yavuz sultan selime atfedilen, aslında anonim olan şiirimsi.
kanıt: yavuz sultan selim (yss) aruz veznine uygun olarak şiirlerini yazar divan edebiyatının kuralları vardır. hiçbir vezne kurala uymayan bir şiirin yss tarafından yazılmış yada yazdırılmış olması mümkün değildir. (bkz: 16. yüzyıl divan edebiyatı)
edit: evliya çelebinin seyahatname' sinde geçtiğini delinin biri uydurmuş diğerleri ise biat etmiştir. aç bak bakalım öyle bir şey var mı seyahatname'de.
faşistlere akıl ihsan eyle ey güzel allahım, en büyük övünç kaynağı mensup olduğu etnik köken olanlara birazcık akıl ver ey alemlere rahmet olan rabbim.
evliya çelebi'nin seyahatnamesinden başka bir kaynakta geçmeyen şiir.
çaldıran'a giderken bir çeşme yaptırmış selim han, dönüşte harap bir vaziyette bulunca hiddetlenmiş ve bu şiiri düzmüş.
evliya çelebi'nin seyahatnamesi iyidir, güzeldir de; muteber sayılmaz. damdan dama zıplarken donan kediden tutun, fil doğurmuş kıza kadar ilginç rivayetleri vardır kendisinin. önemli bir kaynaktır, doğrudur; ama başka kaynaklardan da teyit edilmesi gerekir doğruluğu için. zira çelebi duyduğu her şeyi kaydederdi. sanıyorum, kendisi bunları ayıklamadan/ayıklayamadan ölmüş gitmiş. bu da onlardan birisidir. zira yavuz selim'in divanı vardı. yanında hayalî gibi büyük bir şair vardı, arada beyit kapıştırırlardı. ''şimdi 3-a sınıfından ece, 'kürde fırsat verme ya rab' isimli şiirini okuyacak'' tarzı bir şiir yazmazdı. bu şiirin vezni dahi bozuktur. böyle şiir mi olur yahu... divan edebiyatına da hiç uymuyor. ki kendisi şafiî kürtleriyle de iyi dosttur. idris-i bitlisi gibi meşhur alimler ve kürt aşiretleri onun yanındaydı kızılbaşlara karşı. neden böyle bir şey yapsın ki...
velhasıl kelam, muteber kaynaklarda yer almayan bir rivayet. büyük ihtimalle yalan.
dedesi kürt bir paşaya adeta babası gibi saygı göstermiş olan bir padişahın yazdığı iddia edilen (ve çok büyük ihtimalle iddia uydurma olan) nefret şiiri.
şimdi söz gerçek midir, kaynağı nedir falan bilmiyorum da şu umut sarıkaya karikatürü tadında duayı paylaşıp ellerini gökyüzüne açan asil türkleri gördükçe şu dünyadan üç kez daha tiksiniyorum arkadaş. toplamda sekiz oluyor böylece.
yavuz sultan selim'in ridaniye seferine giderken
hayrat olarak muş'ta yaptırdığı çeşmenin üzerinde bulunan bir şiir.
sultan selim giderken yaptırdığı çeşmeyi dönüşte harap vaziyette bulmuş; bunun üzerine de yukarıdaki mısraları kendisi kaleme aldırarak çeşmenin üzerine yazdırmıştır.
şiirin anlamı 1999'da hasan pulur'un bir yazısında dile getirilince çeşmenin üstündeki kitabe silinmiştir.
bugün başbakanlarını yalamak için "e naapsaydı orijinal metni okdu işte" diye kıvırtanlara benden de bir "orijinal" ve "otantik" metin olsun.
bir rivayete göre sultan selim sefer sırasında muş'ta bu bölgeye geldi askerin su ihtiyacını gidermek için lakin su vermedi aşiret. sultan selim o aşiret reisini asmak istedi ama islami hukuka göre bu olay neticesinde asmaya hüküm yoktu. bunun üzerine oraya bir çeşme yaptırdıktan sonra sefere gitti. sefer sonrası dönüşte çeşmeye o yazıların yazılmasını emretti.
Yavuz Sultan Selim, Ridaniye seferine giderken, Muş'ta yaptırdığı bir hayratın, sefer dönüşü harap bir halde olduğunu görünce, çeşmenin üzerine şöyle bir şiir yazdırır;
Kürde fırsat verme ya Rab, Dehre sultan olmasın,
Ayağını sıksın çarık, asla iflah olmasın,
Vur sopayı, al ekmeği, karnı bile doymasın,
Ol çeşmeden gâvur içsin, Rum içsin, kürde nasip olmasın
Vasiyetim oldur kim, kürt bin kere yalvarsa; inanma kanma,
Yakana bit, kapına kürt dadandırma...
türkçü rıza nur 'a ait olan söz daha doğrusu şiir.. kürtlerle işbirliği yapıp binlerce türk'ün kanına giren rumdan doğma yavuz'dan böyle bir vecize bekleyemeyiz netekim.