kültürle beslenip kendini bir bok sanan yazar

entry5 galeri0
    1.
  1. var olan tiplerdir. sürekli kültür dolu entryler girerler. şaka yaptırmazlar, ağır adam rollerine girerler. halbuki komiktirler. merak etme kardeşim, merak etme arkadaşım hepimiz okuduk nazım hikmet i hepimiz okuduk orhan veliyi hepimiz ezberledik en sevdiğimiz şiirleri ama yeri gelince de gülmeyi bildik. 3 nazım şiiri okuyup 10 hayat dersi vermedik.
    1 ...
  2. 2.
  3. kültürlü insan kültürlenmek için kültürlenir ki kendisin bi bok olduğunu düşünen kişileri kültürüyle boka dönüştürüp kültürel zekasını kullanır.
    0 ...
  4. 3.
  5. kaldı ki küfür de kültürün ögelerinden birisidir.
    0 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. bunlar kültürün endüstrileşmesiyle ortaya çıkan absürdmanlardır. 2012 londra olimpiyatları'nda gördük ki kültürartık satılıp yenilip dışkılanabilen bir şey haline gelmiştir. varlığıyla bir anlamda geleneksel olan şey artık birer üste giyilen elbiseden farksızdır. neden mi? görsel iletişim araçlarının sıklığı, kolaylığı ve ucuzluğu sayesinde. ne demişti vertov; "sinema kitleleri uyutabilir de uyandırabilir de..." farkındaysanız şu an görsel iletişim araçlarının insan yaşamı üzerindeki etkisini bariz görüyorsunuzdur.

    kültür endüstrisi demiştim. endüstri kültürü değil. aslında olay bu iki edebi olgunu karşıtlığını da barındırıyor. çünkü belli bir kültürün özelleşmesi ve araya bir katalizör olarak tanıtılması(tanınmak bir kültür için temel noktalardan biridir) da büyük bir etkendir bu anlamda.

    belki biraz kapalı olabilir. net olarak kültür endüstrisi bir erezyondur çünkü;
    kültürün başlangıcında bir görsel algıdan çok yaşama direnci, yaşamın sürekliliği vardır. bu anlamda doğurmak canlılık kültürü olarak adlandırılabilir. bunu başaran ve coğrafi bölge çeşitliliği kazanan(insandan bahsediyorum) ve o bireye hakimiyetini kazandıran çoğrafyanın izlerini taşıyan şey bir devamlılık nedeni olarak kültürleşir. az biraz çabayla kendine özgü bir kültürün katmanlarında o coğrafya da yaşanan şeyleri algılayabiliriz(müzik, yemek, oturma, kalkma vt*..)

    peki kültürlerin görsel algı yoluyla edinilmesi ve bir ekonomik sistem olarak özellikle kapitalizmde yozlaşması nedendir. bu apaçıktır ki; görsel algı insan olma sürecinin bir parçasıdır ama sadece bir parçası. 'görme'nin 'bilme' olarak sorgulanmadan kabul edilmesiyle varlık görme üzerine kurulur. bu anlamda görme (fahrenheit 451'de de açık olarak görüleceği üzere) yaşamın kendisini alır. çünkü birey küçüklüğünden beri görsel algıya dayalı bir biçimde yetişmiştir ve görme dışında bir bilme eylemini kolay kabullenemez ki zaten toplumlara bakılınca bunun doğruluğu apaçıktır. artık birey için bilme bir görme olduğuna göre, bütün hayatını görme üzerine kurup onu rahatça yönlendirebilirsiniz. buraya kadar ki kısım bireylerin etkilenme biçimlerini bir açıklam olarak düşünülebilir.

    bireyin etkilenme biçimleri de açık bir şekilde gösterir ki; artık kendi karakteri doğrultusunda ne iyi geliyorsa onu üzerine giymeye başlar(bunu gençlik dönemlerinde görmek daha da barizdir. kişi bir başkasında gördüğü ve beğendiği şeyi sahiplenmek ister ve bu anlamda bir engel tanımaz gibi görünür. tam da burada başlayan bir kuşak çatışması vardır ki bu olmak zorundadır. bir çocuk yetiştirme yöntemi olarak, çocuğu televizyonun önünden kaldırmak da bununla alakalıdır.) artık her gördüğü ve sahip olmaya başladığı şey onun için bir karakter oluşum sürecinin parçası gibidir. tabi bu dönemde aileyle, çevreyle, dinle, toplumla yüzleşmesi gerekmektedir. bunlar ona hep bir baskı olarak gelecektir. (bu anlamda 'çocuk ailesinden ne gördüyse' deyişi değişip 'çocuk ne gördüyse' haline gelir.)

    bütün bunlar kültür endüstrisini tanıma aşamasında kilit noktalardandır. çünkü bireyi dışlayarak sunulan her tanım ve kullanılan kavram, gene kültür endüstrisinin de hasta sonuçlarından biri olarak bireye birer elbise olmaktan öteye gidemez.

    ilk ekildiği günden bu yana birey hastalanır, ne yapsa olmaz. çünkü yaşam olarak üstündekilerden, üstündekiler olarak yaşamından ayrıdır. bu anlamda göründüğü ve olduğu bir olamaz. bunun farkında değilse eğer, bu boşluğu doldurmaya çalışarak harcar yıllarını, mutlu olamaz(aslında mutlu görünür) ve her attığı adım yere bir hasar olmaya başlar. daha da ötesi kendi adımları kendine hasardır ve artık birey bir (bkz: yürüyen çelişki)dir.

    başlık sahibinin affına sığınarak geri dönmek gerekirse. aslında böyle bir yazarın hayatı da bok gibidir. çünkü içindeki boşluğu kendini iyi hissettiği davranışarda teselli eder ve çekilmezdir. muhabbeti yoktur ve sadece bir süs olarak yanında taşınabilir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük