özellikle 2001 krizi sonrası (sanıldıgının aksine kriz sadece ülkemizde gercekleşmemiştir. finansal bir sıkıntının var oldugu bir ortamdan küresel olarak bahsedebilmek mümkündür.)
özellikle abd merkez bankası 'nın (bkz: fed) düşük faiz politikaları ile piyasalara bol likidite saglaması ucuz borclanmayı da beraberinde getirmiş, bu durum cesitli enstrümanlar ve kredi türevleri ile ortaya cıkan abd' li brokerlerin ekmegine yag sürmüştür.
düşük gelir sahibi hanehalkı grubu bu kredilendirme ceşitliliginden yararlanarak ev sahibi olma yolunu secmişlerdir. kredilerin ödeme imkanlarının ilk yıllar icin cok uygun olması başlarda bir sorun cıkmamasını saglasa da takip eden yıllardaki taksitlerin miktarlarının yükselmesi zaten az geliri olan ya da hic geliri olmadan kredi kullanan (brokerler bu konuda alacakları komisyona bakıp insanların gelirlerini yanlış gösterme acgözlülügüne düştüler) insanların ödemelerini sıkıntıya sokmuştur ve bankalardaki batık kredi miktarının bilancolardaki oranını ciddi bicimde artırmıştır. iste dünyayı kasıp kavuran mortgage krizini aslında bu sekilde özetlemek mümkün olabilir.
yukarıda bahsetmiş oldugum ucuz borclanma döneminde konut fiyatları inanılmaz bir bicimde arttı. ve ev sahibi olan insan sayısı da büyük ölcüde artış gösterdi. bu durum göreli de olsa ev kiralarında bir düşüş göstermiş olabilir. (2000-2008 yılları arasında.) sonrasındaki dönemde gerceklesen küresel deflasyonist ortam ve kaybolan ev talebi durumu söz konusu olsa da kira artışlarını cok da fazla etkilememis olabilir.
doğru ev kiraları düşmüştür, fakat küresel kriz nedeni ile değil toki nedeni ile olmuştur bu olay.
toki'nin aktif olmadığı yerlerde kiralar hala yüksektir.