mütefekkir salih mirzabeyoğlu’nun 1981 yılında yayınlanan temel eserlerinden biridir. “şuur süzgeci”, “varlık ve oluş”, “varlık ve zaman”, “diyalektik ve ahlak”, “ruhçuluk ve keyfiyetçilik”, “hürriyetin izlenişi” gibi mücerret meseleleri ele alır ve ibda fikriyatı’nın
“şuur süzgeci” ölçülerini ortaya koyar.
ibda Külliyatı’nın en zor okunan fakat ibda’nın dil ve anlayışına nüfuz etmek için en çok okunması gereken eseridir.
nitekim üstad necip fazıl tarafından şöyle takdim edilmiştir:
“bu kitap cumhuriyet sonrası kavruk nesillerin ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eseridir!”
iyi ahlâk öyle bir ruh melekesidir ki, onunla sıfatlanmış olan kimseye güzel işler kolay gelir ve başkalarına yardım ve ihsanda bulunmak da onlarca en büyük zevktir.
kötü ahlâklar için de güzel işler çok zordur ve huyları fitne ve fesada kaçmaktır.
karşısındakinin yanlışını göstermekle kendi doğrularını bulabileceklerini sananlar, fikir sahibi olmak ve doğruyu bulmak bir yana, başka alternatif getiremediklerinden dolayı, yanlış da olsa karşı düşünceyi tersinden yaşatanlardır.
tekerlemeciler bilmelidir ki, tebliği yapan yapmış; mesele onun istetilebilmesinde ve telkininin yapılabilmesinde...
nasıl?
işte bütün mesele; bu konuşulsun!..
bir ölçü:
''kolaylaştırın, zorlaştırmayın. sevdirin, soğutmayın!''
fikir plânına çıkmanın şartlarına malik değilken "fikir adamı" bilinmeye özenen ve "düzgün cümle kurarsam, nasıl olsa onun içinde fikir de bulunur" zannıyla meydanda salınan bu sümük tipler, bizim manâda katledip çöplüğe attığımız bir demettir.
''üstad necip Fazıl kısakürek'in "bu kitap cumhuriyet sonrası kavruk nesillerin ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefis murakabesi eseridir" ve yazarımız hakkında "takdirkarıyım" diyerek, tasdiklemiş olduğu bu eser kültür davamızı, ibda diyalektiğini bize telkin etmekte oldukça zengin...
kitabın ihtiva ettiği "ruh", "akıl", "nefis", "ahlak", "devlet", "din", vs. gibi bir çok konunun tamamı oldukça dikkat çekici.
cümleleri oku-geç yapamıyoruz maalesef.
her cümlenin, her satırın üzerinde uzun uzadıya tefekkür etmemizi istemiş kavruk nesillerin ilk ciddi fikir sesi.
daha önce birkaç eseriyle hemhâl olmama rağmen, en ağırı bu eseri idi.
zorlandım fakat mirzabeyoğlu'nu daha iyi tanıdım.
tefekkür dünyamı aydınlattım.
o da bu eseri yazarken muhataplarını muhkem seçmek istemiş elbet. ne kadar sağlamız orası muamma ama anlamak ve hissetmek için bir çaba sarf ettiğimiz aşikardır.''
"hakikati, söyleyene bakarak öğrenme;
hakikati öğren, söyleyeni de öğrenirsin."