Nerede okuduğumu anımsamıyorum fakat kültürle ilgili okuduğum en güzel tespit şuydu : kültür bilmek değil, bildiklerin arasında bağ kurabilme becerisidir.
Bilgi çöplüğünde yüzmek yahut ezbere bir iki kelam edebilmekten ziyade, bilip içselleştiren ve bilinenler arasındaki ahengi yakalayabilen güzide insanlara " kültürlü insan " diyoruz.
Hımm kültürlü olmak nedir ? cevabını bilmiyorum batılılaşma mı araplaşlaşmamı ingilizlere mi benzemek kendi özüne mi dönmek ? hala bilmiyorum insanlar kültürleşmeyi çok farklı anlıyor oysaki kuklalara döndüklerini anlamıyorlar global açıdan nezaket ve görgü kültürü vardır bunları es geçiyorum (Takım elbise resmiyeti, yemek kuralları vs ) belki bizde klasik, jaz vs dinleyerek kültürlenmenin keyfine bakalım çünkü toplumca kültür kavramını hiç anlamıyoruz.
insanı insan yapan değerleri edinmenin gereğidir. ancak, kültür günlük yaşantımızda ikinci bir amaca hizmet etmemelidir. kız tavlamak, ya da çevre edinmek gibi şeyleri zaten kastetmiyorum bile. meslek sahibi olmak, kariyer yapmak, yükselmek için kültürlü olunmaz. zorlama bir kültürün er ya da geç zayıf bir anınızda ortaya çıkacağı açıktır.
kültür, sizi dünyada en çok sorulan soruyu, yani şu gaugin in bir tablosuna ad veren : "nereden geldik? neyiz? nereye gidiyoruz? sorularını düşünmeye sevketmelidir. bu da hayatın anlamını aramanın her birey için kaçınılmaz olduğu demek olacaktır. kültürlü olmanın sizin sosyal konumunuz ile bir ilgisi de yoktur bu arada. ilkokul mezunu ne insanlarla karşılaştım. big bang dan başlayıp kapitalizmin açmazları ile biten konuşmalarıyla.
ne kadar söyleseniz de sonuçta her insanın kendine çizdiği yol kendine özgüdür. barış manço nun dediği gibi: "benim yolum bana doğru, eğri büğrü belki ama yine de doğru". iyi sabahlar.
bir kültüre ait olmak demektir.
yani ortak bir geçmişin, bugünün ve geleceğin olacak.
aidiyet gerektirir.
günümüzde anlam karmaşaları girdabının kurbanı olan terimlerden biride kültür terimi olmuştur.
arabesk kültürü.
rap kültürü.
cart kültürü, curt kültürü.
ota boka kültür denildiğinden kültürsüz adam ara ki bulasın.
ama ülkemizde bilgili olmak ile kültürlü olmak karıştırılmaktadır. bir insan rezil rüsva bir yaşam tarzına sahip olsa da bu onun kültürüdür. ya da çok bilgili, sanatsal bir yaşam tarzı olsa, bu da onun kültürüdür. ayrıca neredeyse bütün ırklar ve milletler farklı kültürlere sahiptir.
bazılarının düşündüğü gibi doğup büyünen şehirle hiç bir alakası yoktur. tamamiyle bir şeye duyulan araştırma isteği, o konuda sahip olunan bilgiyle alakalıdır.
sorarsınız ki bu yargıya nereden vardım. eskiden bizim bir hocamız vardı. çok görgüsüz, insanları tersleyen bir hocaydı doğrusu. öğretmenlere saygım sonsuz ama onda bir şey vardı açıkçası. okula ilk geldiği gün sınıftaki herkese teker teker nereli olduklarını sormuştu. cevaplar genellikle erzurum, kütahya, mardin ve benzeriydi. hoca böyle cevap veren bizlere gülerek 'ben de istanbulluyum, yani kültürlüyüm.' diyordu. akşam babama sormuştum, baba istanbulluyu erzurumludan üstün tutan nedir diye. şehirler arasında fark olabilir, ama insanlar arasında fark yok dedi. keşke istanbullu olsam diye düşündüm içten içe. ama büyüdükçe değişti bu yargı. çünkü bir gün o hocanın da aslında diyarbakırlı olduğu ortaya çıktı. şehirli ya da köylü olmanın kültürle alakası olmadığını anladım sonra, iş yalnızca kafadaydı. *
kesin bir tanımı yoktur. kimine göre yabancı müzik dinlemek, tiyatrolara gitmek, best seller olan kitapları okumak, ödüllü filmleri izlemek vs vs olabilir.
(bkz: popüler kültürlü olmak)
kültürlü olmak konusunda en çok bilinen yanlış okumuş olmanın kültürlü olmakla aynı anlamı taşıdığı sanısıdır. kültürlü olmak evet okumayı gerektirir bu yadsınamaz bir gerçek ancak okumayıp da kültürlü olan yok mudur? çokça var. etik kurallara, geleneklere, toplumsal kural ve düşüncelere bağlıysan, insanlara nasıl davranılması gerektiğini biliyor ve içinde bulunduğun duruma göre hareket edebiliyorsan evet kültürlüsündür.
ancak şunu söylemek gerekir; toplumun kural ve düşüncelerinden kasıt; büyüklere saygı göstermek gibi şeyler ve hayat akışındaki temel davranışları uygulayabilmektir. bir de tatlı kaşığı şurada olmalıyı bilmek salt kültürlü olmak değildir.
içerisinde bulunduğumuz coğrafya hasebiyle, üzerinde net bir tanım yapabilmek güç..
her şeyden önce kültür: bir var olma sevdası; doğaya diz çöktürme gayretinin, yüzyıllardır süre gelen materyalist uzantısıdır.
ancak, ekseri maiyetinden sıyırıp bireysel anlamına baktığımızda, kültürlü insan/kişi nedir?
bu kavramın içerisine döşenecek tanım tümden mental faktörlerle bağlantılıdır. kültürlü insan dendiğinde, gözlük takıp, kütüphanede akşamdan sabaha kitap karıştırıp, evinden çıkmayan insan akla gelmemelidir. en kaba deyiş ile bu kişi, inektir.
en baştan hata yapmaktadır. kültürü içerisinde bulunduğumuz bilişim çağında, salt kitaplarda aramak basiretsizliktir.. gezmek görmek de yetersizdir. filmler, ansiklopediler, bireysel edim ve deneyimler, belgesel filmleri, tanışılan insanlar, gidilen yerler, farklı müzik beğeniş düzeyi..
hepsi son tangoda kültürü oluşturur. nihai hedefte ise, bunu yaşam stratejisi haline sokabilmek önemlidir. öğrenilenleri hayatta uygulayabilmek, sentez yapmak gerekir. tüm bu noktaları aşan kişi, çıkanları içerisinde bulunduğu toplumun faydasına kullanmasını biliyorsa, ileri vadede entelektüel olmuş demektir.
kültürlü kişilerin dağarcıklarının yüksek oluşuna binaen, haklarındaki absürd tanımların ardını, derin bir eziklik ve kompleksel dışavurum oluşturur. ondandır ki, kültürlü veya entel denecek kişinin kibirli olması gerekir. kibri ile ezmeli; görgü, oturuş, kalkış ve bilgisi ile parmak ısırtmalıdır. açmazı ancak, bu tutumlarla aşabiliriz..
hem kibirli hem kültürlü olan kimseler, bulunmaz nimet, gazoz ağaçlarıdırlar. bunu harmanlamak esas etiktir. zira, düzeysizlik ve aymazlığın kol gezdiği toplumda, birilerinin zayıfları ezmeleri, hakir görmeleri gerekir ki; insanlık silkelensin, rekabet artsın.
yanlış da olsa toplumda kabul görmüş bir kavramdır. zannımca sosyoloji, kültür tarihi yahut antropoloji vizesine iyi çalışmış yazarımızın aklına gelmiştir.