türk ırkı'nın tekrar dirilip bugüne gelmesine sebep olmuş olan ihtilaldir. ulu hakanımız kür şad ve 40 çerisi hepsi şehit olmak pahasına türk ırkı için canlarını feda etmişler ve çin sarayını basmışlardır.
asıl plan kür şad'ın ağabeyi tulu han'ın oğlu olan urku tigin'i çin sarayından kaçırıp göktürk kağanı yapmaktır. ancak bu plan başarılamamış kür şad ve 40 çerisi saray dışına çıkmak zorunda kalmışlardır. planın başarısızlığa uğramış olması ise bambaşka bir hayıra yol açacak ve çin kağan'ı korkusundan 100.000 türk'ün esaretine son verecektir.
esaretten sonra ise büyük göktürk imparatorluğu'nun kurulmasının temeli olan ilteriş kutluk kağan 17 çerisi ile birlikte çıkacağı yolu ötüken'de tahta oturarak devam ettirecek ve bolluk içinde bir ülke, bir budun bırakacaktır.
ilteriş kağan'ın oğulları bilge kağan ve kül tigin de binlerce yıl sonra o günlere ışık tutacak olan göktürk kitabelerinin yazılmasına vesile olacak ve türk adı dünyanın sonuna kadar yaşayacaktır.
insana atalarından kalabilecek en kıymetli mirastır: şan, şeref ve kahramanlık dolu bir tarih...
"bir ulu şehirde toplanmış kırk er görüyorum... aralarında sen de varsın... yağmur yağıyor, ırmağın kıyısında dövüşüyorsunuz. budun kurtuluyor! adınız unutulmayacak...
bin üç yüz yıllık ölümden sonra dirileceksiniz."
puslu bir geceydi
kırk çerisiyle
önde bozkurt ruhlu bir türk belirdi
özgürlük son sözü, son yeminiydi
bunun için candan kandan geçildi.
yiğitler kuşandı,
sarayı bastı
kılıçların sesi arşa ulaştı.
o gece içildi
zafer kımızı
dönmek yoktu artık
ölüm olsa da.
bilendi kılıçlar çekildi kından
ve kür şad kükredi en ön saflardan
ardından kırk çerinin sesi yükseldi
gök girsin kızıl çıksın dökülecek kan
o kırk kutlu göktürk
uçmağa vardı
elinde kılıcı
bir kür şad kaldı.
son nefes son gayret
kılıç salladı
selenge kür şad'ın son yatağıydı.
hepsi göçtü fakat,
zafer türk'ündü,
tuğlar yükseldi
soyumuz yürüdü.
kür şad adlı o türk
o gün ölmedi.
kutlu davamızda
bize önderdi.
bilendi kılıçlar çekildi kından
ve kür şad kükredi en ön saflardan
ardından kırk çerinin sesi yükseldi
gök girsin kızıl çıksın dökülecek kan
Okulumuza gelen bir çinliye anlattığımız ulu Türk'ün önderliğinde yapılan ihtilaldir. Çinli'nin anlattıklarımız karşısında ağzı 2 metre açık kalıp, "Çin'de bize bunları anlatmıyorlar" dediği Türk büyüğünün yaptığı ihtilaldir.
--spoiler--
HER YAN KAN iÇiNDE ,YüREK KiN içiNDE VURUşMUş
YiğiTLER özgürlük düşünde YILLARCA öNCEYE ,
döNSEK O GECEYE OLSAYDIK ARKADAş, KIRK YiğiT KişiYE
--spoiler--
türk tarihi, dünyanın en hamasî şiiri, türk kahramanları da o şiirin berceste mısralarıdır. bir zafer şehrâhını dolduran heykeller gibi 26 asrı süsleyen bu ölmezler tümeni arasında bir teki bir millete şeref verecek ne büyük faniler gelip geçti. tanrın türk tanrısı olduğuna, mavi gökle kara toprak arasındaki insan oğullarının yalnız türklerden ibaret bulunduğuna, kendi ırklarının başkalarına hâkim olarak yaratıldığına inanan atalarımız için kahramanlık bir tabiat, fazilet bir huydu...
