hiç bir bok olmayacaktır.çünkü -se -sa gibi kiplerle olacak bir iş değildir. imkansızdır. kurul-sa bile demek hainliktir. asla ama asla kurulmayacaktır.
edit:tabi ki türkiye sınırlardan bahsediyorum. ama çok kurmak istiyorlarsa buyursunlar kanadaya oraya buraya türkiye dışına bi yere kursunlar. analarını da alsınlar gitsinler efendim.
hiçbir şey olmayacaktır. ne asker bir şey diyebilecektir ne de biz. farkında değil kimse ama kafamıza çivi ile yıllardır çakıyorlar bazı şeyleri. uyu ey halkım uyu. doğmayacaktır sana vadettiği günler hakkın. sen uyumana devam et.
kapitalist sistem kendi çarpıklıklarını gizlemek için kendine sahte düşmanlar yaratır. yani cambaza bak taktiği. bu yalnızca türkiye için, batıya göçle doğan kürt antipatisi için geçerli değil, yani öyle bize has birşey değil bu. hemen bize yakın bi örnek olan almanya'ya bakalım.
almanlar şu an türkler'den feci halde rahatsız. neden? çünkü almanlar türkler'in kendi iş imkanlarını ellerinden aldıklarını düşünüyor. yani bugün almanlar işsizlerse; bunun nedeninin almanya'daki gurbetçilerimiz olduğunu düşünüyorlar. kısaca; ''cahil, pis, kaba türkler geldi ve iş imkanlarımızı elimizden alıyor, türkler ülkemizden defolsa bu sorunların hiçbiri olmayacaktı'' şeklinde bir aristo mantığı işletiliyor bu da düşmanlığı tetikleyen ana etkenlerden biri.
amerika'daki zenci ve çinli karşıtlığı ya da günümüz müslüman karşıtlığı da tam da böyle açıklanabilir. sosyal dengenin bozulması, suç oranının artması, işsizlik gibi nedenlerin amerika'ya göç edenler ve amerikan hükümetinin buna karşı bir önlem almaması olduğunu düşünüyorlar.
<caps lock> yanlış! </caps lock>
peki nedir gerçek neden? kapitalist sistem yani bizim şu über özel mülkiyet hakkımızın üstüne kurulu liberalist sistem daha çok kazanmaya odaklıdır. peki daha çok kazanmak nasıl gerçekleşir?
-teknolojinin insanların zararına biçimde geliştirilmesiyle daha az insan çalıştırılarak (aslında bu en az etkenlerdendir, bunun üretim maliyetini ucuzlatmasıyla insana faydası vardır ancak bu artı değer insana değil burjuvaya döner).
-ağır işlerde ucuz işçilikle. peki ucuz işçilik nasıl sağlanır? fakir olan ve yaşadığı topraklardan artık ümidini kesen halkın bir umut diyerek göçüyle. (bkz: köyden kente göç)
-halkı cahil bırakarak. çünkü cahil halk hakkını nasıl arayacağını bilmez, burjuva ise onlara bunun nasıl olduğunu öğretmeye hiç niyetli değildir zaten. çünkü bilinçli, okumuş adam sendikalaşır, iş kanunun uygulanmasını, sigortasının yaptırılmasını isteyecektir. cehalet diğer taraftan fakir halkın hakkını nasıl arayacağını bilmediğinden alternatif yollara başvurmasını doğurur. nedir bunlar? seyyar satıcılık, gasp, hırsızlık, çeteleşme. burjuvanın bu hiç umrunda değildir, yalnızca işin bokunun çıkmaması ve birgün bu cahil halkın kendini vurmamasını ister. nasıl sağlar bunu? polisle, jandarmayla. belli bir suç oranını zaten göze almıştır, çünkü elinde yeterince sömüreceği insan vardır zaten.
-bilinçlenmişler, eğitimliler de hakkını aramaya kalktığında bu cahil ve ''ne iş olsa yaparım, ne verirsen olur'' mantığıyla hareket eden (ki burda da onları suçlayamayız, adam aç, ailesi aç bırakılmış. onları doyurmak zorunda) elindeki potansiyel ucuz işçilerle korkutur. yani; ''işine geliyorsa çalışırsın, senin işini daha ucuza yapmak isteyen onlarca insan var zaten sokakta. işte kapı, işte sapı'' yöntemiyle bilinçlenmiş olanları da pasifize etmeye çalışır, büyük oranda bunda başarılı da olur.
-işçi sınıfını kastlara ayırarak, yani içerden böl ve küçük lokmalarla yut taktiğiyle. açarsak; işçi sınıfının tüm bu baskılara rağmen birleşme ihtimaline karşı işçileri beyaz yaka ve mavi yaka şeklinde hayali bir çizgiyle birbirinden ayırmasıyla. beyaz yakalara az önce sunduğu sopanın yanı sıra bu sefer havuç sunar. onları daha iyi yerde yaşayan, onlara daha iyi imkanlar sunan, çocuklarına daha iyi eğitim imkanı sağlayan havuçlar sunar. insan denen mahluk ise buna kanar, aslında bir bakıma kanmak zorunda bırakılır. neden? reklamlarla ve alınan eğitimle lükse alıştırılır, beyni yıkanır. bunun yanısıra beyni yıkanmasa, tüm bunlara kanmasa bile ailesini düşünmesi salık verilir, eşini ve çocuklarını daha iyi şartlarda yaşatmak isteyen beyaz yakamız bu cazip tekliflere boyun eğer ve kendini bir alt kasttan kopartır. zaten artık alt kasta mensup işçilerle yaşaması mümkün değildir, çünkü bu husumeti doğrucaktır ''ondan daha fazla çalışmama rağmen neden ben daha az kazanıyorum'' mantığını yürütenlerce.
milliyetçilerin, ırkçıların ileri sürdüğü gibi bağımsız kürdistan'ın işte tam da bu yüzden hiçbir artısı olmayacaktır ne türkler'e ne de türkiye'ye. en başta iyi kötü bir iş bulabilmiş kürt kalkıp da bunu bırakıp herşeye gene sıfırdan başlamayacaktır. eğer bu böyle olsaydı almanya'ya göç eden nice insan geri dönmüştü şimdiye kadar mesela. bir başka ana etken de kapitalist sermaye sınıfı yani burjuvazinin onları ellerinden kaçırmak istememesi. salak mı da sigortasız, sendikasız, günde 15 saat çalıştırabileceği ucuz işçi varken gidip günde 8 saat çalıştıracağı ve sigortalamak zorunda olduğu, sendika hakkına ses çıkartmayacağı insanı işe alsın?
şu an kürtler yurtlarından ayrılıp da batıya göç ettiyse bunun nedeni kapitalist türkiye'nin ucuz işçiliğe ihtiyaç duymasındandır. çünkü türkler'i bilinçlendirmişti ancak bu sefer karı azalmıştı ve bu karı arttırabilmek için kürtler'in yaşam alanlarını yokedip onları batıya göçe zorladı. yani bugün kürtler burdaysa bunda suçlu onlar değil onlara kendi yurtlarında yaşam hakkı vermeyen ve onları sömürmek için ellerini ovuşturan kapitalist devletimizdir, devlet ve burjuvazi ise sömürdüğü halkı kendinden hesap sormasın diye hedef şaşırtmaktan başka birşey yapmamakta, işte tam da bu nedenle milliyetçiliğe alttan gazı vermektedir.
diyelim ki kürdistan kuruldu ve görülmemiş bir başarı seviyesine ulaştı, batıdaki kürtler de bunu görüp daha çok kazanmanın hayaliyle ülkeyi terketti, tersine bir göç başladı. sanıyor musunuz ki bu bizim avantajımıza olacak? hayır! çünkü bu sefer burjuvazi ucuz işçiliği sağlamak için başka yerlerden göç kabul edecektir (ki şu an bile ediyor aslında). peki n'olacak sonunda. ''zenciler işlerimizi elimizden alıyor, tüm suçların nedeni de onlar zaten, defolup gitsinler bu ülkeden, burası bizim vatanımız'' teranesine başlayacağız. yani yalnızca özne değişecek, aynı cümleyi mızmızlanmaya devam edeceğiz eğer gerçek suçluya hesap sormazsak.
Türkiye Cumhuriyetinden toprak alarak kurulması en uç hayallerde bile gerçekleşemeyecek olan ülke. Ha olur da kuzey ırakta kurulursa yukarıdaki mesajların çoğunda dendiği gibi gereksiz bir ülke olacaktır. ayrıca türkiyede yaşayan kürtlerden hiçbiri de (azıcık aklı varsa) kalkıp oraya gitmeye çalışmayacaktır.
