde deniz buzu bilimcisi Mats Granskog buna kendi gözleriyle tanıklık ettiğini söylüyor: "Bundan belki de 20 yıl önce oraya gittiğimde, ağır ve kalın çok fazla buz kütlesi vardı. Günümüzdeyse bazı seneler üzerinde çalışacak bir buz parçası, bir buz kütlesi bulmakta zorlanıyoruz. Durum, geçtiğimiz on yıllar içinde dramatik bir şekilde değişti."
eskiden çok konusu geçerdi ciddiye almazdık. artık etkisini hissetmeye başladık. aşırı sıcak havalara arapça isimler konularak geçiştirilmeye çalışılıyor ama dünya madmax benzeri kaos ortamına doğru ilerliyor bence. işin kötüsü, bu hız her geçen yıl katlanarak artıyor.
yumurta iyice göte dayanmadan kimsenin bir şey yapacağı yok.