şimdi büyük adını saygı ile andığımız kür şad işte o kahramanlıkla faziletin şahlanmış örneği olan büyük türk kahramanıdır.
millî ızdırapların şahlandığı ve şahsî ızdıraba karıştığı son yıllarda, ölmezler tümeninin zafer ve şeref şehrâhında hayalen çok dalaştım. yarı masallaşmış çehresiyle alp er tunga'dan, kahraman kadın tomiris'ten başlayarak pilevne kahramanı gazi osman paşa'ya, edirne kahramanı şükrü paşa'ya ve kurtuluş savaşının meçhul, fakat meşhur şehidine kadar bütün ölmezlerin önünden ihtiramla geçtim. eskiden olduğu gibi yine kür şad'ı hepsinden büyük buldum. çünkü o birçok büyüklerde görülen bazı küçüklüklerden uzak, birçok büyüklerde rastlanan menfaat duygusundan sıyrılmış, bazı büyüklerde bulunan yanlış hareketlerden beride kalmış kaya gibi aşılmaz bir devdi.
kür şad, tarihimizde alevlerin, ışıkların, mehtapların ve yanardağların yanında gerçi parlamasıyla sönmesi bir olmuş geçici bir şahap gibidir. fakat o geçici ışık tarihin gidişini değiştirmiş, kısa aydınlığında bize en büyük hakikati görebilecek fırsatı vermiştir. bu hakikat ezeli ve ebedi kahramanlıktır.
tarih acayip bir ihtiyardır. bazılarına tam hakkını verir. bazı değersizlerden çok bahseder. bazı büyükleri hiç anmaz. bazılarından da yalnız bir kaç kelime söyler. kür şad bu sonuncularındandır. onun hakkında bütün bildiğimiz: türk milletini kurtarmak ve esir olan yeğenini türk kağanı yapmak için kendisi gibi esir 40 arkadaşıyla birlikte çin imparatorunun sarayına saldırdığı, fakat pek nispetsiz bir savaştan sonra can ve baş verdiğidir.
bu muhteşem saldırışın muhteşem kahramanlarını bilip tanısaydık ne hoş olurdu! adlarını bile bilmediğimiz bu örneksiz fedailer acaba nasıl insanlardı? kaç yaşlarında idiler? hangileri hangi savaşlardan arta kalmışlardı? anaları, babaları yaşıyor mu idi? çocukları var mıydı? seviyorlar mıydı? karıları, sevgilileriyle son defa neler konuşmuşlar, neler düşünmüşlerdi? yazık, hiçbirini bilmiyoruz. bildiğimiz yalnız şu:
yanardağ ruhlu, çelik iradeli kahraman kür şad... bozkurt hanedânından yani kağanlar soyundan olduğu halde yeğenini tahta çıkararak türk milletini diriltmek için kılıca sarılan kür şad... bu nispetsiz çarpışmada zaferi sağlayacak tek yola giderek, yani düşmanın kalbine saldırarak ruh ve irade kuvveti kadar muhakeme gücüne de sahip olduğunu belirten kür şad... başarılamayan bir ihtilâle rağmen düşmanın yüreğine korku ve dehşet salarak ırkı mahvolmaktan kurtaran kür şad... sonra onun 40 şanlı arkadaşı...
bir hareketin değeri, verdiği sonuca göre ele alınırsa kür şad'ın hareketi türklüğü yok olmaktan kurtardığı için kür şad büyüktür. yapanın fedakarlığı ve kahramanlığı ile ölçülürse kür şad yine büyüktür. velhasıl o çok büyüktür. hiçbir kıskançlığın erişemeyeceği kadar büyük...
biz, bugünün türkçüleri bu "kaybolmuş güneş"imizi 13 asrın karanlıklarından çekip çıkararak başımıza taç ettik. şimdi o, büyük yarınımızı aydınlatıyor. onun boşa gitmemiş okları 13 asrın ötesinden bize 41 kahramanın selamlarını getiriyor. ve onların ruhları kendilerine doğru çelik ve kan tufanlarıyla yapılacak büyük bir yürüyüşü bekliyor.
1300 yıl önce dökülen kür şad'ın kanı ırkımızı yabancılar arasında erimekten kurtarmıştı. bugün de onun hatırası türklük ruhunu eriyip sönmekten kurtaracaktır. vaktiyle onun at koşturduğu yerlerdeki meçhul mezarlardan bize gelen sesler "daha ne kadar bekleyeceğiz?" diye sorarken bizim yayladan "yakında geleceğiz" diye yükselen haykırışlar onlara karşılık veriyor...
sefil ihtirasların ve baykuş seslerinin söndüğü yarınki türkelinde kür şad için ulu bir anıt düşünüyorum. gösterişsiz, sade fakat metin, kayadan bir anıt... o anıtın önünde kür şad'a ve arkadaşlarına saygı olarak börk ve çizme giymiş, kılıç ve sadak takmış türk gençlerinin, birbirine perçinlenmiş sarp bir yığın gibi dik adımlarla geçit resmi yaptığını düşünüyor ve 1300 yıllık gençler olan kür şad'la arkadaşlarının da, yaralarından hâlâ dinmeyen kanlar sızdığı halde, kendilerine çevrilen başlara gülümseyerek selam aldıklarını görür gibi oluyorum...