keşke kurulsa da o ülkede yaşamak isteyen vatandaşlar gitse , böylelikle nüfusumuz azalsa ve refah içinde bir yaşamımız olsa ve dolayısıyla turistik yerlerde artık işi bilmeyen kürt vatandaşlar yerine işi bilen okuyan insanların çalışması ve genel olarak ülkemizin daha avrupai bir görüntü içine girmesi durumu olsa. ama hem bizim ülkede hem de diğer tarafta bu inat varken oturup kimse anlaşamaz. düşünsenize milyonlarca insanın batıdan gittiğini. bence süper olur. ( ütopya )
devlet başkanı ilk yurtdışı gezisini abd'ye, ikincisini türkiye'ye yapacaktır, cumhurbaşkanı gül ve başbakan erdoğan "mistır president" diye hitap edecektir kendisine.
gerçi bunlar olmayabilir de bilemiyorum, arjen'e sormak lazım gelir.
kürdistan diye bir devlet hep kurulmak istenmiştir ancak şimdiye kadar başarılamamıştır. bundan sonrada başarılacağını hiç zannetmediğimden kurulursa diye bir olasılık düşünemiyorum.
kuzey ırak'taki devlet bağımsız olursa türkmenlerle araplar birleşip kuzey ırak'a dalacağından imkansız olacak proje. büyük kürdistan ise abd olmadan imkansız. diyelim ki büyük kürdistan kuruldu. ermenistan saniyesinde nahçıvan'ı işgal ederek doğu anadolu'ya saldırır ve oradaki kürtleri 1915 olaylarının intikamı için keser, ayrıca türkiye'ye sınır olan iran'ın batı azerbaycan eyaletinde kürtlerle birlikte yaşayan azeriler buna izin vermez, gerekirse azerbaycan'dan yardım da alırlar. hele petrol biterse olacakları tahmin etmek bile istemiyorum. abd 50 sene içinde sovyetler birliği gibi parçalanacak ve o zaman bu devlet büyük olasılıkla israil gibi yıkılacaktır. tabii ki o zamana kadar kurulabilirse veya kurulduysa dayanabilirse...
meclis kararıyla ya da neydi bunların osuruktan bi önderlikleri vardı di mi?. ha işte onun kararıyla; bir vefa borcu olarak ana dil ingilizce olacaktır.
avrupada binlerce insan kürdistanın kurulmasını istiyor. fakat kürdistan kurulduğu zaman yeminle söyliyebilirim hiç birisi avrupayı bırakıp kürdistana yerleşmicektir. olacaklardan bir tanesi budur!
artık kürdistanı bölmek isteyen yeni düzenler oluşacaktır. yapacak bişey yok bu ayrılıkçı adamların bünye düzene alışık değil. illa ki bölmeleri lazım bişeyleri. bizlerde ohh be deyip bu bölücülerin hepsini .iktir edeceğizdir. sonuc tahminim hepsi en fazla 10 yıl içinde açlıktan telef olacaktır.
(bkz: mutlu son)
tüm türk düşmanı kürtler kürdistana tıkılacaktır. e haliyle birbirleriyle de geçinemeyeceklerinden aralarında bölünecekler ve iki yeni devlet olacaktır, sonra onlar da aralarında anlaşamayıp bölünecek...
dünyanın en başarısız ülke takımı; kürdistan eblekleri milli takımı.
dünya üzerinde en çok gasp, tecavüz, cinayet oranına sahip ülke; kürdistan yabani hayvanlar birliği.
enflasyon oranı %3162 olan tek ülke; kürdistan ekonomiden bi sikim anlamayanlar cumhuriyeti.
dünyanın en değersiz para birimine sahip ülkesi; kürdistan taşak lirası.
dünyanın en pis kokan ülkesi; fransadan ülkeye yardım yağıyor gençler.
eurovisiondan net tavır; bu tiplerle yarışmaya katılamazsınız, ömür boyu men.
uefadan açıklama; kürdistan süper çakma ligini tanımıyoruz.
iyimser senaryo: kürdistan kurulursa "ülke bölünmeyecek" diye harcanan askeri masraflar azalır, kişi başına düşen milli gelir artar, ülke küçüldüğünden hizmetler daha iyi yapılır, ülke ekonomi, bilim, sanat, kültür alanında fırlar gider, 10 sene içinde ülke ekonomik olarak süper güçlü hale gelir.
kötümser senaryo: ülkenin doğusu giderse, batısı da gider. ülkenin bölünmesini fırsat bilenler, o kurtuluş savaşı günlerinden evvel ki konuma sokarlar ülkeyi, ege yunanlılar, akdeniz fransızlar, istanbul ve marmara ingilizler, ankara'nın doğusu ermeniler tarafından işgal edilir. karadeniz'de "madem ülke bölündü biz de lazistan'ı kuralım" düşüncesi ağırlık kazanır, sadece Ankara ve çevresi Türklere kalır ve yeni bir mustafa kemal beklenir.